Hayatımız boyunca unutamayacağımız bir yıl bitti. Gelen yılın ve yılların bir daha 2020 gibi olmamasını ve en azından normal bir yeni yıl yürekten diliyorum!..
Bu EVDE KAL ortamında eski yazdıklarımı karıştırırken İzmir ile ilgili bir şey yazmış mıyım, diye bakarken İzmir kayıkları projesi gözüme çarptı. Tekrar hatırlamaya ve körfezin tarihine ve kültürüne çok uygun olacağını bir kez daha hatırlayarak kaleme almak istedim. Üstelik Levent Marina ihalesini İzdeniz kazanmışken. Ama gel gör ki araya bir deprem ve felaketleri de girdi.
Kıyılarımızda yelkenli taşımacılık yapıldığı daha eski dönemlerde boy boy bulunan kayıkları tamamen unutmuştuk. Aslında binlerce yıldır kullanılan körfez bundan 400 yıl önce artan bir biçimde deniz taşımacılığında kullanılmaya başlayınca liman içi, liman dışı, körfez dışı kıyı taşımacılığına sahne oldu. Bu dönemler de taşımacılık işlerinde kullanılan yelkenle yürütülen tekneler çok yoğun kullanıldı. Liman içinde ise kürek-yelken kullanılan daha küçük kayıklar vardı. Bunların en son halini 1800’lü yıllardan kalma fotoğraflardan gözlemliyoruz.
Bu ve bunun başka örnekleri boy boy yelkenli tekneleri ortaya çıkarmalıyız. Bunlar bizim “Deniz Kültürü Mirasımız” dır!.. Karadeniz’in Marmara’nın, Ege’nin Akdeniz’in kendine özgü kayık tipleri de vardır. Söz konusu deniz kültür mirasımızın bu mücevher parçaları özgün olarak ele alınmaya, korunmaya ve gelecek kuşaklara aktarılması görevimizdir. Yavaş yavaş ortaya çıkarma çabaları yok değil. İşte İzmir Kayığı’ da bunlardan biridir.
İlk 2005 yılı Boat Show da görmüştüm, baş kıç diğer teknelerden farklı olarak iğne gibi sivri bir sandal ilgimi çekti. Tekne incecik hafif bir tekneydi hemen akla Venedik’in gondolları geliyordu. Hani siyah beyaz fotoğraflara bakıp varlığını belki de fark etmediğimiz bu sülün gibi teknelerden biri baş omuzluklarındaki süslemelere kadar canlı canlı önümde duruyordu.
Fuar standına yaklaşınca içerideki görevliler de ilgilendiler ve hemen konuşmaya başladık. Tabii hemen kaynaştık, çünkü ortak merak ve ilgileri insanları çok kolay bir arada tutuyor! 360 Derece Araştırma Grubu adlı oluşumun ortaya çıkardığı bir eserdir. Başında arkeolog Prof. Dr. Osman Erkurt ve çevresinde pek çok amatör, profesyonel, akademisyen, mimar, marangoz gibi her meslekten ve çevreden maddi, manevi destekçisi olan ve bunların içlerinden tekne inşasında çalışanlar bile bulunmaktadır.
Daha sonraları birçok kez başarılı projelere imza attıklarına tanık olduk. Bunlardan en bilineni 3000 yıllık Uluburun Batığı projesinin hayata geçirilmesiydi. Bu tekne de seyir yapmışlığım vardır. Başkaları da var örneğin Antik Yunan teknesi inşası, Kancabaşlar projesi, Foça’dan Marsilya’ya kürekle, sualtı batıkları, su üstü araçları gereçleri hakkında birçok araştırma ve deneysel olarak bir bir inşa edilen çalışmaların hepsi başarılı olmuştur. Aynı adlı sitelerinde çalışmaların detaylarını görebiliriniz.
Yine aynı sohbette projeyi fotoğraflardan mı çıkarttınız diye sormuştum. Aldığım yanıt bira şaşırtıcıydı. Bir Fransız subayının 19.yy da hazırladığı sonradan öğrendiğim “o çok meşhur” iki kitaptan birinden almışlardı. Beni o zaman şaşırtan ise, o güne kadar görmediğim bu kitapta bu kadar küçük boyda teknelerin olduğuydu.
Sonraları tıpkıbasımını gördüğümde, tüm ülkeler için ne kadar önemli bir iş yapıldığını çok daha iyi anladım. Kitabın yazarı, F. E. Pâris kısaca Amiral Pâris 19’yyda dünya tüm denizlerinde görev yapmış bir gemi komutanı ve kaptanı, daha sonra Paris Deniz Müzesi’nin başına geçmiş ve yaşamının neredeyse sonuna kadar orada kalmış.
Görev yaptığı denizlerde ki neredeyse tüm küçük boy teknelerin çizimlerini yapmış veya yaptırmış. Bu birikim müze görevi sırasında iyice gelişip benzersiz bir arşive dönüşüyor. Kendisine de Onur Nişanı verilmiş. 19’yyılın başında doğup sonuna doğru yaklaşık 90 yıla yakın bir ömür süren amiralin hazırladığı kitapta 360 ana levhada toplanan çizimler ve daha fazlası, resimler de var.
Zamanla 6 cilt halinde toplanıp yayımlanan bir kitap oluyor, daha sonra başka tıpkıbasımları da yapılıyor. Çizimlerin arasında 12 adet bize ait çizim bulunmaktadır. İşte bunlardan biri de 1880 tarihli İzmir Kayığı çizimidir. Buradan alınan ve bilgisayara geçirilen plandan hareket edilmiştir. Yerimiz fazla olmadığında merak edenler tüm hikâye web sitelerinden okuyabilirler.
Hep aklımda, İzmir Kayıklarının varlığı korunması gereken deniz kültürel mirası olarak ve yakın gelecekte periyodik olarak yapılması gereken bir İzmir Deniz Festivali’nin önemli bir bölümünü teşkil etmelidir. Yönetimler ve halkın bunu benimsemesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır diye düşünüyorum.
.png)