Pazar, Kasım 24, 2024

Çiftçi maliyetler karşısında zor durumda

Çiftçi hasat buğday tarım maliyet

Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu’nun 1946 yılında kurulduğu güne ithafen 1984 yılından bu yana 14 Mayıs günleri Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanıyor

Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu’nun 1946 yılında kurulduğu güne ithafen 1984 yılından bu yana 14 Mayıs günleri Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanıyor. Bu anlamlı gün dolayısıyla bir taraftan çiftçiliğin insan ve toplum yaşamı için değeri yeniden dile getirilirken, diğer taraftan tarımın ve çiftçilerin sorunlarını gündeme taşıyor. Çiftçilerin maliyetler karşısında zor durumda kaldığını belirten sektör temsilcileri, desteklerin artırılması ve çiftçilerin işini kolaylaştırması gerektiğini vurguladı.


“Çiftçiler gece gündüz demeden çalışıyor”

Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ne ilişkin açıklamalarda bulundu. Çiftçilerin fedakâr, cefakâr ve vefakâr insanlar olduğuna dikkat çeken Çelik, “Çiftçilik ne kadar zor olsa da çiftçilerimiz kendi muhasebesini yapmak yerine üretimi sürdürmek için gece gündüz yaz kış yağmur çamur bayram seyran demeden fedakârlık yapan insanlardır. Çiftçilerimiz cefakârdır. Üretim yapmasını engelleyen maddi manevi tabiat şartları gibi bütün zorluklara rağmen üretimden vazgeçmeyen, 85 milyonun refahı ve gıda güvenliği için cefa çeken milli kahramanlarımız. Çiftçilerimiz vefakâr. Çiftçilerimiz şartlar ne kadar zor olursa olsun toprağına, vatanına küsmeden üreterek bizleri besleyen ve doyuran, bu toprakların sevdalısı vefalı insanlar” dedi.


“Gençleri çiftçiliğe yönlendirilecek teşvikler lazım”

Tarımda iştigal eden çiftçilerin yaş ortalamasının yüksek olmasının önemli bir sorun haline geldiğine dikkat çeken Çelik “Kırsalda yaş ortalaması giderek yükseliyor. Bugün itibarıyla 55-60 yaşa dayanmış vaziyette. Onun için özellikle gençlerimizi çiftçiliğe yönlendirecek teşvik ve destek paketleriyle birlikte yeni projelere ihtiyaç bulunuyor. Aksi halde gelecekte bu konuda çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacak. Aynı şekilde küçükbaş hayvancılıkta da büyük sorun haline gelen çoban sorunu mutlaka çözülmeli ve bu konuda da gençlerimizi çobanlık mesleğine yönlendirmek suretiyle hayvancılığın sürdürülebilir olmasını sağlamalıyız. Tarım ve çiftçi BAĞ-KUR’unda emeklilik prim gün sayısının sigortalı işçilerde olduğu gibi 7 bin 200 güne düşürülmesi sağlanmalıdır. Bu konuda Çalışma Bakanlığınca olumlu adımlar atılmakla birlikte en kısa zamanda hayata geçirilmesini bekliyoruz” dedi.


“Tarım geleceğin sektörü olacak”

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli de “Tarım yeniden 100 yıl önceki parlak günlerine dönüyor. Bizim de yeniden Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına ve ‘Köylünün, çiftçinin milletin efendisi olarak görüldüğü’ yıllara dönmemiz lazım. Çünkü tarım geleceğin sektörü olacak. 1920’lerde 1,9 milyar olan dünya nüfusu bugün 8 milyar. 2050 yılında 10 milyara ulaşması bekleniyor. Küresel gıda talebi de buna paralel olarak artacak. Yapılan farklı çalışmalarda, gıda talebinin 2050’ye kadar yüzde 59 ila yüzde 98 arasında artacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla artan talebi karşılamak için tarımsal üretim artışı bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Çiftçi, üretici, tüccar, sanayici, sivil toplum örgütleri ve devlet mekanizmaları el ele vererek büyük bir dönüşüm hamlesine imza atmalıyız. Gençleri tarımsal üretimin içine çekmeliyiz” diye konuştu.


“Tarımsal üretim ve çiftçilik itibarsızlaştırıldı”

Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) de Çiftçiler Günü’ne özel açıklamalarda bulundu. Yapılan açıklamada, “İnsan türü bu mavi gezegende varlığını sürdürdükçe yok olmayacak tek meslek varsa o da çiftçilik. Bu anlamda insanın çiftçilere şükran borcu hiç bitmeyecek. Bu gerçeğe karşın, güzel ülkemizin güngörmüş çiftçilerinin uzun bir süredir zor günler yaşamakta olmaları adeta bir kara mizah. Çiftçiler; hızla artan maliyetler altında ezilmeye ve borç sarmalı içinde bunalmaya terk edilmiş, yalnız ve çaresiz bırakıldı. Tam tersini yaşamamız gerekirken köyler boşalmaya, toprak kimsesizleşmeye başlamış, tarımdan ve üretimden kopuşlar hızla arttı. Tarımsal üretim ve çiftçilik itibarsızlaştırıldı. Tarım ve Gıda Etiği Derneği olarak, insan ile doğa arasındaki bir arayüz konumunda bulunan tarımın doğal özünden koparılmasının insanın yeryüzündeki varlığını ve geleceği için çok büyük bir tehdit oluşturduğuna inanıyoruz. Toprağın, suyun ve tohumun korunmasıyla çiftçilerin korunmasını birbirinden ayrılamaz ve eşdeğer birer yaşamsal sorumluluk olarak değerlendiriyoruz” ifadelerine yer verildi.


“Dünya nüfusunun %90’ı Türk unu tüketiyor”

Toprağın hediyesi buğdayın, çiftçinin emeğiyle hayat bulurken, sanayicilerin de ihracatla Türkiye bayrağını dünyaya taşımasını sağladığını belirten IAOM Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Bugün tam 164 ülkeye un ihracatı gerçekleştiren ve ülkenin kasasına 1 milyar doların üzerinde gelir girmesini sağlayan sektör, bir başka deyişle dünyayı besliyor. Ne de olsa dünya nüfusunun yüzde 90’ı, Türk unu tüketiyor. Kendi buğdayımızdan daha fazla üretip toplam tüketimimizde yerli buğdayımızın payını maksimum düzeye çıkarmalıyız. Bu sayede çiftçilerimiz daha fazla kazanırken, un sanayimiz tamamen iç pazardan elde ettiği hammadde ile ihracatını gerçekleştirecek ve gerçekleşen ihracat ile ekonomimize daha fazla döviz kazandırmış olacağız” sözlerine yer verdi.


Lisanslı depoculuk çiftçiyi koruyor

Gerek işletmeci tarafında gerekse kullanıcılar yani çiftçiler tarafında teşviklerin sağlanması, sistemin sağlam temellere oturması ve uzun vadede ülke ekonomisi ve tarımına büyük avantajlar sunması açısından hayati önem arz eden lisanslı depoculuk hakkında da bilgi veren Dr. Ulusoy, “Lisanslı depoculuk, dünyanın birçok ülkesinde oldukça gelişmiş sistem örneklerinin bulunduğu ve hem faaliyette bulunduğu bölgeye hem de ülke ekonomisine oldukça fayda sağlayan, ‘hububat barajı’ tabiriyle çok güzel anlatılan önemli bir sektör. Türkiye için sistemin temellerinin geç atıldığını gözlemlesek de şu anki gelişim hızı tatmin edici düzeyde. Lisanslı depoculuk, ürünlerin fiyat dalgalanmasını kontrol altına almada önemli bir rol oyuyor. Lisanslı depoculuk, üretimi ve depolamayı izlenebilir hale getiriyor” açıklamalarında bulundu. 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM