Cuma, Ekim 18, 2024

Sanayicinin yatırım iştahı azalıyor

Ankara Sanayi Odası (ASO) şubat ayı Meclis Toplantısı, yerel seçimlerde yeniden aday olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın katılımıyla gerçekleşti. Makroekonomik konularla ilgili değerlendirmelerde bulunan ASO Başkanı Seyit Ardıç, sanayicilerin sorun, öneri ve taleplerini dile getirdi. Sanayicilerin mevcut ortamda orta ve uzun vadeli plan yapmakta zorlandıklarını ifade eden Ardıç, “Yüksek enflasyon ve kredi maliyetleri, yatırım iştahımızı her geçen gün azaltmakta” dedi.

Yatırımın sanayicinin oksijeni olduğunu söyleyen Ardıç, “Bir sanayici yatırım yapmadığı zaman oksijensiz kalır. Önce çırpınır, bir an gelir bayılır, oksijen alamayınca da son nefesini verir. Sonuçta her sanayici doğru tercihler noktasında yatırım yapmak ve büyümesini buna göre geliştirmek zorunda. İş dünyasının uzun ve orta vadeli, dengeli bir strateji belirleyebilmesi için makroekonomik istikrarın ve güvenin sağlanması şart. Sıkı para politikasının getirdiği yüksek faiz maliyetleri nedeniyle yatırımlarda problem yaşıyoruz. Yatırımların gayrisafi milli hasıla içindeki payı azalıyor” diye konuştu.


“Gerekli döviz pozisyonuna ulaşamayacağız”

Asgari ücretin işverene maliyetinin bin dolar seviyesine geldiğini de dikkat çeken Ardıç, bunun yeni ihracat pazarlarına girişi zorlaştırdığını belirterek, “Sanayimiz ağırlıklı olarak ithalata dayalı ihracat yaptığı için önümüzdeki dönemde bilançolarda gerekli döviz pozisyonuna ulaşamayacağız” dedi. Ardıç, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2022 araştırmasında faiz, amortisman ve vergi öncesi karlılık oranının (FAVÖK) yüzde 15,4’e gerilediğini belirterek, “Firmalarımız yüzde 53,4 ticari kredi faizi ile borçlanıp yüzde 15,4 FAVÖK marjı ile nasıl kâr edecek?” diye sordu.

Merkez Bankasının faiz artışı döngüsünü sonlandırarak yüzde 45 seviyesinde sabit bıraktığını hatırlatan Ardıç, “Önümüzdeki dönemde enflasyondaki gelişimin çok yakından takip edilerek uygun politika seçeneklerinin kararlılıkla uygulanmasını beklemekteyiz. Aksi halde bu zamana kadar katlandığımız maliyetlerin boşa gitme ihtimali bulunmakta. Acı tecrübelerimiz göstermiştir ki; enflasyonu kontrol altına almadan attığımız adımlar maalesef makroekonomide dengelenmeyi sağlayamıyor” ifadelerini kullandı. 


“Sadece faiz aracı ile enflasyonla mücadele başarılı olmaz”

Hem arz hem talep kaynaklı enflasyonist etkilerin var olmaya devam ettiğini belirten Ardıç, “Sıkı para politikasına sıkı maliye politikasının da eşlik etmesi gerekmekte. Fakat maliye politikasında yeterince sıkılaştırma yapılamadığını görüyoruz” dedi. Politika faizi yüzde 45 seviyesinde kalırken, Türkiye’nin para arzının yıllık yüzde 65’in üzerinde artışa devam etiğine dikkat çeken Ardıç, “Para arzını kontrol etmeden sadece faiz aracı ile enflasyonla mücadelenin çok da başarılı olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

Gelir artırıcı vergisel tedbirler alınırken harcama azaltıcı tedbirlerin görülmediğini belirten Ardıç, şöyle devam etti: “Kamu harcamalarının rasyonel gerekçelere dayanan, etkinlik ve verimlilik çerçevesinde gözden geçirilmesi ve bir plan dâhilinde verimsiz harcamaların azaltılması iş dünyası olarak beklentimiz. Sonuç olarak, enflasyonla mücadelede, refah artışı ve sürdürülebilir bir büyüme için tek başına para politikası yeterli olmuyor. Bütünsel bir politika tercihinin ortaya konması ve kararlılıkla uygulanması gerekiyor.”


“Kredi kartıyla vergi ödemede 500 bin TL sınırı kaldırılsın”

Kredi kartı ile vergi ödemelerinde 500 bin TL sınırı konulmasının da yüksek enflasyon ortamında sanayicileri zorladığına dikkat çeken Ardıç, “Vergi ödemek temel yükümlülüğümüz. Kredi kartının çok yaygın olarak kullanıldığı bu dönemde vergilerimizi kredi kartıyla ödememizden doğal bir durum yok. Hazine ve Maliye Bakanlığımızdan talebimiz, 500 bin TL olan bu sınırın kaldırılması, bu yapılamıyorsa da rakamın enflasyona göre güncellenmesi ve banka kartı ile ödemenin de sadece kamu bankaları üzerinden değil tüm bankalara yaygınlaştırılması” dedi.

ASO Başkanı Ardıç, çalışma saatlerinin azaltılacağı yönünde kamuoyuna yansıyan haberleri de şöyle değerlendirdi: “Sanayide hem beceri uyuşmazlığı nedeniyle hem de EYT düzenlemesiyle zaten ciddi bir işgücü sıkıntısı yaşanıyor. Mesai saatlerinin azaltılmasına yönelik bir düzenleme yapılması durumunda, işsizlik sorunu yaşarken bir de ilave işgücü ihtiyacı ortaya çıkacak. Alınacak kararda bu durumun dikkate alınacağını düşünüyorum.”


“İhracatçılar olarak öz eleştiri yapmak zorundayız”

TL’nin reel değerinin 2023 mayıs ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını ve bunun ihracat potansiyelini olumsuz etkilediğini söyleyen Ardıç, “Lakin ihracatta rekabet üstünlüğünü sağlayan tek faktör kur artışları değil. Biz ihracatçılar olarak öz eleştiri yapmak zorundayız. Şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz. İhracatımız kırılan rekorlara rağmen yeterli seviyede değil. Ar-Ge, dijitalleşme, inovasyon ve patentin önemi her geçen gün artıyor” dedi. 

OECD verilerine göre, Türkiye’nin gayrisafi yurt içi hasılasına oranla Ar-Ge harcamalarının, benzer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında düşük kaldığını, kişi başına patent ve bilimsel makale sayıları sırlamasında da yine OECD ülkeleri içerisinde Türkiye’nin son sırada olduğuna dikkat çeken Ardıç, şöyle devam etti: “Dijitalleşmeyi konuşuyoruz ama konuşmaktan daha fazlasını yapmıyoruz. Ülkemiz, Dünya Dijital Rekabet Gücü sıralamasında 64 ülke arasında 2020 yılında 44. sıradayken geçen yıl 53. sıraya geriledi. Küresel İnovasyon Endeksi 2023 raporunda ülkemiz, bir önceki yıla göre 2 basamak gerileyerek 132 ülke içinde 39’uncu sıraya düştü. İhracat payımızı ve gelirimizi artırmak için yüksek teknolojili ürünlere yönelmemiz gerektiğini her defasında ifade ediyorum.  İhracatımızın katma değeri yüksek ve kilogram fiyatı üzerinden değerlendirilmesi gerekiyor. Daha fazla ihracat yapıp daha az para kazanmak, daha az rekabetçi avantaja sahip olmak sürdürülebilir değil.”


‘Yoksullaştıran büyüme’ uyarısı

Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatının toplam ihracatının yüzde 3,8’ini oluşturduğunu belirten Ardıç, “Yüksek teknoloji ve orta ileri teknolojide son 5 yılda 204 milyar dolar seviyesinin üzerinde açığımız var. Geçen yıl yüksek teknolojili ürünlerde 9,13 milyar dolar ihracatımıza karşılık, 31,1 milyar dolar ithalat yapmışız ve yaklaşık 22 milyar dolar açık vermişiz. Orta yüksek teknolojili ürünlerde ise 88 milyar dolar ihracata karşılık, 125 milyar dolar ithalatla 37 milyar dolardan fazla açığımız oluşmuş. Bu açığı kapatamadığımız sürece, daha fazla üretip daha yüksek hacimde ihracat gerçekleştirip, ihraç ürün fiyatlarının azaldığı bir durumla, yani ‘yoksullaştıran büyüme’ olgusu ile karşı karşıya kalmaya devam ederiz” diye konuştu.


“Büyükşehir ile OSB’lerin iş birliği devam etmeli”

ASO Başkanı Ardıç, yerel yönetimlerden beklentilerini de aktardı. Büyükşehir Belediyesi ile organize sanayi bölgeleri arasında yapılan işbirliği protokolünün devam ettirilmesini talep eden Ardıç, Temelli sanayi havzasında OSB’lerin ortak sorunu olan yağmur sularının Ankara Çayı’na deplasesi konusunda Büyükşehir Belediyesi’nden destek istedi. Sanayi bölgelerinin oluşmasında yerel idarenin öneminin her geçen arttığını belirten Ardıç, “Sanayimiz Eskişehir ve İstanbul yolu akışında batıya doğru gelişiyor. Ne var ki çalışanlarımızı her gün şehrimizin doğusundan batısına taşımak zorunda kalıyoruz. Kentleşmenin sanayi, ticaret, ulaşım, konut gibi bütün unsurlarıyla dikkate alınması gerekiyor” dedi.


Yavaş: ASO-SEM’in benzerini Büyükşehir’de yapacağız

Ardıç’ın konuşmasının ardından, yerel seçimlerde yeniden aday olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da sanayicilere hitap etti. Yavaş, sanayi bölgelerin altyapı sorunlarının çözümü için bundan sonra da çalışmaya devam edecekleri ve sanayicilere destek olacakları mesajı verdi. Yavaş, sanayinin nitelikli işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla faaliyet gösteren Ankara Sanayi Odası Sürekli Eğitim Merkezi (ASO-SEM) benzeri bir modeli Büyükşehir Belediyesi bünyesinde de hayata geçireceklerini söyledi.

KAYNAKASO
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM