Perşembe akşamı İzmir’de çok özel bir misafir vardı. Son zamanlarda Kemeraltı ile ilgili yapılan çalışmaların yoğunluğunun bir anlamda uluslararası boyuta taşınmasını yansıtıyordu bu ziyaret. Halen dünyanın önde gelen mimarlarından Daniel Libeskind ve eşi Nina, İzmir Musevi Cemaati’nin misafiri olarak, İzmir’de 1600’lü yıllardan beri muhtelif zamanlarda inşa edilmiş olan sinagogların bulunduğu bölgeyi incelemek için şehrimize geldi.
Libeskind’in eserleri dünyanın her tarafına yayılmış bulunuyor. 11 Eylül’de yıkılan kulelerin yerine yapılan projesi, Kore’nin başkenti Seul’de danseden kuleler, Dresden Askerlik Tarihi Müzesi, Berlin Yahudi Müzesi, Milano’da Expo’daki Vanke Çin Pavyonu, Fransa’nın Nice şehri tren istasyonu gibi eserler yüzlerce binasından sadece bir kaçını teşkil ediyor. (libeskind.com bağlantısından daha kapsamlı bilgiye ulaşabilirsiniz.)
Toplantı yakın zaman önce Restorasyonu tamamlanan ve Egiad tarafından Sosyal ve Kültürel Merkezi olarak kullanılmakta olan Portekiz Sinagogunda yapıldı.
Bilindiği gibi, İzmir’in tarihi mekanlarından Agora ve çevresinde birbirine çok yakın bir alanda 10 adet sinagog yer almakta. Bu kadar eski ve birbiri ile adeta içe geçmiş bir Sinagoglar Topluluğu dünyanın hiç bir yerinde yok.
Bölgede yaptıığı çalışmalarla ilgi toplayan Tarkem, bu alanda bir Yahudi müzesi Avan Projesini İYTE Mimarlık bölümü ile hayata geçirip Yahudi Cemaati Başkanına teslim etmiş idi. Avan proje, merkezi Londra’da olan Dünya Sinagoglar birliğine sunuldu ve çok beğenildi.
Birlik projeyi dünyaca ünlü Yahudi Mimar Libeskind’e göstermiş. Projeyi çok heyecan verici bulan Libeskind de, yerinde incelemek üzere İzmir’e geldi.
Musevilerin sadece mimari eserlerinin korunması ve tarihi sinagogların geleceğe aktarılması için çalışmalar yapan “Jewish Heritage Foundation” ‘ın temsilcisi de bu toplantıda hazır bulundu. Tel-Aviv merkezli Kriaty Vakfı’nın da ilgisini çeken bölge ile ilgili olarak gerek Mimar Daniel Libeskind’e, gerekse de misafirlere İzmir Musevi Cemaati Vakfı Başkanı Sami Azar tarafından kapsamlı bilgi verildi. Resepsiyon öncesinde Tarkem ile beraber Basmane ve Kemeraltı’nı gezen Libeskind’e tarihi kent merkezinin zenginlikleri anlatıldı.
Mimar Libeskind de “İzmir’den çok etkilendim, dünyanın birçok kentinde bulunma şansım oldu ama buraya hayran kaldım. İzmir dünyanın hiç bir yerinde eşi benzeri olmayan bir kültürel mirasa sahip. Birbirine bu kadar yakın 10 sinagog dünyada sadece burada var. Bu potansiyel ortaya çıkarılırsa, İzmir’e inanılmaz bir turizm akını olabilir. Bu anlamda İzmir bir mücevherin üstünde oturmaktadır. Ben de bu proje için her türlü desteğe hazırım.” dedi.
İç içe barış içinde yaşayabilen insanların sembolü olarak da gösterilebilecek böyle bir projenin, dünyaca ünlü bir mimar tarafından ele alınması, İzmir’i muhakkak gelecekte turizm odak noktalarından biri yapma konusunda da etkili olacaktır.