Amerika’da her başkanlık seçimi sonrası yeni başkan dünyaya mesaj verir; yaşasın Amerika derken, genelde İran hedef alınır. Trump İran’la Avrupa Birliği ve ABD’nin de dahil olduğu nükleer anlaşmaya karşıtlık yaparak birkaç yılını böyle geçirdi, sonra uzlaşma Umman’ın arabuluculuğu ile sağlandı. İran’ın yerine bu kez Çin hedefe kondu. Biden ilk konuşmasında ne diyecek merakla bekliyoruz.
Bu arada sürpriz bir gelişme oldu, Cumhurbaşkanımız Azerbaycan’da davetli olduğu zafer geçidi töreninde bir şiir okudu. Azeri şair Bahtiyar Vahapzade’nin “Topraktan pay olmaz” şiirinden okuduğu bölüm şöyle:
“Aras’ı ayırdılar / Kum ile doldurdular;
Ben senden ayrılmazdım / Zor ile ayırdılar,
Ay Lâçin, can Lâçin, / Men sene kurban Lâçin”
Bizim için şiir sevgi dolu bir anlam ifade ediyor gibi olabilir ama İranlılar öyle algılamıyor. Zira şiirdeki Aras’ı ayırdılar demek, bir bölümü Azerbaycan ile İran arasında sınır olan Aras nehrinin kuzeyinde Azerbaycan var, güneyinde de İran’a ait Azerbaycan Cumhuriyeti. Bizi zorla ayırdılar deyince de tepki göstermek İranlılar için olağan bir davranış.
İki-üç gün süren demeçler, iki tarafın da diğer büyükelçiyi dışişleri bakanlığına çağırması, dışişleri bakanlarının görüşmesi ve ardından (14 Aralık’ta) İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin açıklamasıyla olay yatışmış göründü.
Ancak, Ruhani’nin ifadeleri de diplomatik diline karşın bir tepki ve kızgınlığı yansıtıyor. Şöyle ki, Erdoğan ile 7 yıllık bir geçmişi olduğuna ve pek çok defa görüştüklerine işaret ederek devam ediyor: “Erdoğan’ın İran’ın toprak bütünlüğüne ya da halkına hakaret kastı taşımasını uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Türkiye makamları bize resmi olarak kesinlikle böyle bir kastı olmadığını bildirdi. Türkiye makamları Erdoğan’ın Azerbaycan halkının topraklarının işgalden kurtarılması nedeniyle mutlu olduğunu söylemek istediğini aktardı. Okuduğu şiir de çok yönlüdür.”
Ruhani, Erdoğan’ın konuşmalarında Sadi, Hafız ve Mevlana’dan pek çok şiir okuduğuna dikkati çekiyor ve diyor ki “Yapılan açıklamalar ile bu konuyu geride bırakabileceğimizi düşünüyorum. Ama gösterilen hassasiyet de önemlidir. Tüm dünya bilmelidir ki bir milimetrelik toprağımız bile çok önemlidir. Tüm konuşmalarda ve açıklamalarda bu hassasiyete daha fazla özen gösterilmelidir. Bir cümleye karşı gösterilen hassasiyet halkımızın hakkıdır. Toprak bütünlüğü önemli olduğu için bu konuda görüşlerini dile getirmeleri doğaldır. İtiraz edenlerin de vatanseverliklerini ve hassasiyetlerini gösterme hakları vardır.”
Bir konuyu geride bırakıyoruz derken, belki de Ruhani ile aynı zamanda, Bahçeli ortaya çıktı. Arif Nihat Asya’dan bir şiir okudu ve dedi ki: Hadi buyursunlar, bu şiire de tepki göstersinler. Şiirlerinde Türklüğü yücelten ve çok sevilen şair Arif Nihat Asya’nın şiirinden alıntılanan bölüme bakalım:
“Ağlayın, parmakları nur, sularından kınalı kızlarım; Ağlasın Meraga göklerinden, Meraga’ya bakıp yıldızlarım, şu yakın suların, kolu neden bükülmez, Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin benden doğar, bana dökülmez?”
Arif Nihat Asya bunu Türklerin yaşadığı bölgelere vurgu olsun diye yazıyor, Bunları “Turancı” anlayışla değerlendirenler olabilir mi? Tabii ki olabilir, o zaman tepkiler doğal. Şairin yukarıda alıntı yapılan “Ağıt” adlı şiirinin bir başka bölümünde “Caber yok, Tiyanşan yok / Aral yok / Ben nasıl varım? / Ağla ey Tanrı dağlarından / İndirilmiş Tanrım” diyor.
Dönemin bir şiiri olarak algılansa sorun da olmaz, ancak Bahçeli diyor ki;
1828 Türkmençayı Antlaşması’ndan beri var olan zorlama statükoyu kabul etmek Türklüğün vicdanında karşılık bulur mu? Aras’ı ayırmadılar mı? Umutları ayırmadılar mı? Bu kadar rahatsızlık duyulmasının izah ve ifadesi nasıl yorumlanmalıdır?
Buna cevabı Cumhurbaşkanı verir mi, bilemem! Peki, bu haberler Biden’in konuşmasının altyapısında yer bulursa ne olur? Orası size kalmış.
İran’ın içi düzenini, iki ülke arasında ayrı bir yapılaşmaya dayanak olarak kullanırlar mı? Bunu da zaman gösterecek.
Körfez bitti, Kafkaslar mı gündemi ısıtacak? Göreceğiz..