Cumartesi, Temmuz 27, 2024

“Mutabakat kriterlerine uymayan şirketler gümrükten dönecek”

Yeşil Mutabakat

Avrupa Birliği (AB), 2019 yılında yayınlamış olduğu Yeşil Mutabakat ile uluslararası ticaret kriterlerinin ilk sırasına, ekosistemi koruma şartını yerleştirdiğini tüm dünyaya ilan etti. Bu durum, sadece AB ülkelerini değil AB ile ticari ilişkide bulunan tüm ülkelerdeki işletmeleri oldukça yakından ilgilendiriyor. Özellikle de dış ticaret hacminin yüzde 70’ten fazlasını Avrupa pazarından elde eden Türkiye’yi etkiliyor. Sektörleri hızla çevre dostu teknolojiler kullanmaya yöneltmeyi amaçlayan Yeşil Mutabakat, aynı zamanda AB’ye ihraç edilen tüm ürünlere de karbon vergisini zorunlu tutuyor. En basit açıklamayla ‘karbon ayak izi hesabına göre kirletenin ödediği’ bu vergi türü, tüm sektörleri dolaylı olarak ilgilendirdiği gibi dünya karbon salınımının yüzde 5,5’ine neden olduğu bilinen lojistik ve ulaştırma sektörünü ise doğrudan etkiliyor.

AB Yeşil Mutabakatı’nın, önümüzdeki süreçte dünya ticaret trendlerinin yönünü net şekilde göstereceğini aktaran PATH Software House kurucu ortağı Kurucu Ortağı Murat Kader, “İlerleyen zamanlarda sıkılaşacak denetlemeler ve yaptırımlardan dolayı mutabakat kriterlerine uymayan taşımacılık şirketlerinin ve diğer endüstrilerin gümrük kapılarından geri çevrildiğini duymamız yakın. Bu nedenle lojistik firmalarının yazılım alt yapılarına yatırım yapmaları, ileriye dönük ciddi bir tasarruf kalemi olarak değerlendirilmeli” dedi.


“Geleneksel yöntemler sevkiyat yönetimi konusunda büyük sorun”

Küresel pazarlardaki payını korumak ve artırmak isteyen tüm yerli işletmecilerin, yatırımlarını dijital alt yapılarını güçlendirmekten ve regülasyonlara uyumlu iş modelleri üretmekten yana yaptıklarını aktaran Kader, “Fakat lojistik ve ulaştırma sektöründe hala teknoloji kullanımına karşı mesafeli bir tutum görebiliyoruz. Özellikle istihdam edilen taşımacı personelin, geleneksel yöntemlerle operasyonları yönetmeye karşı eğilimi hala çok güçlü” dedi.

Geleneksel yöntemlerle ilerlemenin özellikle sevkiyat yönetimi konusunda büyük bir sorun olduğunu belirten Kader, “Türkiye gibi transit taşımacılıkta üs olarak kabul edilen ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tercih edilirliği git gide artacak bir ülke için yüzde 100 oranında teknolojiye geçiş elzem. Küresel anlamda stratejik avantajlarımıza rağmen hala sektördeki operasyonel aksaklıklardan kaynaklı sevkiyat bulamama, yük indirememe, araç bulamama gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu durum hem ciddi bir maliyet üretiyor hem de AB Yeşil Mutabakat’ın karbon emisyonu stratejileriyle taban tabana ters düşüyor. İlerleyen zamanlarda sıkılaşacak denetlemeler ve yaptırımlardan dolayı mutabakat kriterlerine uymayan taşımacılık şirketlerinin ve diğer endüstrilerin gümrük kapılarından geri çevrildiğini duymamız yakın. Bu nedenle lojistik firmalarının yazılım alt yapılarına yatırım yapmaları, ileriye dönük ciddi bir tasarruf kalemi olarak değerlendirilmeli” diye konuştu.


“Amacımız sektörde teknoloji kullanımını artırmak”

Lojistik ve kargo sektörüne aktif bir şekilde ürün ve hizmet geliştirdiklerini belirten Kader, “PATH olarak 2 büyük kargo şirketi için alt yapı ve akıllı gönderim ağı sistemlerini geliştiriyoruz. Bu sistemler ilk kilometreden orta ve son kilometreye kadar uçtan uca lojistik süreçlerini kapsıyor. Amacımız, süreçlerin maliyetlerini azaltarak, işletmeler tarafından kolay kullanılabilir uygulamalar üreterek sektörde teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak. Türkiye’nin uluslararası ticaretteki frekansını artırmak için lojistik ve ulaşım sektöründe kolektif bir eylem planına ihtiyacımız var. Özellikle pandemi sonrasında devasa bir büyüme yakalayan online pazar yerlerinin taleplerini karşılayabilmek için depolama, ulaştırma ve hizmet gibi operasyonların tamamının otomatize edilmiş sistemler üzerinden yönetilmesi gerekli” ifadelerini kullandı.                                                 

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM