Kovit Aşımdan Haberler. Siklamene Sizin Orada Ne Derler?
daveroguz@gmail.com
İyi yıllar dileyerek başlayalım. Herkese sağlıklı bir yıl diliyorum. Bugün 3 Ocak 2021, beni Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden, BioNTech Pfizer aşısı için aradılar. Bana yapılan enjeksiyonun normal aşı olduğunu, plasebo denilen yalancı aşı olmadığını bildirdiler. Mayıs ayında kontrole çağıracaklarını söylediler. Aşı çalışmasının çok ciddi tutulduğunu söylemeliyim.
Her çalışmaya katılan deneğe özel bir cep telefonu, bir ateşölçer, iğne bölgesinde şişlik oluşma durumunda, şişliğin çapını ölçmek için de bir ölçü verildi. Aşılardan sonraki hafta hergün, daha sonraki haftalarda ise, haftada bir cep telefonundan belli saatlerde, istenilen verilerin girilmesi istendi. Verilerin girilme işi şimdilik en az Mayıs ayına kadar devam ediyor.
Sağlık çalışanı olduğum için aşının gerçek olduğu söylense de, antikor durumum bana bildirilmedi. Onu da ben ayrıca baktıracağım. Herhalde haftaya antikor düzeyimi sizinle paylaşırım. Kolektif bağışıklığı ya aşı olarak, ya da hastalığı geçirerek edinebileceğimizden, aşıdan pek kaçamayacağız galiba. Bütün kovit aşılarının bağışıklığının %90’ın üzerinde olduğunu göz önüne alırsak, herhangi bir aşıyı olmamızda fark pek yok. İş ki kullanılabilirlik
Dün bir yandan aşıyı düşünürken, bir yandan da gelecekle ilgili senaryoları gözden geçirirken, bahçede attığım voltalar sırasında siklamenler gözüme iliştiler. Siklamen de, adında ortak bir konsensüse varamadığımız endemik bitkilerden bir tanesidir. Bölgeden bölgeye, deli menevşe, yer somunu, domuz turpu, tavşan kulağı, ebe kuskus, buhurumeryem, mormilik gibi bir yığın, bir yığın isim konulmuş. Yine sonunda Latincesine mahkum kalıyoruz.
Bilimsel bir yazıda doğal olarak Latince kullanılabilir ama, bir bahçe yazısında Türkçe ismi kullanılamaması can sıkıcı oluyor. Bahçeye siklamen ekmek nerden aklıma geldi derseniz? Geçen ilkbahar İstanbul’da dolaşırken bir vatandaşı, bir kasa siklamen soğanı satmaya çalışırken gördüm. Doğal olarak hemen 18 tane satın aldım. Zaman geçirmeden bahçeme getirerek ektim.
Soğanlar 4’er 5’er dikiş ipliğiyle birbirlerine bağlı bir şekilde ellerime tutuşturulduğundan, soğanlara zarar vermeden iplikleri çözmek o kadar da kolay olmadı. Bu hafta ise ilk çiçeklerini açtılar. Yaprak şekillerinden dört dörtlük “Cyclamen coum” olduklarını düşünüyorum. Çiçekler ise diğer siklamenlerde olduğu gibi ters yüz edilmiş gibi gözükmüyor, sanki bir deniz yıldızı gibi beşli simetriye sahipler. Satıcıya bu soğanları nereden bulduğumu sormadığıma şimdi hayıflanıyorum.
Dünyada 20 kadar siklamen türü olduğunu, bunlardan 10 tanesinin Türkiye’de yetiştiğini ve 6 tanesinin endemik olduğunu ÖBANET internet sitesinden öğrendim. Bütün soğanlı bitkiler gibi, ülkemizde siklamen soğanları da her sene talan ediliyor. Bundan 30 sene kadar önce o zamanki adıyla “Doğal Hayatı Koruma Derneği”nin yaygara koparmasıyla, bir iki sene kardelen ve diğer soğanlı bitkilere biraz özen gösterildi. Sonra eski tas eski hamam. Kardelen adı tuşlardan ekrana yansıyınca aklıma geldi. Siklamenlerle kardelenler yanyana ekilince güzel bir kurgu oluşturulabilir. Şu anda İstanbul’da, kardelenler filizleri topraktan baş vermeye başladı.
Galiba ikisinin aynı anda bu sene çiçek açması biraz zor olacak. Bu sonbahar Dilek yarımadası Milli Parkı’nda dolaşırken gördüğüm siklamenlerin fotoğraflarını da sizinle paylaşmadan edemeyeceğim. Dilek Yarımadası’ndakilerin Cyclamen hederifolium (sarmaşık yapraklı siklamen) olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki, yapraklarını görüntüleyememişim.
Genel olarak siklamenlerin kızılçam, köknar, meşe, kayın ağaçları ya da çalı altlarında yuvalandıklarını görüyoruz. Yaprakları arasında renk değişikliği olsa da, genellikle Cyclamen coum daha yuvarlak, Cyclamen hederifolium ise daha kalbe benzeyen ucu sivri yapraklara sahiptir. Fotoğrafını gördüğünüz yıldıza benzeyen ise bahçemdeki Cyclamen coum.
Aşı da olsanız yaşamsal araya, temizliğe ve maskeye devam ediyoruz. Unutmayalım. Unutturmayalım.
Keyifli Bahçeler....