Cumartesi, Temmuz 27, 2024

“Reeskont limitini daha da artıracağız”

Ankara Sanayi Odası (ASO), ASO Gündem toplantısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ı konuk etti. Toplantıda reeskont kredilerine dair konuşan Erkan,  “3 milyar TL’ye yükselttiğimiz reeskont limitini daha da artıracağız” dedi. Yatırım Taahhütlü Avans Kredileri (YTAK) başta olmak üzere yatırım ve ihracata desteklerine ilişkin son dönemde atılan adımları ve yapılan çalışmaları da aktaran Erkan, YTAK’a 3 yıl boyunca toplam 300 milyar TL limit tahsis edildiğini söyledi.


Hedef; cari dengeye katkı verecek alanlarda üretim artışı

Firmaların finansmana erişimini ve finansman koşullarını desteklemeye devam ettiklerini kaydeden Erkan, “Sağlanan bu imkânlarla sanayicilerimizden beklentimiz yatırımlara ağırlık vermeleri, uygulanan programa ve Türkiye’ye her koşulda destek olmaya devam etmeleridir” diye konuştu.  YTAK uygulama çerçevesinin yeniden yapılandırıldığını belirten Erkan, “Yatırımlara ilişkin süreci ilgili kurumlarla birlikte stratejik bir çerçevede yürütmekteyiz. Yeni çerçevesiyle güçlendirilmiş YTAK programıyla cari dengeye katkı verecek ve dolaylı etkileri döviz kuru ve fiyat istikrarı üzerinde hissedilecek alanlarda üretim kapasitesinin artışını hedefliyoruz” dedi.


Ardıç: Üretimde verimlilik artışı temel çabamız olmalı

ASO Başkanı Seyit Ardıç ise Türkiye’de üretici kesimin, iç ve dış konjonktürün zorlayıcı koşullarına rağmen dayanıklılık sergileyerek ekonomiye çıpa olduğunu belirtti. Ekonominin en acil ihtiyaçlarının enflasyonla mücadele, fiyat ve finansal istikrarın tesisi, makroekonomik öngörülebilirliğin sağlanması olduğunu ifade eden Ardıç, “Orta ve uzun vadede üretimde verimlilik artışının sağlanması, sürdürülebilir büyüme için temel çabamız olmalı. Yeni ekonomi yönetiminin kısa, orta ve uzun vadeli gereksinim ve hedeflerimiz konusunda son derece rasyonel ve sağduyulu bir yol haritası ortaya koyması bizleri memnun etmekte” diye ifade etti. 

Makroekonomik koşulları sanayi sektörü açısından değerlendirdiklerinde kendilerini zorlu bir dönemin beklediğini anlatan Ardıç, üçüncü çeyrek büyüme verilerini de bu çerçevede okumak gerektiğini belirtti. Sıkılaştırıcı para politikası uygulamalarının ekonomik aktivite üzerindeki etkisinin dördüncü çeyrekte daha belirgin hale gelmesiyle üretimde ve büyümede kayıplar yaşanabileceğini öngördüklerini dile getiren Ardıç, “Enflasyonla güçlü ve kararlı bir mücadelenin büyüme ve üretim üzerinde geçici etkileri olacağının farkındayız. Diğer taraftan, fiyat istikrarının sağlanması, orta ve uzun vadede en önemli kazanımımız olacak. İş dünyası olarak bizler, Merkez Bankası’nın mücadelesini destekliyoruz” cümlelerini dile getirdi.


Yüksek teknolojili üretim için destek vurgusu

Büyümeden ödün vermeden enflasyonu düşürmenin mümkün olabileceğini ancak bunun için bazı koşulların oluşması gerektiğini anlatan Ardıç, “Enflasyonla mücadele edilirken, verimsiz kamu harcamalarından tasarruf edilip, verimlilik odaklı bir kaynak tahsisiyle üretim artışının desteklenmesi büyük önem arz ediyor. Eğer üretimde ve ihracatta nitelik ve nicelik artışı birlikte sağlanır ise, büyüme ve düşük enflasyon hedeflerine eşzamanlı olarak ulaşabiliriz. Kredi maliyetlerinin yüksek olduğu bu dönemde katma değerli, yüksek teknolojili üretimin ve ihracatın artırılması ise güçlü destekler gerektiriyor. Bu çerçevede Merkez Bankasının ihracatçı firmalara yönelik reeskont kredilerinde düzenleme yaparak finansman maliyetini düşürmesi ve firma limitlerini artırması doğru istikamette bir uygulama oldu” ifadelerini kullandı. 

Ardıç, aynı zamanda nitelikli üretimin, yatırımların ve ihracatın güçlü ve istikrarlı politikalarla desteklenmesi sayesinde, enflasyon gerilerken büyüme kaydetmekle kalmayıp, büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğinde de önemli kazanımlar elde edilebileceğini de dile getirdi. Bankanın, para politikasını tasarlarken fiyat istikrarının yanında toplumsal maliyetlere hassasiyet göstermesini kıymetli bulduklarının altını çizen Ardıç, “Benzer şekilde, yatırımları, üretimi ve ihracatı gözetmesinin ülkemizde ihtiyacını çok hissetmiş olduğumuz, bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım olduğu kanaatindeyiz” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM