Nüfusumuz 84 milyona dayandı. Kişi başına düşen milli gelir ise 8 bin 599 Amerikan Doları. 2020 Yılında milli gelirimiz ilse 717 Milyar Amerikan Doları.
Milli gelir açısından görece büyük bir ülkeyiz, ancak kişi başına düşen milli gelir açısından epey gerilerdeyiz.
2013 yılında kişi başına düşen milli gelirimiz 12 bin 614 Dolar’dı. Şimdi neden 8 bin 599 Dolar? Ne oldu da böyle oldu, hep büyüdüğümüz söyleniyordu, neden ve nasıl fakirleştik?
Bu soruların yanıtı yerine birçok farklı gündemleri tartışıyoruz. Tartışmak tabii ki iyidir. Katılmasak bile farklı görüşleri dinlemek bizlere yeni ufuklar açıyor. Bazıları “öğretilmiş çaresizlik” içinde sadece gözlem yapar, zira onların büyük çoğunluğu geçim derdinde.
Geçim deyince enflasyona bakıyoruz. Memur ve işçilerin maaş ve ücret artışları ona bağlı çünkü. Tabii her işletme için değil. Bazı yöneticiler ise enflasyonun epey uzağında. Onlar enflasyondan ne anlar, gerçekten merak konusu.
Geçen hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), enflasyon verilerini açıkladı. Enflasyona iki yönden bakıyoruz, birincisi tüketici enflasyonu (TÜFE), ikincisi üretici enflasyonu (ÜFE).
Tüketici enflasyonunda sebze meyve fiyatları medya tarafından çarpıcı biçimde veriliyor. Örneğin “Tüketici fiyatları bazında martta en yüksek fiyat artışı yüzde 61,04 ile karnabaharda yaşanırken en çok ucuzlayan ürün yüzde 17,30 ile kabak oldu”.
Genelde turfanda sebze meyvenin fiyatı pahalıdır. Halkımız bu tür gıdaları ucuzladığı zaman yemeye alışıktır. Semt pazarlarına akşamüstü gidildiğinde bazı ürünlerin fiyatı da ucuzlar. Hali vakti yerinde olanlar veya eve misafiri gelecekler, sebze-meyveler seçilmeden iyisini almak için pazara erken giderler. Vatandaş en ucuz ürünü bulabilmek için market market dolaşıyor. Bu da yaşamın bir gerçeği.
Halkın inandığı bir konu da şudur: enflasyon açıklanandan daha yüksektir.
Örneğin Martta enflasyon yıllık olarak yüzde 16,19’a yükselmiş. Buna inanmak mümkün mü?
TÜİK, “Mart 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden 93 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 35 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 287 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti” diyor.
Bu ortalama fiyat artışı içinde doğal gaz bir etken. Nisandaki doğalgaz zammı konut sektörüne ve toplam enflasyona artış olacak gelecek. Her ay doğalgaza yüzde bir zam yapılıyor, sessiz sedasız. Muhtemelen yıl içinde karar verip ek zam yapınca yüzde birlik fiyat artışları zaten unutulmuş olacak, ama enflasyon çıktıkça çıkacak.
Üretici fiyatlarında yıllık artış yüzde 31’in üzerine çıktı. Üretici ve tüketici fiyat artışları arasındaki 15 puanlık fark yaz aylarında fiyat artışının göstergesidir.
Marketler indirim propagandası yapsa bile, ramazan ayında gıda fiyatlarında ister istemez bir artış yaşanacak. Bu on yıllardır her ramazanda yaşanan bir olay. Garibanlar devletin ve belediyelerin iftar çadırlarından medet umacaklar. Birçok evde ise çocuklar bir yıldır beklediği bazı ürünleri az miktarda da olsa ebeveynlerinin sofraya koyması ümidindeler.
Devletin verdiği destekler çalışanlardan kesildi, işverenlerin bir kısmı ise kepenk indirdi. İşsizlik rakamları üzüntü veriyor. Sigortasız, yarı zamanlı iş bulabilenler kendi arabalarını da kullanarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. 20 Yaşındaki külüstür arabasıyla kargo şirketlerinin paketlerini dağıtma gayretinde olan onlarca kişi var Urla’da. Büyük şehirlerde kimbilir neler yaşanıyor.
Her yıl büyürken nüfus da artıyor. 2013 yılında kişi başına 25 bin dolar gelir vaat ettiler. Bu rakamın yarısına bile ulaşamayacağız gibi. Elimizdeki paralar da uçup gidiyor. İktidar ve muhalefet partilerinin saygın yöneticileri bunu bir türlü anlatamıyor,
Vatandaş ne yapsın, sandığın gelmesini beklemekten başka?