Perşembe, Eylül 19, 2024

Fethullah Gülen’in İlk Yakalanışı

Sevgili okurlarım,


Uzun zaman sürecinde iktidar tarafından unutturulmak istenen Fethullah Gülen ile ilgili konuların hatırlanması demokrasi ve özgürlükler açısından çok önemlidir. Bu silahlı terör örgütünün siyasi ayağının hiçbir zaman bulunamadığı halka açıklanmış olsa bile bu siyasi bağlantıların önemli bir kısmının mevcut iktidar içinde yer aldığı unutulmamalıdır.

Bu makalemde Fethullah Gülen adlı sahtekar ve vasıfsız kişinin kolluk kuvvetleri tarafından ilk defa yakalanışını gündeme getirmek istedim. Bu kişi yakalandığı zaman tamamen yalnız değildi. GATA’da tabip üsteğmen olarak çalışan Mustafa Sarsılmaz, 58. Topçu Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda 2 ay bedelli askerlik yapan Said-i Nursi’nin talebelerinden Mustafa Sungur’un oğlu Muhammed Nuri Sungur’u askeri birliğinden alarak çarşı iznine çıkarmıştı. Burdur sokaklarında gezerken, Fethullah Gülen de onlara katılıp birlikte Antalya’ya gitmişlerdir. Hakan Serbest yönetimindeki 34 AEC 64 plakalı murat 131 marka otomobilde Fethullah Gülen, Naci Tosun, Nuri Muhammed Sungur, Tabip Üsteğmen Mustafa Sarsılmaz bulunmaktadir. Bu arabayı takip eden diğer 07 HY 811 plakalı murat 131 marka araç ise Nevzat Ayvacı yönetiminde olup içinde Behçet Akyar, Harun Tokak, Ahmet Kara seyahat etmektedir.

Isparta girişinde durdurulan 34 AE 306 plakalı mercedes marka araçta ise Gürbüz Dönmez, Mustafa Başarı, Murat Kırımkan Ve Barbaros Kocakurt yer almaktadır. Yapılan, bir dizi toplantının ardından üç araçta toplanan yandaşları da kendisiyle birlikte bulunmaktadir. Polis ve istihbarat birimleri, grubun lideri olarak aradığı Fethullah Gülen’in peşinde idi ve bu nedenle hep beraber emniyet müdürlüğüne götürüldüler. Bu grup içindeki herkesin ayrı ayrı yazılı ifadeleri alınmıştır. Hepsinin ağizbirliği etmişçesine “görmedim, duymadım, bilmiyorum” demeleri oldukça dikkat çekici bir davranış biçimidir ki bu dönemde, istihbarat raporlarına önem verilip siyasi iktidar tarafından gereğinin yapılması elzemdi. Aynı arabadaki Fethullah Gülen’i bilerek ve isteyerek unutmuşlardır. İçlerinden araca otostopla bindiğini söyleyen kişi bile mevcuttur. Emniyet bünyesinde yapılan bu soruşturmanın kaderini ise haricen emniyet müdürlüğüne gelen telefonlar belirlemiştir.

Bu dönemde Gülen için Başbakan Turgut Özal başta olmak üzere hükümet üyelerinin çoğunun seferber olduğu bilinmektedir. Emniyet müdürlüğüne yapılan bu siyasi baskılar neticesinde. Yakalanan bu kişilerin tamamının serbest bırakıldığı görülmektedir. Emniyet müdürlüğünden alınan bilgiler doğrultusunda kendilerine doğru dürüst sorgulama bile yapılamadığı anlaşılmaktadır. İşte bu dönem içerisinde siyasi baskılardan kurtulan bu ekip otuz yıl sonra darbeye kalkışmakla kalmamış ve Fethullah Gülen ile ayni araçta yakalandıklarının kaydı olmasına rağmen en yukarılara kadar çıktıkları da izlenmiştir. Üstüne üstlük bu ekibin yine siyasi kişilerin yardımıyla ellerini kollarını sallaya sallaya ülkeyi terk ettikleri de tespit edilmiştir. Yakalanan bu araçta ele geçirilenler emniyet müdürlüğü ekipleri tarafından tespit edilerek tutanağa bağlanmıştır. Bu tutanaktaki bulunanlar ise; sızıntı dergisi (4 adet), Mehmet Ali Şahin’in yazdığı ölçü veya yoldaki ışıklar (2 adet), Maurice Bucaille’nin yazdığı Kitabı-ı Mukaddes, Kuran ve Bilim isimli kitap, Çağ ve Nesil adında bir kitap, Pırlanta Kitap Serisine ait Tereddütlerim isimli kitap (1 adet), Vehbi Vakkasoğlu’na ait yazarı İslam Dünya Gündeminde isimli kitap, eski ve yeni türkçe yazılı Mukaddime isimli kitap, 1986 yılına ait sızıntı duvar takvimi, Seyfullah Gülen’e ait nüfus cüzdanı, beyaz renkli madeni küçük cep çakı bıçağı (2 adet), teyp kaseti (40 adet).

Bu hususta bir diğer önemli ve dikkat edilmesi gerekli konu da Mustafa Sarsılmaz olayıdır. Mustafa Sarsılmaz, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefat ettiği 17 nisan 1993 tarihinde GATA’da nöbetçi subaydı. Özal’ın vücut bütünlüğünü bozmadan kokmayı önleme için vücut boşluğuna kimyasal madde enjekte eden ekipte yer almış olup cesedi de yıkamıştı. Binbaşı rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olduktan sonra Fethullah Gülen’in silahlı terör örgütünde fiili olarak mahrem imamlar içinde yer aldığı bilinmektedir. Oysa kendisi hakkında çok detaylı istihbarat raporları olmasına ve bu araçta yakalanmasına rağmen siyasi iktidarın her zaman korumasında kalabilmiştir.

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar