Sektörde o kadar çok doğru bilinen yanlış ve net yanlış olmasına rağmen kesin gerçeklik gibi kabul gören, kalıplaşmış o kadar çok hatalı bilgi var ki hangisini ne oranda ve ne kadar zamanda düzeltebiliriz açıkçası kestiremiyorum. Bu yazımda bunlardan biri olan kişisel korunma üzerinde duracağım.
İşyerindeki tehlikelerin kaynağında önlenememesi ve toplu korunma önlemlerinin yetersiz ve çaresiz kaldığı durumlarda çalışanlar üzerinde alınan bir takım güvenlik önlemlerine kişisel korunma denir. Önlem hiyerarşisine göre tehlikelerin çalışana ulaşmadan evvel ortadan kaldırılması yahut sönümlendirilmesi esas olandır. Önlem basamakları kişisel korunmayı gerektirecek şekilde atlanmışsa şayet tehlike çok yakınlaşmış demektir. Yanı sıra kişisel korunma diğer önlem adımlarına göre çok daha meşakkatli ve daha masraflıdır. İşyerinin tavanından sarkan bir beton parçasını oradan söküp almak mı kolay ve az maliyetlidir yoksa o işyerindeki tüm çalışanların baret kullanmalarını sağlamak mı? (Baretin seçimi, çalışanların baret kullanımı ile ilgili eğitilmesi, zimmet formlarının hazırlanması/imzalatılması, bakımı/temizliği, muhafaza edilmesi, kullanımına yönelik denetlenmesi, işlevini kaybetmesi durumunda yeniden sipariş edilmesi.) işte bu ikincisi kişisel korunmadır. Ve sektörde bu hususta doğru bilinen kalıplaşmış bir takım yanlış algı ve bilgiler vardır. Şimdi bunları düzeltmeye çalışalım.
Öncelikle kavramın iki yönünü ifade etmek lazım. İlki, kişisel korunma kavramın ifade ettiği ve muhataplarınca pek anlaşılmayan kişinin kendini koruyabilme bilgi, birikim ve yeterlilik seviyesinde olmasıdır. Bunun için de çalışma ortamının doğal bir eğitim ve öğrenme gibi bir niteliğe sahip olması gerekmektedir.
En iyi ve önemli kişisel koruyucu donanım (KKD) akıldır! Akıl, yaratılış hediyesi olarak her insanda var olan doğal bir donanımdır. İnsanın iyi ile kötüyü, zararlı ile menfaatli olanı ayırt etmesini sağlayan muhteşem bir donanımdır. Akıl gelişir ise insan zarar ve fayda arasındaki ayrımı daha rahat yapabilir. Yani kişisel korunmanın ilk ve en önemli öğesi, çalışanın kendini koruyabilme bilgi ve becerisine sahip olmasıdır. Bunu sağlamanın yolu ise kültürel sermayeye yatırımdır. Çalışanların kültürel sermayelerine yatırım yapmak birçok unsura bağlı olmakla birlikte en önemli unsur eğitimdir. Çalışanlarınıza en iyi KKD’leri sağlayabilirsiniz fakat onlar tehlikeli davranışlara meyillilerse bu hiçbir şey ifade etmeyecektir. Bundan ötürü çalışanların kültürel sermayesine yapılan her yatırım onların kendini koruma bilinç ve yetisi geliştirmesi bakımından oldukça önemlidir.
Kavramın diğer yönü ise tehlikelere karşı çalışanlar üzerinde alınan önlemler üzerinedir. İşyerinde gerekli tüm sistematik çalışmalar yapılmış olmasına rağmen tehlikeler kaynağında yok edilememiş, yanı sıra toplu koruma önlemleri ile tam olarak ortadan kaldırılamamış ise bu durumda kişisel korunma önlemlerine başvurulur. Bu öğreti sektörde yanlış anlaşılmış olacak ki tehlikelerin kaynağı nedir, neden ortaya çıkıyorlar ve neler yapılarak ortadan kaldırılabilir sorgularını transit geçip çalışanlara KKD kullandırmak basamağına hızlı geçiş yapılıyor. Hap bir bilgi olarak ifade edeyim ki birçok tehlike doğru planlama ile henüz ortaya çıkmadan evvel tespit edilip doğru hamleler ile bertaraf edilebilir.
İşyerinde kullanılan KKD sayısının çokluğu iş sağlığı ve güvenliği sektöründe bir övünç sebebi olmuş durumda. Oysa bir işyerinde ne kadar çok KKD kullanılıyorsa o işyerinde o kadar çok tehlike ve risk var demektir. Bu da hiç övünülecek bir durum değildir! İş güvenliği uzmanları girdi-çıktı, sebep-sonuç, araç-amaç ilişkilerini ne kadar iyi anlarsa tehlikeleri ve riskleri de o nispette anlayıp kolaylıkla tanımlayabilir. Ve o oranda Ortadan kaldırılmasını yahut kontrol altına alınmasını sağlayabilir. Yeter ki algısını manipüle eden risklere karşı uyanık olsun ve iş sağlığı ve güvenliğinin ezber değil akıl işi olduğunu bilsin!