Cuma, Eylül 20, 2024

Hesap vermek adına hesap sormak…   

Seçim dönemlerinde her partide aday adayı rüzgârı eser. Bazı partilerde rüzgâr sakindir, bazılarında da fırtına gibidir. Bazı partiler aday göstermekte zorlanır.

31 Mart 2024 Yerel seçimlerine giderken aday bolluğu yaşayan parti de var, aday göstermekte zorlanan parti de. Aday göstermekte zorlanan partiler için iki etken var; birincisi partinin zayıf olduğu bölgede partiyi temsil edebilecek aday çıkmayabilir. İkincisi aday olup bölgedeki iktidar yanlısı veya karşıtı eğilimde oyu bölmek istemeyebilirler. Bu durumda parti birisini aday koyunca parti örgütünün tepkisini alabilir. hatta kopma bile yaşanabilir.

Lider partileri var, yani tek liderin peşinden giden partiler; AKP, MHP, İYİ Parti, Hüda-Par, BTP, YRP, Zafer, Memleket filan gibi… Daha saymak mümkün. Şimdilerde bu partilere eklenen bir parti daha var, hem de Türkiye’nin parti içi demokrasiye en geniş yer veren partisi. Evet, CHP’den söz ediyorum.

CHP’nin liderleri de kendini liderlik sultasından maalesef kurtaramadı. Son kurultay yine bu çizgiyi devam ettiriyor türünden bir izlenim verdi. Yerel seçimde belediye başkan adaylarının ve meclis üyelerinin seçimi de bu savı destekler nitelikte görünüyor iddiası var. Bunu kısa zamanda görebileceğiz.

CHP’de tek adam partisi siyaseti geçerli olur mu, yoksa parti içi demokratik seçim düzeni parçalanır mı, bunu zaman gösterecek. Takipçisi olacağız. Halen Türkiye’de parti içi demokrasinin uygulandığı parti var mı? Var diyen olursa, önerisini ve sözünü ettiği partinin işleyişini yazarsa sevineceğim.

Parti içi demokrasi demek, parti içinde hesap verilebilirlik demek. Hangi lider partisinde bunu yapıyor. Hiçbirisi. Soru sorulacak gibi olduğu zaman da bağırıp çağırıyorlar. Liderler kendilerine ileride rakip olabilecek kişileri parti içinden silmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Lider niteliği olabilecek kişiler partilerinden atılıyor.

Türkiye’deki uygulamada lider partisi demek, parti içi iktidar mücadelesinde kendisine destek verenlere parti yapısı içinde sahip çıkmak demektir. Bu aynı zamanda kendi iktidarını perçinlemek anlamına da gelir. Parti ülkede iktidar olursa destekçiler devletin tüm olanaklarından yararlanma hakkına sahiptir. Bir başka deyişle devletin olanaklarından kendilerine pay verilebilir.

Bir başka pay dağıtma şekli yerel seçimlerdedir. Partinin güçlü olduğu bölgelerde belediye başkan adayı olarak giren kişi belediye başkanı olunca bazı olanakları dağıtabildiği gibi, bazı durumları kendi çıkarı için de değerlendirebilir. Halka hizmet sloganı, “bana hizmet edene hizmet ederim yaklaşımına dönüşür.

Hizmet etmeyi bilmek bir birikim işidir. Partinin ilkeleri, örgütün isteği, halkın beklentisiyle, kamuoyuna verilecek mesaj dikkate alındığında bir tutarlılık olmalıdır. Buna uyulmazsa nelerin yaşanacağı öngörülmelidir.

Ocak 2024 ayı itibarı ile Türkiye’de çalışan 135 partinin önemli bir kısmı, “temel” partilerde kendilerine yer bulamayan kişilerden oluşuyor.  “Temel” partiler ise parti içi demokrasi söylemine devam ediyor.  Kararlar parti örgütünün istediği yönde olmasa da, genelde yönetim kararının belirli bir amacı var: o da bir sonraki genel kongre, kurultay…

Bu sistem değişebilir mi? Tabii ki, eğer kitleler parti ideolojisi için eğitilebilirse, özellikle gençler. Oysa halkın cehaleti bazı iktidarların sürekliliğini sağladığı gibi, partilinin de eğitimsiz kalışı liderin konumu için gereklidir.

Halka hizmet yerine kendine yakınlarına hizmet edene karşı çıkmamak, yanlış yapan iktidardan hesap sorma yerine parti içinden kendisinden başka birisi için çalışmış kişilerden hesap sormak alışkanlığından kurtulmak gerekiyor.

Sorun partilerin içinde, liderlerin yaklaşımında… Üretici, işçi, çiftçi, öğrenci, memur, girişimci bu mantıkta olanlardan nasıl çözüm bekler ki acaba?

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar