Cuma, Eylül 20, 2024

100. Yıl

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun ilk on yılı Milli Mücadelenin sonrasında muhtelif sıkıntılar içerisinde ve tabiri caiz ise iktisadi olarak kendi yağı ile kavrulan bir dönemde yeni devletin hemen her bakımdan sağlam temeller üzerinde inşasını ifade eder.

1929 Dünya İktisadi buhranından itibaren Türkiye’nin devletçi ekonomik kalkınma modeline geçmesinde dünyadaki siyasi kutuplaşmanın da etkisi olmuştur. 1933-50 dönemi, Türkiye’de devlet önceliğinde kalkınma modeli uygulanmıştır. 1950 yılından itibaren müdahaleci bir ekonomik yapıdan, siyasete halkın katılımının genişlemesinin sosyal değişimleri eşliğinde özel teşebbüse öncülük veren açık ekonomiye geçiş çabalarının görülmesidir. 

1960-80 planlı kalkınma döneminin artan ithalat ve ihracat politikalarına esnek paralelliği yaratmak adına ithal ikameci sanayileşme stratejisinin devreye girmesi dikkati çeker. 1980 sonrasında neoliberal model sürecinde Türkiye, kalkınma stratejisini sanayileşme perspektifinden kaydırarak küresel ekonomiye finansal rant gelirleri yoluyla eklemlenen hizmet sektörü ile düşük katma değerli, görece basitleştirilmiş teknolojilere dayalı taşeron sanayi inşasına yöneldi.

Milenyum çevresinde makroekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar Türkiye ekonomisinin küresel ekonomi ile arzu edildiği şekilde bütünleşmesine engel olmuş ise de milenyum sonrası dönemde küresel, bölgesel krizlere rağmen devam eden ekonomik büyütmenin en önemli kaynağı özel sektörün yeni ortamda artan verimliliği ve yatırımları olmuştur. Türk ekonomisinin artış trendindeki ihracat pazarının önemli payını alan gelişmiş ülkelerin yanında dünyanın her yerine doğru hareketlenen dış ticaret münasebetleri gelecek hedeflerine dönük altyapı, işgücü, kapasite potansiyeli ile dinamik biçimde ülkenin iktisadi verilerine yansıtmaktadır.

Şu günlerde 100. Kuruluş yıldönümü idrak edilen Cumhuriyet döneminin bir asırlık süreçte iktisadi açıdan çok kısa özetinin hatası sevabıyla, içerisinde Cumhuriyet idaresine önceden intikal etmiş hususlar, sorumluluklar; yapısal meseleler, bölgeler arası farklılıklar, finansal yetersizliklerin, Cumhuriyet hükümetlerini meşgul eden ve bir çok nedenden tezahür etmiş türlü istikrarsızlıklar ile de yaşanmışlıkları mutlaka hesaba katmak gerekir.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar