Genellikle komik bir insanımdır. Arkadaşlarım arasında öyle bilinirim. Dışarıdan gören ya da az tanıyanlar için mesafeli, ölçülü, ciddi biri bile sayılabilirim. Oysa cıvıtmaya aşırı meyilliyimdir. Bunu iyi birşeymiş gibi söylemiyorum. Ama madem bu köşede yazıyorum bilin istedim. Bu ciddi ve ilmi konularda bilgili olmadığım manasına gelmez tabii. O yüzden, sizden ricam, onları da dikkate alarak okumanız....
Facebook’ta, sayısız gruplara üye olmuşum. Ben öyle facebook sayfamda üye sınırlayan biri değilim. Olmadığım gibi birde milyon tane, (lafın gelişi tabii) gruba üye olmuşum. Bazen gayet işe yarar bilgiler öğreniyorum. Yardımlar alıyor, yardımcı oluyor, fikir veriyorum. Ve pek çoğunu tabii ki es geçiyorum. Hepsine baksam ömrüm yetmez. Ama bunların hepsi memleketimin insan profili hakkında oldukça yol gösterici oluyor.
Haa bu arada Facebook sayfasında eleme yaparken, bana uzun zamandır like yapmıyor, yazılarımı okuyor ama yorum yapmıyor diye arkadaşlıktan atanları gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Nasıl yapılıyor merak ediyorum. Her gönderiniz altına beğeni ve yorum yapanlar diye çetele mi tutuyorsunuz? Adam veya kadın okuyor ama yorum da yapmıyor ya da beğeni de bulunmuyor hooop arkadaşlıktan dışarı atılıyor.
Niye yani? Zorunda mı? Bunu yapmaması size kendinizi değersiz mi hissettiriyor? Ya da siz kendinizi değerli hissetmek için o kişilerin, yorum ve beğenilerine mi muhtaçsınız? Belki okuyor, önemsiyor, ama bir tepki vermeye üşeniyor. Olamaz mı? Ben bazen üşenirim mesela. Bu nedenle yüzlerce kişinin arkadaşlığından atılmış ta olabilirim. Onun da farkında bile değilim açıkçası. Atıldığımı farketsem umursar mıyım? Hayır!! Öyle uygun görmüş olabilir. Önemli bir dünya meselesi haline getirmemek lazım böyle durumları kanımca.
Çok güzel dostluklarım da oluştu bu gruplarda. Biri çocukları için sömestr tatilinde, çocuklarınızın kullanmadığı oyuncaklara talibim mümkünse dedi. Düşündüm. Benim oğlum artık kocaman bir adam olduğu için bende oyuncak falan yok! Ancak kargo fiyatlarıda o kadar yüksek ki, kimse eski oyuncak yollamak için o kadar para ödemeyi göze almaz.
Ben bir alışveriş sitesinden oyuncak yollayıverdim o çocuklara. Çünkü dedim içimden, kimse bununla uğraşmayacak. Nitekim de öyle olmuş. Kadıncağız da o kadar zarif bir hanımefendi ki, o da bana yılbaşında kendi emeği bir şeyi çok zarif bir notla hediye göndermiş. Çok duygulandım tabii ki. Ama dikkatsizliğim yüzünden, ısmarladığım şeyler, boyuna onların adrese gidiyor. Kadın koşturup, benim adrese geri yolluyor. Güya iyilik yaptım. Kadını zora soktum. Benim yüzümden kargo masrafına giriyor.
Bazılarını (yiyecek ise) göndermeyin ne olur, demek ki sizin nasibinizmiş, siz kullanın diyorum. Böyle, böyle epey muhabbetimiz oluştu. Bir gün bir panik, oğluma boxer ısmarladım. Tuşa bastım. Eyvah dedim. Gene yanlış gitti. Olsun canım bunu da eşiniz giysin diyemem kadına doğal olarak. O kadar da yüz göz olmadık. Gayet soğuk terler dökerek adresi kontrol edeyim tekrar dedim ki. Ohh çok şükür doğru adresi işaretlemişim.
Evde ki fazlalıklar gözüme, gözüme battığından, koli ve battal boy çöp torbaları siparişim ona gitti gene. İşinize yarar mı bilmiyorum ama boşverin yollamakla uğraşmayın dedim. O kadar tatlı bir insan ki lütfen yollayayım, bunlar size lazımdı ki ısmarladınız dedi. Hem zamanınızdan çalıyorum, hem boşuna yoruyorum sizde kalsın lütfen dedim. Bakalım bu yanlış adres döngüsü nereye kadar gidecek? Nereye varacak bilmiyorum ama Ankara’da bir dost kazandığım kesin!:)