Perşembe, Eylül 19, 2024

İran savaşın neresinde?

7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısı ile başlayan savaş 3 ayını doldurdu. İsrail’in yanıtı sıradan olmadı. Gazze’nin kuzeyini 3 aydır bombalıyor, milyonlar güney Gazze’ye sıkıştırıldı.

Hamas neden saldırıya geçti? Saldırının zamanlaması nasıl hesaplandı? İsrail, Hamas’ı değil de Filistinlileri neden hedef aldı? Bu savaş, Orta Doğu’nun ötesinde Akdeniz ve Hint Okyanusu ekseninde yeni bir dünya düzenini mi hedefliyor?

Son hafta içinde Lübnan’daki Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri öldürüldü. İran’ın Kirman kentinde de 3 Ocak’ta General Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin dördüncü yılında, mezarının yakınında anma töreni sırasında patlatılan bombalarla 103 kişi öldü, 141 kişi yaralandı.

İran’ın eski Devrim Muhafızları Ordusu komutanı Kasım Süleymani, 3 Ocak 2020’de Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD güçlerince düzenlenen hava saldırısında öldürülmüştü. Ölümünün dördüncü yılındaki patlamaları İŞİD üstlendi. IŞİD, saldırının patlayıcı yelek giyen iki militan, yani iki canlı bomba tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü.

İŞİD, bu görevi kimin için kimden ne aldı, bu eylemi kimin için vekaletle yaptı? Bu konu tartışılıyor, tartışılacak.

Vurgulamak istediğim konu, üç aydır Birleşmiş Milletler Gazze işgalini ve insan kıyımını durdurmaya çabalarken, Yemen’de Husilerin İsrail’e fırlattığı füzeler zaman zaman gündeme getirildi. Amerika’nın en büyük uçak gemilerinin Doğu Akdeniz’de ve Yemen açıklarında olması hep gündemdeydi.

Lübnan savaştan kaçınmak için Hamas siyasi büro şefinin öldürülmesine silahla yanıt verecek durumda değil. İran ise Fars kültürünün getirdiği sabırlı yaklaşım ile tepkisini sözlü olarak dile getirdi. Dünyadaki genel kanı ABD’ye silahla karşı çıkmak söz konusu değil. Ancak, ABD’nin baskıcı ve yaptırımcı siyaseti de birçok ülkeyi üzüyor. Bazı ülkeler yavaş yavaş BRICS gibi yeni oluşumlara yönelmeye başladı Bunun da ABD’yi ve AB’yi sinirlendireceği açık.

ABD Kızıldeniz’i kontrol etmek için uluslararası barış gemileri gibi bir projeyi ortaya attı. Böylece ABD’ nin dünya ticaretini koruma adı altında, Akdeniz- Kızıldeniz- Hint Okyanusu hattını denetimine almak istemesi doğaldır. Bu hamlenin gelecekteki yansımaları hakkında düşünmek gerek…

Dünya siyasetinde günler, haftalar yıllar değil, on yıllar, 50 – 200 yıllar hesap edilerek plan yapılır. Türkiye’nin “kırmızı kitabı” basit bir oyunla askeriyemizin kozmik odasından alındı, dünyaya dağıtıldı. Ancak bazı ülkeler uzun dönemli planlarını adım adım uyguluyorlar.

Bunun için birçok yönteme başvuruyorlar. Örneğin, ABD’nin kontrol edemediği ülkeleri iç karışıklığa, iç savaşa, parçalanmaya ittiği, buna çabaladığı açık. ABD’nin kontrol ettiği ülkelerde de iç karışıklığı körüklediğini ve her tarafla işbirliği yaptığını da unutmamalıyız.

2000’li yıllarda ayakta kalmak için çok yönlü siyaset, çok ileri teknoloji, güçlü silahlar gerekli. Tabii ki devlet aklı. Binlerce yıldır süzülüp gelen devlet aklı da bu duruşun olmazsa olmazı.

2024’te ülkemiz için sabırlı, soğukkanlı bir yönetim anlayışının egemen olması halkımız için büyük yarar sağlayacaktır.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar