Pazar, Eylül 8, 2024

Gençlerin %55’i akrabalarıyla aynı apartmanda oturmayı istemiyor

Areda Survey, ülke genelinde yaptığı araştırmayla vatandaşların akraba ilişkilerine dair görüşlerini ele aldı. Türkiye genelinde 3 bin 30 kişiyle yapılan araştırmaya göre 55 yaş üstü katılımcıların yüzde 61’i akrabalarıyla aynı apartmanda / semtte oturmayı isterken, 18-34 yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 55’i aynı apartmanda / semtte oturmayı istemiyor. Araştırmayı değerlendiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, akraba ile aynı semtte oturmak istememeyi ‘kültürel bir erozyon’ olarak değerlendirdi.

Akraba ilişkileri en çok 2022’de güçlendi

Areda Survey araştırmasında ilk olarak, ‘Akrabalarınızla ilişkilerinizi genel olarak nasıl tanımlarsınız?’ sorusuna cevap aradı ve sonucun yıllara göre farklılık gösterdiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre akraba ilişkilerinin hem en güçlü hem de en zayıf olarak değerlendirildiği yıl 2022 oldu. Türk halkının yüzde 47’si akraba ilişkisini güçlü olarak tanımlarken, yüzde 19,7’si zayıf olarak nitelendirdi. Akraba ilişkilerinin güçlü olduğu diğer yıl ise yüzde 43,5 ile içinde bulunduğumuz 2023 yılı oldu. 2021 yılında ise yüzde 57,4 ile akraba ilişkilerini orta düzeyde değerlendirenler dikkat çekti. 

“Akraba yalnızlığın ilacı”

İnsanın tek başına yaşamaya göre yaratılmadığını bu nedenle yalnızlığın insana zarar verdiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “İnsanı tek başına uzun süre bırakırsan şizofrenik reaksiyon gösterebilir. Yalnızlıkla ilgili yapılan çalışmalarda ileri yaştaki insan için günde bir paket sigara içmeye bedel olacak kadar zarar verdiği ortaya çıkmıştır. Akraba da bu yalnızlığın ilacı konumundadır. Ama Türkiye’deki akraba ilişkilerinin profili de önemli” diye konuştu.

“Covid sosyal ilişkileri etkiledi”

Genellikle ilişkilerin orta düzeyde çıktığını belirten Prof. Dr. Tarhan, 2022’de ‘güçlü’ sonucunun yüksek çıkmasının nedeninin covid sürecinin etkisi olduğunu ifade etti. 2022’de covidin insanların sosyal ilişkilerini etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, 2021-2022’de insanların kendini zayıf ve güçsüz hissetmesi nedeniyle bir arayış içinde olduklarını dile getirdi.

“2022’de yakın akraba arayışı daha fazla”

Prof. Dr. Tarhan 2022’nin yakın akraba ilişkisiyle ilgili farkındalık oluşturduğunu belirterek şöyle devam etti: “Yakın akraba ilişkilerini daha fazla sorguladıkları bir dönem, o yüzden 2022’de güçlü diyenler yüksek çıkmış, zayıf diyenlerin de 2022’de son üç yıla oranla yüksek çıkması ilginç. Bakış açısı olarak; insanlar akraba ilişkisi kötüyse daha da zayıf olduğunu hissediyor. Yani zayıf olanlarınki belirginleşiyor. Yani 2022’de yakın akrabalarla ilişki arayışının daha fazla olduğu bir yıl denebilir. Çoğunlukla insanlar 2022’de akrabalarıyla güçlü ilişki kurma eğilimindeler. Yakın akraba bağı olmayanlar da olmadıklarını fark etmişler.”

Erkeklerin kadınlara göre akraba ilişkileri daha zayıf

Araştırmada, akrabalarla ilişkiler cinsiyet ve yaş durumuna göre de ayrıldı. Cinsiyete göre, kadınların yüzde 45,3’ü ‘İlişkilerimiz güçlü’; yüzde 48,1’i ‘İlişkilerimiz orta düzeyde’; yüzde 6,6’sı ‘İlişkilerimiz zayıf’ dedi. Erkeklerin yüzde 41,7’si ‘İlişkilerimiz güçlü’; yüzde 46’sı ‘İlişkilerimiz orta düzeyde’; yüzde 12,3 ‘İlişkilerimiz zayıf’ dedi. 

“Erkekler bireyselliğe daha yatkın”

Erkeklerde akraba ilişkilerinin zayıf olmasının nedenini bireyselliğe yatkın olmalarına bağlayan Tarhan, “Erkeklerde de zayıfın ağırlıklı çıkmasının nedeni erkeklerin bireyselliğe yatkın olmasıdır. Otonomik davranmaya daha yatkınlardır. Takım çalışmasına yani akraba ilişkilerine karşı isteksiz olmasıyla açıklanabilir. Kendini geliştirdikçe yakın ilişkiler erkeklerde güçlenir. Aile içi travmalar da burada etkili oldu. Bu istatistik İsveç, Norveç’te yapılsa sayılar tamamen tersi çıkar” sözlerine yer verdi.

“Modernizm bizi bencilleştirdi”

Akraba ilişkilerinin zayıflamasını modern toplumların doğal getirisi olarak yorumlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tabi, bu araştırma 10-20 sene sonra tekrar yapılsa bu istatistik büyük ihtimal tersine dönmüş ve Avrupa’daki gibi olacak. Modernizm bizi bencilleştirdi. Bireyselleşmeyi bencilleşme gibi anladık, paylaşım azaldı. Sosyal çabalar azalıyor ve bu akrabadan uzaklaşmaya sebep oluyor. Doğu toplumlarında modernizmden sosyolojik açıdan en çok etkilenen toplum olduk” ifadelerini kullandı.

Türk toplumunun ara çözümü: Çekirdek aile konfederasyonu

“Biz kültürümüzde ara bir çözüm bulduk” diyen Tarhan, “Olumsuz anlamda değil. Aile, akraba apartmanında herkesin evi ayrı çekirdek aile gözüküyor. Ama hafta sonları beraber vakit de geçiriliyor. Batı’dan gelen bir sosyolog buna ‘Ne çekirdek ailesiniz ne geniş aile. Çekirdek aile konfederasyonu olmuşsunuz’ demişti. Biz aslında yine kendi ara çözümümüzü üretmişiz bu güçlü değil ama orta düzeyde. Bunun yıllar içinde zayıfa kaymasını beklemek gerek” diye konuştu.

‘Erkekler akrabalardan yardım istemeye daha yatkın’

Herhangi bir konuda ihtiyaç olduğunda akrabalara müracaat etme oranı kadın ve erkekte aynı orana sahip. Öyle ki ‘Genelde ederim’ diyen kadın ve erkek oranları yüzde 24,7 ile aynı çıktı. ‘Bazı durumlarda ederim’ kadınlarda yüzde 37,7; erkeklerde 47,8 olurken; ‘Pek etmem’ diyen kadınların oranı 37,6 erkeklerin ise yüzde 27,5 oldu.

Gençler ihtiyacı olduğu akrabalarına müracaat etmiyor 

18-34 yaş gruplarının herhangi bir konuda ihtiyacı olduğunda yüzde 22,6’sı akrabalarına müracaat etmeyi tercih ederken yüzde 39,3’ü ‘Bazı durumlarda ederim’ yanıtını veriyor. Bu yaş grubunun yüzde 38’i ise akrabalarına pek müracaat etmediğini belirtiyor. 

35-54 yaş grubunun yüzde 28,6’sı genelde akrabalarına müracaat ettiğini belirtirken, yüzde 41,9’u bazı durumlarda müracaat ettiğini ve yüzde 29,5’i ise akrabalarına pek müracaat etmediğini söylüyor. 55 yaş ve üzerindeki gruba bakıldığında ‘Bazı durumlarda ederim’ seçeneği diğer yaş gruplarına benzer bir şekilde yüzde 48 ile en yüksek yanıt olurken, yüzde 22,1’i ‘Genelde müracaat ederim’ ve yüzde 29,9’u ise ‘Pek etmem’ seçenekleri tercih ediliyor. 

‘Akraba dağınık, arkadaş daha ulaşılabilir’

Akrabalarla kriz anında ilişki kurmayla ilgili örneklemde ciddi durum olduğunu belirten Tarhan, “Toplum, akrabayla insani ilişkiler ile gitme eğiliminde. Birey istememekten ziyade kolay ulaşılabilirlik açısından da yönelmiş olabilir. Akrabalar dağınık ama arkadaş hemen ulaşabileceğin bir konumda” ifadelerini kullandı.

Araştırmanın en kritik bilgisinin bu kısımda olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, akraba ile aynı semtte oturmak istememeyi “kültürel bir erozyon” olarak yorumladı ve ekledi: ‘‘Akraba ile aynı semtte oturmayı istememek, yakın akrabalarla ilgili kaygının ve kaçınmanın olduğunu ayrıca akrabaları güvenecek bir liman olarak görme eğiliminin de azaldığına işaret eder.’’

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM