Pazar, Eylül 8, 2024

Bakkal Hesabı

ABD’li yazar R.W.Emerson(1803-1882) “Mutluluk varılacak bir yer değil, yolculuğun kendisidir” sözüne günümüzde sıklıkla vurgulanmasının yanı sıra son 35 senedir çoklukla telaffuz edilmekte olan “yeni dünya düzeni” söyleminin cümledeki ‘yolculuk’ boyunca yeni düzen arayışlarına devamlı atıf yapacak biçimde neredeyse evrensel algı oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir. 

Dünya ahvalini Ahmet Mithat Efendinin “Bir hayhuydur gidiyor” nizamına uygun eski hesapları karıştıran bakkal misali biteviye tehdit, çatışma ve harpler ile avunan devlet anlayışının bu tarzı yaklaşık yüz yıldır toplumsal algı operasyonlarında önce Milletler Cemiyeti(1920-1946), sonra Birleşmiş Milletler(1945)  her ikisinin de; devlet birliklerinin münferit veya organize kararlılıklara karşı caydırıcılığı tartışılan bir kurumsallık arzettiği ortadadır.

Neredeyse 1929 ekonomik buhranının başlarından 2024’e uzanan zaman diliminin büyük bölümünde Anglo-Sakson ekonomilerinden çevrelere uzanan değişik tonlarda devlet müdahaleleri popüler olmuş, devletler idari şekillenmesinin savaşlar üzerinden düzenlenmesinin yarattığı sosyal ve siyasi riskler, yine devletler üzerinden kendi ekonomilerine intikal ettirilmiştir. 

Süreç ilerlerken ekonomik karar ve tercihlerde tabiatıyla görünür görünmez yol kazalarının manivela şifresi ise  “küreselleşme” dir.

İkinci kez seçilen IMF Başkanı Georgieva, Keynes’in  Okulu olarak bilinen Cambridge Üniv. King’s College’da yaptığı sunumla, ünlü iktisatçının zamanında 100 yıl içinde yaşam standartlarının 8 kat yükseleceği öngörüsünün doğru çıktığını ancak büyümenin nimetlerinin paylaşımı konusunda bu denli iyimser bir tablodan söz edilemeyeceğini söyledi. 

Ekonomik büyümenin nimetlerinin bölgelerden küresel tabloya taşınabilmesinin yaratacağı maliyetlerin gerçekleri gölgeleyen göreli paylaşımının gayri adil olmasına sebep vermesi, birinci nedenidir; diğeri ise devletler arası rekabetin, sermaye arzının, ticari münasebetlerin ülkeler ekonomilerini zorlayan, sosyal ve siyasi istikrarsızlıkları körükleyen tarafıdır.

Bu durumda Birleşmiş Milletler gibi kurumlar veya beynelmilel mali ve militer teşekkül ve teşkilatların yerine, fiili(defacto) doldurmaya çalışan koalisyonlar, ikili ve çoklu anlaşmalar, vekalet ortaklıklar vardır. Haliyle bunlardan(devletler) bir kısmı çok yönlü zorlanırken bakkal defterini karıştırarak tarihi, dini, etnisite, ideoloji vb eski hesapları dayanak yapma siyasetini denemekle meşguller.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar