Cuma, Eylül 20, 2024

Kızıldeniz krizi, Türk lojistiğine yaradı

ihracat

Engin, küresel ticareti etkileyen Kızıldeniz’deki transit krizinin Türkiye’ye olan talebi artırdığını dile getirdi


SEZA NUR ALPDÜNDAR

UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin: Kızıldeniz’deki kriz, ciddi riskler taşımakla birlikte, ülkemizin dış ticareti ve lojistik sektörü için bazı fırsatları da beraberinde getiriyor

Kızıldeniz’de yaşanan krizin, küresel tedarik zinciri ve ticarete olumsuz yansımaları devam ediyor. Güvenlik önlemleri nedeniyle konteyner gemilerinin rotalarını Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu’na çevirmesi, daha uzun sefer sürelerine, katlanan yakıt maliyetlerine, sigorta risk primlerinde artışa, navlun fiyatlarda yükselişe ve çevresel olumsuzluklara yol açıyor. Küresel ticareti etkileyen Kızıldeniz’deki transit krizinin Türkiye’ye olan talebi artırdığını belirten Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, “Kızıldeniz’in yerine Ümit Burnu’nu tercih eden gemilerin yarattığı ek maliyetler ve gecikmeler, Türkiye’deki siparişlerde bir canlılık oluşturuyor. Kızıldeniz’deki kriz, ciddi riskler taşımakla birlikte, ülkemizin dış ticareti ve lojistik sektörü için bazı fırsatları da beraberinde getiriyor” dedi.


“Navlun fiyatları birkaç haftada 4 kata kadar yükseldi”

Süveyş Kanalı’nın küresel deniz ticareti ve enerji nakli açısından önemli bir geçiş noktası olduğunu dile getiren Engin, “Güvenlik endişeleri sebebiyle armatörlerin Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu’nu tercih etmesinin küresel ekonomideki etkilerini görmeye başladığımız bir dönemdeyiz. Navlun fiyatları birkaç hafta içinde 4 kata kadar yükseldi. Kızıldeniz’deki kriz ulusal ticarette ortaya çıkacak sonuçlar, bu krizin ne kadar süreceğine bağlı olarak değişecek. Küresel tedarik zinciri üzerindeki baskının devam etmesi, Uzak Doğu’dan ham madde ihtiyacı duyan sektörlerin maliyetleri üzerinde etkili olmaya devam edecek” diye konuştu.

Küresel ticareti etkileyen Kızıldeniz’deki transit krizinin Türkiye’ye olan talebi artırdığını belirten Engin, “Ülkemiz, stratejik ticaret rotaları üzerinde konumlanmış olup, doğu-batı ticaretinde kritik bir rol oynama potansiyeline sahip. Avrupa Birliği ülkelerinde stokların erime riskine karşı, son dönemde Türkiye’ye yönelmiş durumda. Kızıldeniz’in yerine Ümit Burnu’nu tercih eden gemilerin yarattığı ek maliyetler ve gecikmeler, Türkiye’deki siparişlerde bir canlılık oluşturuyor. Kızıldeniz’deki kriz, ciddi riskler taşımakla birlikte, ülkemizin dış ticareti ve lojistik sektörü için bazı fırsatları da beraberinde getirmekte” ifadelerinde bulundu.


“Spot fiyatları 2 katından fazla arttı”

Konteyner gemilerinin yüzde 85’inin, Kızıldeniz’i geçmek için Afrika’nın güney ucundan dolandığını dile getiren Engin, “Bu, gemilerin varış sürelerini yavaşlatıyor ve nakliye maliyetlerini artırıyor çünkü Afrika’nın etrafını dolaşmak yaklaşık 10 gün sürüyor. Geçen yıl aralık ayından bu yana, Şanghay’dan yapılan konteyner taşımacılığının spot fiyatlarının iki katından fazla arttığı gözlemlendi. Avrupa’ya sevkiyatlar için ise fiyatlar üç katına çıkmış durumda. ABD’nin Batı kıyısına giden sevkiyatlar, rotaları Süveyş Kanalı’ndan geçmese de fiyatlarında yüzde 162’lik bir artış yaşandı” dedi.


“Kriz, uzun vadede navlun fiyatlarında istikrarsızlık yaratacak”

Kızıldeniz’deki krizin devam etmesinin, lojistik maliyetleri artıracağını ve bunun da navlun fiyatlarında istikrarsızlık yaratabileceğini aktaran Engin, “Armatörler navlun fiyatlarını krizden etkilenen maliyet artışlarını dengelemek için müşterilere yansıtıyor. Ancak, krizin uzun vadeli etkileri, bölgenin siyasi ve jeopolitik istikrarına, güvenlik durumuna ve krizin doğasına bağlı olacak. Krizin uzun vadeli etkilerini öngörmek kesin değil ve dinamik bir durum olarak değerlendirilmeli” diye konuştu.


“Navlundaki yükseliş, lojistik operatörlerin kar marjlarını etkileyebilir”

Navlun fiyatlarında yaşanan artışların, tedarik zinciri maliyetlerinin genelinde bir artışa neden olduğunu belirten Engin, “Bu durum, ithalat ve ihracat yapan şirketlerin maliyetlerini artırarak rekabet güçlerini azaltabilir. Navlun fiyatlarının yükselmesi, son tüketiciye yansıyan maliyetleri de etkilemesi kaçınılmaz. Ürünlerin nakliye maliyetlerindeki artışlar, perakende fiyatlara da yansıyacak, bu da tüketici harcamalarını etkileyecek. Ayrıca, navlun fiyatlarındaki yükseliş, lojistik operatörlerin kar marjlarını etkileyebilir. Sonuç olarak, navlun fiyatlarının yükselmesi, deniz ticareti ve lojistik sektöründe geniş kapsamlı etkilere sahip” diye konuştu.


“Uzun seyir süreleri daha fazla sera gazı salınımına neden oluyor”

Güvenlik önlemleri nedeniyle konteyner gemilerinin rotalarının değişmesi ve bunun sonucunda yaşanan maliyet artışlarını değerlendiren Engin, “Uzayan rotalar doğal olarak daha uzun seyir süreleri ile sonuçlanıyor ve bu da navlunları artırıyor. Gemiler uzayan seyir sürelerini telafi etme amacıyla daha hızlı seyretmeye başlıyor ve bu durum da yakıt giderlerini arttırıyor. Gecikmeler, tedarik zincirinde zamanlama sorunlarına neden olabilir ve bu da ek maliyetlere yol açabilir. Özellikle müşteri memnuniyeti ve tedarik zinciri verimliliği açısından bu durum önemli bir faktör. Ayrıca, güvenlik nedeniyle rotanın değiştirilmesi ve bölgenin riskli alan ilan edilmesinden kaynaklı sigorta primlerinin artmasına sebep olmuş durumda. Çok ciddi hasarlar almış gemiler olduğunu biliyoruz. Sonuç olarak, konteyner gemilerinin rotalarını Ümit Burnu’na çevirmesinin yarattığı maliyet artışları, lojistik sektöründe operasyonel ve finansal açıdan ciddi bir etkiye sahip. Daha uzun seyir sürelerinin çevresel etkileri de söz konusu. Gemiler uzayan seyir süreleri sebebiyle daha fazla yakıt tüketiyorlar ve daha fazla sera gazı salınımına sebebiyet veriyorlar” sözlerine yer verdi.

KAYNAKUTİKAD
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM