Türkiye’de 11 milyon ton plastik üretilirken bunun %40’ı ambalaj sektöründe kullanılıyor
İsviçre’nin Cenevre kentinde 5 Ağustos’ta plastik kirliliğine karşı bağlayıcı bir küresel anlaşma için 170’ten fazla ülke temsilcisi bir araya geldi. Uluslararası toplantıda yasal bağlayıcılığı olan küresel bir anlaşma üzerinde müzakere edildi. Türk plastik sektörünün de yakından izlediği toplantı hakkında değerlendirmelerde bulunan Ege Plastik Sanayicileri Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkan Yardımcısı Şener Gençer, başta AB ülkeleri olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde geri dönüştürülmüş ham maddelerin, stratejik bir kaynak olarak görüldüğünü vurgulayan Gençer, plastiklerin alternatiflerine kıyasla en az kaynak harcayarak ve daha az atık oluşturarak en iyi korumayı sunacağını söyledi. Türkiye’nin yıllık plastik mamul üretiminin 11 milyon ton seviyesine ulaştığının altını çizen Gençer, bu üretimin yaklaşık yüzde 40’ının da ambalaj sektöründe kullanıldığına işaret etti.
Türkiye plastik üretiminde Avrupa’da ikinci
Gençer, Türkiye’nin plastik mamul üretiminde Avrupa’da ikinci, dünyada ise altıncı sırada yer alarak önemli bir üretici konumunda bulunduğunu hatırlattı. Türkiye’nin yıllık plastik mamul üretiminin 11 milyon ton seviyesine ulaştığının altını çizen Gençer, bu üretimin yaklaşık yüzde 40’ının da ambalaj sektöründe kullanıldığına işaret etti. Gençer, geri dönüşüm sektöründe de dünyanın en önemli üreticileri arasında yer alan Türkiye’nin, Cenevre’de toplanan ülke temsilcilerinin alacağı kararlarda mutlaka belirleyici olması gerektiğine dikkati çekti.

Plastikler az atık oluşturuyor
Dünya genelinde petrolün yüzde 85’inden fazlasının yakıt olarak kullanıldığına vurgu yapan Gençer, plastiklerin kullanımına kısıtlama getirilmesinin küresel petrol tüketimine etki edemeyeceğini ifade etti. Plastik atıkların ise stratejik bir hammadde kaynağı olduğunu belirten Gençer, Avrupa’da tüm plastik filmler için toplam tüketimin sadece yüzde 2’si kadar petrol harcandığını kaydetti. Plastiklerin ambalaj uygulamalarında kullanıma en uygun çok yönlü bir malzeme grubu olduğunu belirten Gençer, “Çoğu kez alternatiflerine kıyasla en az kaynak harcayarak ve daha az atık oluşturarak en iyi korumayı sunar. Plastik yerine kullanılan alternatif ambalajların ağırlığı 4 kat, üretim maliyetleri ve enerji tüketimi 2 kat ve katı atık hacmi de 1,5 kat daha fazladır. Atık plastiklerin içindeki depolanmış gizli enerji, geri dönüşüm veya atıkların enerjiye dönüştürülme sistemlerinde tekrar geri kazanılabilir” dedi.
Plastik poşetlerin üretiminde, kağıt poşete kıyasla yüzde 4 daha az su harcandığını ifade eden Gençer, bu noktada sorunun gereksiz ve tek kullanımlık plastik tüketiminin azaltılması, geri dönüşüm ve atık bertarafında küresel bir farkındalık olmaması olduğunu söyledi.
2030’da %30’a yükselecek
Avrupa Birliği’nin Tek Kullanımlık Plastikler Direktifi kapsamında pet şişelerde yüzde 25 oranında geri dönüştürülmüş malzeme kullanılmaya başlandığını söyleyen Gençer, “2030 yılına kadar bu oran tüm içecek şişelerinde yüzde 30’a yükselecek. Avrupa Birliği bünyesinde pet şişeler için bu yıl yüzde 77, 2029’a kadar ise yüzde 90 oranında kaynağında ayrıştırma hedefi belirlendi. 1 Ocak 2030 tarihinden itibaren ise ambalajların plastik bileşenleri, giderek artan oranlarda tüketici sonrası geri dönüştürülmüş plastik malzeme içermek zorunda olacak. Temasa duyarlı pet ambalajlarda bu oran yüzde 30, bunların dışındaki tüm plastik ambalajlarda ise yüzde 35 oranında geri dönüştürülmüş plastik malzeme içermesi gerekecek. 1 Ocak 2040 itibarıyla da bu oranlar sırasıyla yüzde 50 ve yüzde 65’e yükselecek. Bu hedeflerin hepsi, yerli hammadde üretimi neredeyse yok derecesinde olmasına rağmen kimya sektörü ihracatımıza en yüksek seviyede katkı sunan Türk plastik sektörünü çok yakından ilgilendiriyor” ifadelerini kullandı.
