Asıl konumuza dönmeden, kısaca Mart ayının Ay takvimine bir göz atalım. Mart ayının 10’u, Ayın Dünyaya en yakın, 23’ü ise en uzak olduğu günler; bunun yanında Ay düğümleri 12 ve 26 Mart tarihlerine uyduğu için bu günler sulama ve istenmeyen otların ayıklanması dışında bir tarımsal eylem yapılmaması öneriliyor. 5 ile 17 Mart tarihleri arasında çıkan Ay, diğer tarihler ise inen Ay süreçlerine uymaktadır. Ay takvimi takipçilerine duyurulur.
Tekrar bitkilerde aşı konusuna dönersek, geçen haftalarda yazdığımız akçaağaç (Acer), (mor) salkım (Wisteria), cadı fındığı (Hamamelis), ladin (Picea), mazı (Thuja), sık olarak aşılanan odunsu bitkilerdir. Bunların yanında domates, patlıcan gibi sebzeler de aşılanabilir. Daha doğrusu, tek çeneklilerin aksıne, iki çenekliler rahatça aşılanabilir. Bunun sebebi ise, tek çeneklilerde kabuğun altındaki kambiyum tabakasının devamlılığı olmamasıdır. Halbuki aşılamanın başarılı olabilmesi için anaç ve kalem kambiyum tabakalarının tam karşılıklı gelmese de yakınlaşması gerekecektir. Geri kalan tamiratı da, kallus (nasır) tabakası denilen burada oluşacak bitkisel parankim tabakası yapacaktır. Kallus tabakasının oluşmasını bir cins yara iyileşmesi olarak düşünebiliriz. Tıpda kallus, iyileşen kemik kırıklarında oluşan iyileşme dokusuna denmektedir.
Kallus, ana hatları ile aşılama sonrası ilk hafta sonunda oluşur. Burada bitki tarafından üretilen pektin (özellikle yumuşak, çok çekirdekli çekirdekli elma ve armutlarda pektin önemlidir), karbonhidratlar ve proteinler kallusa yardımcı olurlar. Şimdi fazla da bilimselliğe dalmayalım. Ankara Üniversitesinin aşı kaynaşması ile ilgili ders notlarını internette bulabilirsiniiz. Mutfak işlerinden pek uzak olmamıza rağmen, özellikle elma çekirdeğinde bulunan pektin maddesinin reçellerin kıvamını arttırmakta kullanabileceğimizi hatırlatalım.
Bu kış sonunda aşılara bir giriş yaptık. İyi aşı yapabilmenin ilk kuralı, daha önce çokça aşı yapmış olmak ve elinizin bu işe yatkın olmasıdır. Doğal olarak, aşılamada başarısızlıkların başkaca da bir yığın nedeni var. Anaç ve kalem arasındaki orantısızlıklar nedeni ile oluşan uyumsuzluklar, kambiyum tabakalarının karşı karşıya gelmemesi, kalemin yönünün yanlış konulması, anacın ya da kalemin hastalık taşıyıcı olması, kalemin kuruması ya da dondan etkilenmesi (kalemler -1 derecenin altında bozulmaya yüz tutar, 1 ile +4 arasında 3 ay kadar saklanabilir), kalemin uyanması, aşı bölgesinin gerektiği gibi bağlanmaması ya da macunlanmaması, son olarak da özellikle İngiliz aşısı gibi bindirme aşılarda kalemin yerinden oynamasıdır. Kalemlerin, torba içinde toprağın 50 cm. kadar derinde saklanabileceğini unutmayalım.
+4 dereceden daha soğuk havalarda kallus oluşumu bozulacağından özellikle armutlarda aşılama sürecinin sorunlu olacağını da unutmayalım. Bunun yanında, bitkiler arasında akrabalık bağları ne kadar uzak ise, doku uyumu ile aşının tutma olasılığı da o kadar güç olmaktadır. Dolayısı ile anaç ve kalemin daha önce denenmiş olması ticari açıdan önemlidir. Yoksa herkes amatörce denemeler yapabilir. Bir de bakmışsınız tutuvermiş. Bazı ayrıntıları yine de unutmayalım. Birbirlerine yakın olmalarına rağmen, badem ve kayısı birbirleriyle uyumsuzdurlar. Armut kalemleri, ayva üzerine aşılanabilmesine rağmen, ayva kalemleri armut üzerine aşılanamıyor. Aşıların diğer bir püf noktası da, aşıların hava almaması için sıkıca bağlandığı rafya, bağ, ipler ortalama 20-30 gün sonra açılmalıdır; tersi durumlarda aşı yerinin boğulmasına neden olabilirsiniz. Zaten bu sürenin sonunda aşının tutup tutmadığı da anlaşılır. Bir ufak ekleme daha yapalım. Kalem alırken, son senenin uç sürgünlerinden almak aşının çabuk tutmasını ve çabuk yemiş vermesini sağlar. Yoksa iki ya da üç yıllık sürgünler de denenebilir.
Aşılama yöntemleri aslında, yüzyıllardan beri Çin’de hatta birkaç bin yıl önce Mezopotamya’da uygulanmış yöntemlerdir. Kaderin cilvesine bakın ki, unutulan bu teknikler 19. yüzyıl sonunda Ruslar tarafından doğu sınırımıza yerleştirilen Malakanlar’ca tekrar bu topraklara getirilmiştir. Sadece ağaç aşılama değil ama, Kars “gravyerini” de onlara borçluyuz. Gravyer kelimesi ya da ismi, Fransızca içinde delikler barındıran İsviçre “gruyere” peynirinden devşirmedir. Aynı şekilde, delikli Emmental peynirini de unutmayalım.
Bu hafta yemekte tuzu olanlar bölümünde, Ayşegül İshakoğlu Hindistan’dan bize, Myen Mar’da da gördüğümüz “Syzygium aqueum” fotoğrafı yollamış. İngilizce yazılarda bu tıbbi bitki, çan elması ya da sulu gül elması olarak adlandırılıyor. Diğer fotoğrafta ise Osman Erçen ağabeyimizin harika bir “sarı sütleğen” (Euphorbia helioscopia) fotoğrafını gösteriyoruz. Fotoğrafın netliği ile arkadaki siyah renk harika bir zıtlık oluşturuyor. Paris Albert Kahn müzesini hatırlatan bir fotoğraf. Sütleğenler, oluşturdukları kapsüllerin patlamasıyla içindeki yüzlerce tohum etrafa yayılır. Sıradan bir bitkinin güzel bir fotoğrafı bile insanı nasıl da etkiliyor.
Keyifli Bahçeler…..