Cumartesi, Kasım 23, 2024

“KOBİ’leri ihracata yönlendirecek mekanizmalar devreye alınmalı”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Meclisi, 2023 yılının son toplantısını yaptı. Güncel ekonomik gelişmeleri değerlendiren ve iş dünyasının 2024 yılı beklentilerini dile getiren ASO Başkanı Seyit Ardıç, “2024 yılında umudumuz; ekonomi politikalarında normalleşmenin devam ettiği, üretim gücümüzün önündeki engellerin kalktığı, Türkiye’mizin sanayinin gücüyle büyümeye devam ettiği, dışa bağımlılığın azaldığı, mutlu ve müreffeh bir ülke olmak. Türkiye’nin üretici gücünün geliştirilebilmesi için ihracatçı olmayan imalat firmalarının yatırımlarının da desteklenmesi gerekiyor. KOBİ’leri ihracata yönlendirecek mekanizmalar devreye alınmalı” dedi. 


“Yeni yıldan beklentilerimiz yüksek”

2023 yılını değerlendiren Ardıç, 6 Şubat depremlerinde yaşanan ağır kayıplarla Türkiye’nin doğal afetlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğuna bir kez daha yüzleştiğine dikkat çekti. Ardından yoğun bir seçim süreci yaşandığını, yıl boyunca da ekonomide dengesizliklerin hüküm sürdüğünü söyleyen Ardıç, dünyada da savaşların ve kutuplaşmaların doruğa çıktığı bir yıl olduğunu belirterek, “Her tecrübeden dersler çıkarıyoruz. Bugün bulunduğumuz nokta ideal değilse de ideallerimize yaklaşmak için yılmadan çabalayan bir ulusuz. 2024 yılından ve sonrasından beklentilerimiz yüksek, dilerim umutlarımızı, beklentilerimizi karşılayan bir yıl olur” ifadelerini kullandı. 


“Enflasyonla mücadele kararlı şekilde sürdürülmeli”

Ekonomik açıdan Türkiye’nin 2024 yılına önceki yıllardan devreden zorlayıcı koşullar içerisinde adım attığını söyleyen Ardıç, başlıca problemlerin yüksek enflasyon, üretim maliyetlerinin yüksekliği, önemli dış pazarlarımızda süregelen durgunluğun ihracatı baskılaması, yılın ikinci yarısından itibaren uygulanan sıkılaştırıcı politikalar, artan finansman maliyetleri ve süregelen işçisizlik problemi olduğunu belirtti. Ekonomi yönetimindeki değişim ve yeni politikaların, iş dünyasında olumlu algılandığını ifade eden Ardıç, “Bulunduğumuz noktada enflasyonla mücadele, fiyat istikrarının ve finansal istikrarın tesisi, makroekonomik öngörülebilirliğin sağlanması ekonomimizin en acil ihtiyaçları. Orta ve uzun vadede ise üretimde nitelik ve verimlilik artışlarının sağlanması, sürdürülebilir büyüme için temel hedefimiz” diye konuştu. 

Sanayi sektörünü kolay olmayan bir dönemin beklediğini ifade eden Ardıç, “Yıllık bazda güçlü bir artış gösteren büyüme verileri, çeyreklik bazda değerlendirildiğinde bir önceki çeyreğe göre yavaşlamanın başladığı sinyalini veriyor. Enflasyonla güçlü ve kararlı bir mücadelenin büyüme ve üretim üzerinde geçici etkileri olacağının farkındayız. Fakat fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor. Bu bakımdan enflasyonla mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürülmesini doğru buluyoruz” dedi. 


“Kaynaklar üretken alanlara yönlendirilmeli”

Enflasyonla mücadele edilirken, verimsiz kamu harcamalarından tasarruf edilip, verimlilik odaklı kaynak tahsisiyle üretim artışının desteklenmesinin önemine vurgu yapan Ardıç, “Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in bu konuda sarf ettiği bir cümle var, çok değerli buluyorum. ‘En büyük tasarruf, kaynakların üretken alanlara yönlendirilmesidir’ demişti, yapılması gereken tam olarak bu. Eğer kararlı ve sabırlı bir şekilde kaynaklar üretken alanlara yönlendirilirse, üretimde ve dolayısıyla büyümenin kalitesinde önemli kazanımlar elde edeceğimizi değerlendiriyorum” ifadelerini kullandı. 


“Teşviklerden daha fazla firma yararlandırılmalı”

İç ve dış talebin düşük olduğu dönemde üretimi ve ihracatı artırmak için yatırım kredileri ve teşviklerden daha fazla firmanın yararlandırılması gerektiğini belirten Ardıç, şunları söyledi: 

“İmalatçı firmalarımızın sadece yüzde 10 kadarı ihracat yapıyor. Son dönemde teşvikler ihracatı attırma hedefine yoğunlaştı. Fakat ihracat yapan imalat firmaları, ülkemizdeki toplam işletmelerin sadece yüzde 1’ine tekabül ediyor. Teşviklerin kapsam olarak yetersiz olduğu çok açıktır. İmalat ihracatının yüzde 80’inden fazlasını 3 bin 500 büyük firma geçekleştiriyor. 3 bin 500 firma toplam işletmelerin binde biri demek. Yapılması gereken, üretimde verimliliği ve katma değeri arttırmak için, imalat firmalarını hem teknoloji düzeyini arttırmaya hem büyümeye teşvik etmek. Firmaların zorunlu istihdam ve bürokrasiye boğulmamak için küçük kalmayı seçtiği değil, büyümeye yönelecekleri bir ekosisteme ihtiyaç var. Ülkemizin üretici gücünün korunması ve geliştirilebilmesi için ihracatçı olmayan imalat firmalarının yatırımlarının da desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. KOBİ’leri ihracata yönlendirecek mekanizmalar ayrıca devreye alınmalı.”

Küçük teknoloji firmalarının geliştirdikleri ürünleri ticarileştiremediğini veya yabancılara sattığını belirten Ardıç, “Bu firmalarımızın geliştirdiği, patentleştirdiği ürünleri ticarileştirecek sanayi firmalarımızın, bu ürünlerden elde edecekleri kazançlarının 10 yıl gibi bir süreyle kurumlar vergisinden istisna edilmesi bir cazibe yaratacak” dedi. 


“İthalatta KDV indirim hakkının kaldırılması gözden geçirilmeli”

İthalatta gözetim ve korunma önlemi uygulamaları kapsamında ithal edilen bazı eşyalar ile ilgili hesaplanan KDV’nin indirim hakkının kaldırılmasına da değinen Başkan Ardıç, “İthalatı sınırlamak için yapılan bu uygulama, üretimi ithal girdi gerektiren sektörlerde maliyetleri arttıracak, üretimi ve ihracatı olumsuz etkileyecektir. Bu ve benzeri uygulamaların gözden geçirilmesi uygun olacaktır” ifadelerini kullandı.  

KAYNAKASO
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM