KÜBRA CEYLAN
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Süleyman Kaynak, ”Bizim için hasta gerçekten hastadır. İnsani kriter dışında hiçbir kriterimiz yoktur. Ama burada kamu yönetimi, hasta eşittir müşteri şeklinde bir yaklaşım içerisindedir” dedi
Türkiye’de 1998 yılında bu yana her 26 Ekim’de kutlanan “Hasta Hakları Günü” hastaların sağlıkla ilgili kararlarını etkileyen temel haklarını vurgulamakla birlikte hastaların saygı, bilgilendirilmiş onam, mahremiyet ve tedavi seçeneklerini anlama konusundaki haklarını öne çıkarıyor. Doktorların, hasta haklarını her zaman savunduğunu ve görevlerini insan ayırt etmeden her zaman yerine getirmek zorunda olduklarını ifade eden İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Süleyman Kaynak, hasta haklarına ve hastaların günümüz şartlarındaki önemi hakkında Ticaret Gazetesi’ne konuştu. Kaynak, “Hastalarımızın sağlık hakkını tüm Türk Tabipleri Birliği ve tüm Tabip Odaları savunmak durumundadır. Tüm toplum hastasıyla, sağlıklısıyla, hekimlerin sağlığını korumak ve tedavi etmek gibi görevi olan durum söz konusu. Hasta bizim için hayati öneme sahip. Hayati önemde sorunları olan bir insandır. Sadece insan olmasının nedeniyle ilimini dengeleri yaparız ve bunun dışında herhangi başka bir kritere bakmayız. İnsan olmasının dışındaki hiçbir kriter, bizim sağlık hizmeti vermemizin önünde engel olamaz. Hiçbir şartlarda biz bundan vazgeçmeyiz”diye konuştu.
Tabip Odaları’nın görevinin başta hasta haklarını savunmak ve görevlerini en iyi şekilde icra etmesi olduğunu söyleyen Kaynak, “Türk Tabipleri Birliği ve Türk Tabip Odaları yasal kamu kuruluşlarıdır, ama aynı zamanda bir toplum örgütü olarak görev yaparlar. Ve görev alanın içerisinde hem hekimlerin hakları, çalışmak koşulları, fikir hakları, irade hakları, özlük hakları vardır. Hem de toplumun halkın sağlığı açısından en iyisini nasıl olacağı yönünde fikir beyan etme, çalışma yapma ve yönlendirme gibi görevleri de yasal olarak vardır”diye ekledi.
“Hasta hakkı; ücretsiz, kaliteli sağlık hizmeti almasıdır”
Hastaların yaşadığı olumsuz durumların Türkiye’de sağlık sisteminin yetersiz olduğundan kaynaklı olduğunu belirten Kaynak, “Bugün Türkiye’de sağlık sisteminde maalesef, hastalıklar açısından büyük olumsuzluklar yaşanmaktadır. Bu da hasta haklarını büyük ölçüde zedelemektedir. Hastalar, sağlık sistemini, Kamu yönetimi tarafından uygun bir şekilde iyileştirilmesi nedeniyle sağlığa ulaşımda zorlukla karşılaşmaktadır. Bu Anayasal bir hak olan sağlığa ulaşma hakkı. Ücretsiz kaliteli, zamanın ve en iyi sağlığa ulaşım hakkının yeterince kamu yönetimi tarafından organize edilememesi ve yerine getirilmemesi gibi bir sorunu doğurmaktadır”dedi.
“Hastayı müşteri profiline sokuyor olmak, anayasaya aykırıdır”
Hastanelerin hasta hizmetini en doğru şekilde yapmasının önemine vurgu yapan Kaynak, “Sağlık sistemindeki, yetersizliklerin hastaların ücretsiz, yeterince kaliteli uygun zamanda, sağlıklarına ulaşamamasında da kamu yönetimindeki eksiklerin önemi büyüktür. 20 yıla aşkın bir süredir Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulanmaktadır. Hastalar açısından bu programın birçok olumsuz yönü vardır. Bunların başında da hasta bir müşteri haline getirilmiştir. Bizim için hasta, gerçekten bir hastadır. Tedaviye ihtiyaç duyduğunda veya hastalıktan korunması gereken bir bireydir. Ve bu konuda hiçbir ayrım yapmak doğru değildir. İnsani kriter dışında hiçbir kriterimiz yoktur. Ama burada kamu yönetimi, hasta eşittir müşteri şeklinde bir yaklaşım içerisindedir. Buradaki en önemli kriterde paradır. Müşteri demek bir şeyi parayla satın alma niyetidir. Dolayısıyla hastayı müşteri profiline sokuyor olmak, anayasaya aykırıdır. Bütün hastaların anayasal hakkı ücretsiz, kaliteli ve zamanında sağlık hakkı almadır Bu temel bir vatandaşlık hakkıdır. İster özel kurumlar olsun. İster, kamu kurumlar olsun sağlık kurumlarının tümü kendi yağı ile kavrulmak zorunda bırakılan birer işletme ve halinde bırakılmıştır. Bu da sağlık kurumlarının tümüyle bir işletme gibi tasavvur edildiğini Bu olayın ticareştirilmesiyle ilintilidir. Vatandaşın, ücretsiz, zamanında yeterli ve kaliteli, sağlık hizmet, alma hakkını görmezden gelen bir yaklaşımdır. Ticaretleştirilen kurumların içerisinde özel hastanelerin yanında bazı kamu kurumları ve üniversite hastaneleri de vardır” ifadesinde bulundu.
“Çalışanların emeklerini görmezden gelmek motivasyonu etkiler”
Sağlık çalışanlarının görevlerinin basite indirilmesi bir motivasyon kaybına yol açtığını ifade eden Kaynak, “Kurumları kendi yağıyla kavrulmaya itilmiş halde bırakıp sağlık çalışanlarının hem bir yandan emeklerini görmezden gelmek, sağlık hizmetini vermekte olan sağlık çalışanlarının itibarsızlaştırılmasıdır. Çalışanların emeklerini görmezden gelmek, maddi manevi motivasyonlarını ortadan kaldıracak bir yaklaşımdır. 5 dakikada bir hasta bakmaya mecbur edilen sağlık personeli aslında toplumdan gerçek sağlık hizmeti vermekten alıkonulmaktadır. Toplum, bunu fark etmek zorundadır. Bunun sonucunda hasta zaman zaman sağlık personeli ile sözel veya fiziksel şiddete de muvaffak olabilmektedir. Oysaki bu durum sağlık sistemimizin tüm konulardaki yetmezlikleriyle ilgilidir”şeklinde konuştu.
Sağlık hizmetlerinde her hastalığın tedavisinin büyük hastanelerde yapılmamasının gerekli olmadığını ifade eden Kaynak, “Hastaların neredeyse tümünün eğitim ve araştırma hastanelerine yönlendirilen bir sistemle araştırma karşı karşıya kalıyoruz. Oysaki sağlık sistemi düzenli çalışıyor olsa birinci basamak dediğimiz aile hekimliğine, gerekli yatırım ve altyapı sistemi sağlamlaştırılmış olsa sağlık sistemindeki ihtiyaçların yüzde 90’lık kısmına hem önleyici hem de tedavi edici anlamda yardımcı olabilir”dedi.