Cuma, Eylül 20, 2024

Geçim, seçimin önüne geçti…

Geçen pazar günü Türkiye’de Yerel Yönetimler Seçimleri yapıldı. 2023 yılının Mayıs ayında yaşanan ama bir türlü gerçekleşemeyen değişim, 2024’te fırtınadan bir kasırga evrilmiş olarak ortaya çıktı .

İktidar, yerelde muhalefete dönüşürken; muhalefet tam anlamıyla yerel bir iktidara dönüştü.

Bu dönüşümü sadece seçilen başkanlar veya alınan oy oranları olarak görmeyelim.

Aynı zamanda coğrafi olarak bakıldığında ülkenin ekonomik kaynaklarının bulunduğu, ticari ve finansal alanlarda güçlü olan illerin hemen hemen hepsinde muhalefetin öne çıktığı görüldü. Cumhuriyet Halk Partisi çok uzun zamandır özlediği oy oranlarını yakaladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise büyük gayretle götürmeye çalıştığı seçim kampanyasında maalesef başarılı olamadı. 

Sizce seçimin galibi olarak görülen Cumhuriyet Halk Partisi’nin başkanı Özgür Özel bu seçimin tek galibi olarak görülebilir mi? Yoksa Sayın Erdoğan’ın dört senedir tüm ekonomistlerin ısrarla kendisine belirtmesine rağmen; yürütmeye çalıştığı ekonomik politikalarının israfı sonucunda ortaya çıkan bir tabloyla mı karşı karşıyayız. Seçim öncesi her iki tarafın da adaylar konusunda çok doğru yaklaşımlarda bulunmadığını çeşitli platformlardan izledik. Nitekim bu öngörüler sandığa da aynen yansıdı. Hatta bugüne kadar CHP’nin hiçbir şekilde kazanma şansı olmayan illerde bile bir ilk gerçekleşti.

Bu seçimde kendilerinin anahtar olduğunu ileri süren bazı partilerin oylarının yüzde 3-5 arasında kalması da dikkat çekiciydi.

Şimdi önümüzde yeni bir dönem var. İktidara ortak olan Cumhuriyet Halk Partisi, kendini değiştirip yenileyerek günün şartlarına uymak zorunda. Adalet ve Kalkınma Partisi ise daha önce yaşanan örneklerde görüldüğü gibi yok olmamak için bugüne kadar uyguladığı gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse toplumsal politikalarını ciddi şekilde gözden geçirmeli. Son yıllarda ısrarla yapılan uygulamaların partiyi getirdiği nokta ortada. Bu politikalarda ısrar etmenin sonucunda, erimenin devamının geleceği aşikar. Bu nedenle ülkemizin göç politikasından, emeklilik politikasına, hukuk ve adalet alanındaki uygulamalara kadar, tüm konularda ciddi bir değişime ve yeniden yapılanmaya, yeni bir bakış açısına ihtiyacı var AKP’nin.

Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelince.. 

CHP sosyal demokrasi olgusunu korumak ve yeni bir merkez parti olmayı düşünüyor ise  daha fazla konuda yerine getirmesi gereken girişimleri öne çıkarmalı. Öncelikle iş dünyası ile daha yakın ilişkilere girerek ekonomi politikalarının nasıl şekillenmesi gerektiğini daha yakından takip etmeli ve ortaya yeni bir hikaye yazmaya aday olduğunu somut kanıtları ile göstermeli. Yapılan yerel seçimler CHP’nin geçtiğimiz beş sene boyunca başkanlığını yaptığı şehirlerde başarılı olduğunun ispatıdır. Bu nedenle halk tarafından  yerel yönetimlerde daha fazla ili yönetmeye kabul görülmüştür. AKP’nin ‘Gerçek Belediyecilik’ sloganına karşı ortaya koyduğu ‘CHP Belediyeciliği’ yaklaşımı etkili ve doğru ayaklar üstünde yükselmiş ve başarıyı getirmiştir. Türkiye’deki bir çok il, AKP’in yönetiminde hakikaten çok gelişti ve ilerledi. Ama bu gelişmenin ve değişimin bedelinin ne olduğu her zaman tartışıldı. Merkezi İdare’nin AKP’de olmasına rağmen, pozitif belediyecilik yaparak seçimlerden önde çıkan CHP, önümüzdeki dönemde çok daha başarılı olmak zorundadır.

Ortaya çıkan tabloda sadece ‘Geçim’in Seçim’in önüne çıktığı’nı iddia ederek rahmetli Süleyman Demirel’in de dediği gibi tencere hükümeti devirdi yaklaşımıyla düşünmemek gerekir. Vatandaşın mutsuzluğu geçim derdiyle ortaya çıktı belki ama politika yapıcıları hemen hemen tüm uygulamalarda mutsuzluğu, huzursuzluğu ve isyanı görmemezlikten gelmemeli. Şimdi aslında sadece Cumhuriyet Halk Partisi için değil; Adalet ve Kalkınma Partisi için de bir değişim zamanı.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Cemal Tükel

Diğer Yazarlar