Denize dökülen kimyasallara nasıl müdahale edileceği konusundaki yazımın üçüncü bölümü ile devam ediyorum. İlk bölümde kimyasal döküntüye müdahalenin planlanması, ikinci bölümde gemideki kimyasal maddenin durumuna göre nasıl müdahale edilmesi gerektiği üzerinde durmuştum. Üçüncü ve son bölümde ise oluşan atıklar üzerinde duracağım.
Kimyasal maddeler döküldükten sonra hızlı bir şekilde denize veya atmosfere karışmaktadır. Dolayısıyla olaya müdahale eden ekiplerin atık olarak kimyasalın çoğunu geri toplaması pek mümkün değildir. Atık denize veya havaya yayılarak yok olmaktadır. Herhangi bir şekilde denize veya havaya yayılmadan konteynır, tank içinde ambalajlı şekilde denizde bulunursa ürünün sahibine veya üreticisine iade edilir. İlgili firmalar gerekli yasal prosedürleri uygulayarak gelen atıkların imhasını/geri kazanımını gerçekleştirirler.
Atıkların geri kazanımı kimyasalın tipine göre değişmektedir. Bazı kimyasallar biyolojik olarak mikro organizmalar kullanılarak imha edilirken, bazıları yakmak için atık işleme tesislerine gönderilmektedir. Yakma işlemleri 1100 oC’ye kadar çıkabilen lisanslı fırınlarda gerçekleşmekte ve genellikle enerji üretiminde kullanılmaktadır. Yakma işleminden sonra kalan cüruf veya atık ise toprağa gömülerek yok edilmektedir.
Atıkların fiziksel veya kimyasal işleme tabi tutularak imha edilmesi ise diğer farklı yöntemdir. Uygun olan kimyasalı kireç, çimento vs… gibi maddelerle karıştırıp nötr hale getirerek yapılan bu müdahale oldukça başarılı olmasına rağmen oluşan atık miktarını ve hacmini arttırmaktadır. Bu fiziksel artışı önlemek için 4000oC’ye kadar ulaşabilen özel fırınlar kullanılabilir. Yüksek ısılı fırınların kullanımının bir faydası da çok yüksek sıcaklık yüzünden fiziksel atık miktarı da azaltmasıdır. Özellikle asbest’in çok yüksek ısı ile imhası içindeki zararlı lifleri ve bileşenlerin yok olmasına neden olmaktadır.
Herhangi bir şekilde geri dönüşmeyen veya imhaya gönderilemeyen atıklar ise yasal mevzuata göre belirlenmiş gömü yerlerine gömülmektedir. Gömülen yerler, katmanlar halinde yayılarak ve gerekli atık su kanalları ile yalıtım elemanları kullanılarak çevreden yalıtılır. Bu yerler belli periyodlarla kontrol edilerek durum tespiti yapılır.
Kimyasal atıkların yönetimi başlı başına bir mühendislik işidir ve maliyetlidir. Burada bahsettiğimiz teknikleri uygulayacak fiziksel ortam ve bilgi birikimi olması gerekir. Ayrıca toplumun bilinçlendirilmesi ve atık imhaya ayrılacak kaynaklara toplumun destek vermesi gerekir. Sadece destek vermek yetmez, gerekli yasal altyapının sağlanmış olması ve atık imhaya erişimin kolay olması gerekmektedir. Örneğin bir fabrika atığını vermek için başvurduğunda uzun süre sonraya gün almamalı veya çok uzağa göndermesi gerekmemelidir. Bu sistem planlı olarak bütün olarak çalıştırılmadığı durumda kaçak olarak toprağa gömülen, denize atılan sahipsiz varillerle her an karşılaşmak mümkündür.
Bu bağlamda atığı en aza indirecek önlemler alınması, atık imha tesislerinin planlanması ve kurulması, gerekli mühendislik hizmetlerini verecek kişilerin eğitilmesi, devletin yol gösterecek şekilde planlama yapması sonra yaptırımlara geçmesi, atık üreten işyerlerinin ve atık imha tesislerinin düzenli denetimi daha sağlıklı bir çevre için önemlidir.
Çok geç olmadan atık yönetiminin sadece atık üreten işyerlerinin sorumluluğunda değil, işyerlerinin, toplumun, yerel yönetimin ve devletin birlikte planlı katkısının gerektiğinin farkına varılması dileğiyle.