Pazartesi, Eylül 16, 2024

EKMİB’de hedef; 1,1 milyar dolar ihracat

Türkiye’yi ihracatla tanıştıran, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incirde üretim ve ihracatta dünya lideri olan kuru meyve sektörü 2023 yılında 1,6 milyar dolarlık ihracat performansı ortaya koydu. Türk kuru meyve sektörü 2024 yılı için 1,8 milyar dolar ihracat hedefi belirledi

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) çatısı altında bulunan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (EKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Işık, sektörün 2023 yılını değerlendirdi. Kuru kayısı, üzüm ve incir ihracatında dünyada lider konuma geldiklerini söyleyen Işık, “2023’te 500 bin ton civarında kuru meyve ile 1 milyar 610 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik” dedi. EKMİB’in 2023 yılında ihracatını yüzde 13’lük artışla 960 milyon dolara çıkardığını açıklayan Işık, sektör olarak 2024’te Türkiye genelinde 1,8 milyar dolar, Ege Bölgesi’nde 1,1 milyar dolar ihracat hedeflediklerini açıkladı.

2023 yılında üzüm ihracatından 465 milyon dolarlık gelir elde ettiklerini belirten Işık, “Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatımız yüzde 8 arttı. Kuru incir ihracatımız 70 bin ton olurken, kuru incir ihracatından yüzde 11’lik gelişimle 271 milyon dolar dövizi ülkemize kazandırdık. Üretimi Malatya’da olan ancak ihracatında Ege Bölgemizin lider olduğu kuru kayısı ihracatımız da 405 milyon dolara ulaştı. Sektörümüzde ihracatı domine eden üç ürünümüzden Türkiye genelinde 1 milyar 140 milyon dolar ihracat yaptık” dedi.


Türk kuru meyvelerini ABD, Japonya, Çin ve Brezilya çok sevdi

2023’te ABD, Japonya, Çin, Brezilya başta olmak üzere pek çok uzak pazarlarda ihracat artışlarının ortalama artışın üzerinde gerçekleştiğini paylaşan Işık, “2023 yılında ABD’ye ihracatımız yüzde 50’lik artışla 94 milyon dolara, Japonya’ya ihracatımız yüzde 26’lık artışla 35 milyon dolara çıktı. Çin’e ihracatımız ise yüzde 23’lük artışla 14,6 milyon dolara yükseldi. Brezilya’ya ihracatımız yüzde 69’luk artışla 6,8 milyon dolara ilerledi. Ticaret Bakanlığı’nın ortaya koyduğu Uzak Pazarlar Stratejisiyle uyumlu olarak 2024 ve sonraki yıllarda tanıtım çalışmalarımızı bu pazarlarda yoğunlaştıracağız” diye konuştu. 


Çin, Hindistan ve Rusya’ya yönelik TURQUALITY Projesi geliyor 

İhracatçı firmaların kümelenerek yetkinliklerini artırdıkları, ortak pazarlama kültürünü kazandıkları Turkish Dried Fruits isimli URGE Projesi’ni 2023 yılında başlattıklarını dile getiren Işık, Çin, Hindistan ve Rusya pazarlarına odaklanacakları bir TURQUALITY Projesi için de Ticaret Bakanlığı’na başvuruda bulunduklarını da ifade etti. 


“Miktarda kaybettiğimizi değerde kazandık” 

2023’ün kendi içinde birçok farklılık gösteren bir yıl olduğunu belirten Işık, depremin ve iklim değişikliğinin mahsulde düşüşe yol açtığını ifade etti. Çiftçinin arazisine giremediğini söyleyen Işık, “2023’te üzüm, kayısı ve incir mahsulünde yüzde 25-30 gibi bir kayıp var. Bu yetiştirilen ürünlerin yüzde 75’i ihracata gidiyor. Miktarda kaybettiğimizi değerde tutturduk. Sektör olarak çiftçisiyle, ihracatçısıyla bu süreci yönettik ve stok yönetimi yapabildik” diye ifade etti.


“Makro değerlerimizi korumak zorundayız”

Kuru meyvede satın almanın ve stoklamanın kendi içinde ayrı bir politika olduğunu kaydeden Işık, “Bu olaylardan sonra ham madde fiyatlarında yukarı doğru ivme yaşadık. Miktar azlığı ve fiyat farkıyla çiftçi de memnun oldu. Üzümün fiyatı 60 TL’ye geldi. Organikte 90 TL’ye kadar çıktı. Piyasaya yaklaşık 250 bin ton ürün göndereceğiz. TMO 2022’de 80 bin ton mahsul aldı, 2021’den devirle toplam 100 bin ton alım gerçekleşti. Bu üzüm sektörü için can damarı oldu. TMO bu ürünü biriktirmeseydi biz bu süreci yönetemezdik. Hem pazarı kaptırmış olurduk hem de fiyatlar çok daha astronomik seviyelere çıkardı. Geçen sene üzüm 1,50 dolarken bu sene 2,50 dolardı. İnciri 8 dolara satabiliyoruz. Kayısı da aynı şekilde. Bu bir rekor” ifadelerini kullandı. 

Sektör olarak birinci hedeflerinin topraklarını korumak olduğunu dile getiren Işık, “Politikalarımızı uzun vade üzerine kurmalıyız. TMO birçok üründe regülasyon görevi görüyor. Türkiye kendi sistemini kurmak zorunda. İhtisas borsacılığının ilerletilmesi, lisanslı depoların kurulması lazım. O zaman kuru meyve dünya standartlarında oluşur. İlk etapta Malatya’da 5 bin ton civarında lisanslı depo devreye girdi. Bu projeleri geliştirmeliyiz. Tariş vasıtasıyla üzümde de gerçekleştiriyoruz. Dünyanın tarım ve gıda politikası değişti. Kuru meyvede 110 ülkeye ihracat yapıyorsak bizim de kendimizi bu ülkelerin standartlarına göre geliştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.


2024’te öncelikli hedef; sağlıklı ürün

2024’te sektörün öncelikli hedefinin sağlıklı ürün yetiştirmek olduğunu vurgulayan Işık, “Üzüm ve incirde standartlara uygun ürünün yetişmesini sağlamak için çalışacağız.  İhracatı 1,8 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Eylüle kadar bizi yoğun bir süreç bekliyor. EİB olarak 2024 için bütün fuarları belirledik. 12 Şubat’ta BIOFACH için Almanya’ya gideceğiz. 24 Şubat’ta ABD’yle Turkish Taste programı başlıyor” diye açıkladı. Tarım Bakanlığı’yla yaptıkları çalışmaların da büyük önem taşıdığına değinen Işık, “Denetim ve destekleme sayesinde doğru kararların alınması sağlanıyor. Sektör olarak ihracatçılarımız gelişimi için Ur-Ge projesi yaptık. Yalın üretim tekniklerini aktararak başarılı neticeler aldık. Zihinde bir değişim başladı. ABD’nin istekleri farklı; mikrobiyoloji ve virüs. Pandemiden sonra bunların ne kadar önemli olduğunu gördük” dedi.

Sektörde yeşil finansmana ulaşımın ise yeni gündemin belirlediğinden bahseden Işık, “AB kendi politikasını belirliyor. 30 trilyon dolarlık bir fon var. Bu fonu kullanmak için altyapını kuvvetlendir, proje yap diyor. Sektör olarak fondan yararlanabilmek proje yapmamız lazım için. Karbon ayak izi, su ayak izi çalışmaları gibi. Sürdürülebilir ve organik ürünler üretmek için 12 birlik bir araya geldik. Leasing firmaları dahil yeşil finansmandan bahsetmeye başladı. Bunun altyapısını kurmakla mükellefiz” açıklamalarında bulundu.


Lisanslı depoculuk sayesinde komisyon ortadan kalkacak

Değerlendirme toplantısında konuşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi de lisanslı depoculuk ve ihtisas borsasının sektör açısından önemine değindi. Lisanslı depoculuğun müstahsillerin malını değerli olarak satabilmesini ve paraya dönüştürmesini sağladığını belirten Eskinazi, “Lisanslı depoculuk tefecileri, komisyoncuları aradan kaldırıyor. Üreticimiz ürettiği malı paraya çevirebiliyor. İhtisas borsası ise ileri vadeli satışlarda fiyat verebilme şansı sağlıyor. Aracıları ortadan kaldırıp malların değerinde satılması sağlanacak” dedi. Su sorununun da bir başka önemli konu olduğunu söyleyen Işık, “Tarım sektörü suyu en çok kullanan sektör. Ülke olarak vahşi sulamadan vazgeçmemiz, damlama sulamaya geçmemiz için devlet desteği sağlanmalı” diye konuştu. 


TİM projesiyle Türk ürünlerinin prestiji artacak

Pazar alanlarını genişletmek ve ihracat miktarını arttırmak adına Turquality Projeleri çalışmaları devam ettiklerini söyleyen EKMİB Yönetim Kurulu Üyesi Birol Celep ise “Geleneksel pazarlardaki payın korunması ve yeni pazarlardan pay alınması amacı ile kuru meyve ve mamulleri sektörü için yazılan projemiz Ticaret Bakanlığına arz edildi. Sektör bazlı projelerimiz dışında TİM Tarım Kurulu olarak Türk gıda sektörünün bir bütün olarak tanıtılması ve ihracatçılarımızın alıcılar nezdinde en fazla görünür olduğu fuar ve heyetlerde Türk ürünlerinin prestijinin arttırılması amacıyla proje oluşturmayı hedeflemekteyiz. Projelerimizin uygulanmaya başlamasıyla hedef pazarlarımızdaki ihracat miktarları sürdürülebilir şekilde artacak” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM