Afgan çoban arkadaşı çobanı tüfekle vurup öldürdü. Sonra da tüfeği ile kaçtı, jandarma çobanı arıyor. Haber kısaca böyle.
İki Afgan çoban, ikisi de aynı mahallede. Birisinin elinde tüfek, diğerini vuruyor.
Afganistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi Orta Asya ülkelerinde çobanlık önemli bir meslek. Oralardan buralara gelip çobanlık yapmalarını anlarız ama Konya’da çobanlık yapan Afgan’ın elinde tüfek ne arar?
Arkadaşını vuruyor, elinde tüfekle kaçan bir Afganlının oraları çok yakından tanıdığı belli. Bakalım Jandarma takibi nasıl sonuçlanacak?
Afganlı çoban konusunda eski bir tartışma var. 8 Kasım 2019’da Antalya’da düzenlenen İl Göç İdaresi Müdürleri Değerlendirme Toplantısı’nda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, o dönemde İYİ Parti İstanbul Milletvekili olan Ümit Özdağ’ın “Türkiye’de 500 bin Afgan zaten var. Şimdi Afganistan’dan 5 bin TL maaşla 150 bin çoban daha getireceklermiş. Türkiye’yi iç savaş toplumları cehennemine götürüyor bu iktidar” sözlerine yanıt verdi. “Verilerle yalanlamaktan usandık, ne yazık ki bu kişiler bu tezviratlarından, iftiralardan, yalanlardan bıkmadılar, usanmadılar.” Ümit Özdağ ise iddiasında direndi: “Türkiye’de 500 binin üzerinde Afgan var. Bu Afganların pek çoğu köylere gitmiş durumda. İran’dan da çok sayıda Afgan Türkiye’ye girmek için bekliyor.” dedi.
2019’daki çobanlara itiraz edildi ama 18 Haziran 2022’de çobanların savaşı basına haber oldu. Öte yandan Göç İdaresindeki kayıtlara ulaştığını iddia eden CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Elimdeki resmi kayıtlara göre, Türkiye’de şu ana kadar tespit edilebilen 440 bin Afgan vatandaşı var” diyor. (26 Ağustos 2021). Oysa Erdoğan’ın söylemine göre Afgan göçmen sayısı 300 bin.
Kanımca 5 milyona yakın Suriyelinin yanında Afganlıların sayısı 500 bin de olsa fazla sayılmaz, yeter ki içlerinden Taliban’ın askeri eğitimini alan, ülkemizi karıştırmak isteyen militanları olmasın. Afganistan’da yüzde 13 civarında Özbek kökenli Türk var. Gelenlerin ne kadarı Özbek onu bilemiyoruz. Elleri işe yatkın Türkler, aynı zamanda Taliban baskısından da kaçmak zorunda kalıyorlar. Bu da bir başka gerçek.
Konya’da Afgan çoban arkadaşını tüfekle öldürdüğünün ertesi gün, Süleyman Soylu bir açıklama yaptı. “Tam rakam söyleyemem ama 11 yılda 210 bin Suriyeliyi Türk vatandaşı yaptık. … Elbette ki bir takım dertler sıkıntılar olabilir. Ekonomiye katkıları var mı, yok mu, var. Afgan çobanları alalım tarımın ne olacağını hep birlikte görelim, bu düşmanlığın bir anlamı yok.”
Demek ki Zafer Partisinin Genel Başkanı olan Prof. Dr. Ümit Özdağ, o dönemde çoban konusunu biliyormuş. 5 Bin lira maaşlı çobanlar, muhtemelen bugün daha fazla alıyorlardır. Çobanlık kolay iş değil. Hem takip ister hem de sürünün bakımı için emek ister.
Aklıma şu sorular geliyor. Daha önce ülkemizde çobanlık yapan gençlerimizin bir kısmı, aynı zamanda derslerine çalışıp üniversite giriş sınavlarında birinci oldu. Bu, işin zekâ tarafı. Öte yandan devlet çobanlık yapan bizim gençlerimize ek parasal destek veremez miydi? Yine de verebilir. Güney Doğuda çok çocuklu ailelere, yaşlısı olanlara destek veriliyor da, yaşamak için çobanlık yapan gençlerimize neden destek verilmez? Üstelik onlara sürü desteği de verirsek, çobanlığından para kazanırken sürüsünü de geliştirir ve ekonomimize katkı yapar biz de Afgan çoban peşinde koşmayız.
Suriyeli 5 milyon kişiye destek verilirken, Soylu’nun “Afgan çobanları alalım tarımın ne olacağını hep birlikte görelim” sözü inandırıcı değil. Kurtuluş Savaşımızdan sonra Köy Enstitülerindeki gençler köylerde hem okudu, hem çalıştı. Türkiye’yi kendi kendine yeter hale getirdi. Şimdi gelişmeyi sağlamak için tarımı Afgan çobanlara emanet etmek düşüncesi nereden çıktı?
Perdenin arkasını kısa bir süre sonra göreceğiz. Yani seçim sonrasında…