Pazartesi, Eylül 16, 2024

“Önümüzdeki 20 yılda hurda üretim kapasitesi artabilir”

Türkiye’de etkin bir hurda üretiminin olduğunu vurgulayan Yayan, fiyatlar daha iyi olursa, hurda toplamanın daha kârlı hâle gelebileceğini aktardı

Türkiye’deki çelik üretiminin yüzde 70’lik bölümünün temel olarak hurda tüketen elektrik ark ocaklı tesislerde; yüzde 30’luk bölümünün ise ağırlıklı olarak demir cevheri tüketen entegre tesislerde gerçekleşiyor. Ülke içinde hurda toplama ve geri dönüşüm faaliyetlerinin yeterli düzeyde olmayışı hurda ihtiyacının karşılanamıyor olmasına ve dolayısıyla Türkiye’nin hurda ithalatında dünyanın enleri arasına girmesine neden oluyor. 

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin (TÇÜD) 2024 haziran ayı sayısındaki açıklamalara göre, hurda üretimini değerlendiren TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, “Hurda üretimimizde karamsar bir bakış var. Ama hurda üretimimiz 10 milyon tonun üzerinde. Geçen yıl 10 milyon 800 bin ton civarında. Bu, tüketimimizin sınırlı bir kısmını oluşturuyor ama artma potansiyeli de var. Geçen yıl çelik tüketimimiz 37 milyon ton oldu. Yurtiçi üretimimiz bu çelik tüketimi ile paralel seyretmiyor. 18 milyon ton ithalat mevcuttu. Bunun kademeli bir şekilde dönüşebileceğini bu durumdan çıkabileceğimizi düşünüyorum. Bu 10 milyon 800 bin ton hurda üretiminin yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye’nin imalât sanayiinde tüketilen çelik miktarına paralel olarak, tüketim esnasında ortaya çıkan anlık ilave hurda üretimi olacak. 2012 yılında 28 milyon ton tüketim mevcut. Bu sebeple önümüzdeki 20 yıllık dönemde hurda üretim kapasitesinin artacağını öngörüyoruz” sözlerine yer verdi.


“Yassı çelik üreten kuruluşlarımız, ihracatta ciddi bir artış elde etti”

Önümüzdeki 10 yıl içerisinde, 15 milyon ton hurda üretimini rahatlıkla üretebilecek bir noktaya yaklaştıklarını belirten Yayan, “Hurda toplanması biraz da fiyatlarla ilgili. Etkin bir hurda üretimi var ama fiyatlar daha iyi olursa, hurda toplamak daha kârlı hâle gelebilir. Bu konuda, hurda fiyatlarının önümüzdeki yıllarda, tüketimdeki artışa paralel olarak artmasını ve bunun hurda üretimine yansımasını beklemek de gerçekçi bir bakış açısı olacak. Kapasitemiz ve ihtiyaç arttı. Bu durumda kapasite kullanım oranının da artması bekleniyor. Bu 2023 yılında gerçekleşmedi. Çünkü Çin nerdeyse hurda fiyatlarına yakın fiyatlarda satış yaptı. Bunun 2024 yılında biraz değişmeye başladığını, kapasite kullanım oranının 2024 yılının ilk 4 ayında artmaya başladığını görüyoruz. Buna paralel olarak ölçek ekonomisinin sağladığı imkânlardan yararlanıp, yassı çelik üreten kuruluşlarımızın, ihracatta da ciddi bir artış elde ettiğini söyleyebiliriz. 2024 yılında Ticaret Bakanlığı tarafından birtakım tedbirler alınırsa bu olumlu hususları gözlemleyebiliriz” diye konuştu.

Yayan, Mersin limanını Adana, Osmaniye ve Gaziantep şehirlerine bağlamak amacıyla inşa edilen tren yolu hattı için, British Steel’den ray ithal edilmesinin doğru olmadığını savunarak; “Tren hattı için yapılan ithalatın doğru olmadığı düşünüyorum. Yerli çeliği kullanma konusunda bir zemin oluşturmalı. Diğer ülkelerde bu tür uygulamalar varken, bizde de bu olmalı” dedi.


“AB kotaları, anti dampingler bizim ihracatımıza ciddi darbe vurdu”

Ürün bazında Türkiye’nin ithalat-ihracatını değerlendiren Bozoklar Metal Dış Ticaret Şirket Kurucusu Harun Bozoklar, “Türkiye’nin en büyük başarı hikayesi demir çelikte oldu. Son birkaç yıldır kapasite konusunda sıkıntılar söz konusu. Yüksek fırınların kapasite kullanımı son üç yıldır daha düzenli. Elektrik ark ocakları daha çok hurdayla besleniyor. Yerli hurda miktarı son yıllarda düzenli olarak 10 milyon ton civarında iken, ithal hurdada sürekli artış görülüyor. Türkiye’deki ham çelik kapasite kullanım oranıyla dünya kıyaslanmış. Biz dünyanın hep altında kapasite kullanımı göstermişiz ama makas iyice açılmaya başlamış. KKO dünyayla kıyaslandığında, dünya ortalamasından yüzde 10 daha düşük. Kütük ve slabda 2019 ‘dan itibaren kapasite kullanımımızda ciddi sıkıntı baş göstermeye başladı. Uzun ürünlerde yüzde 17 ile yüzde 20 arasında ithalat yapıyoruz. Buna kütük dahil. Buna karşılık ihracatta çok sert bir düşüş var. Üretimimizin yüzde 60’ını ihraç eden bir ülke iken, şu an yüzde 25’lere düştük. Bunun birçok sebebi var. 232’nci madde kısıtlamaları ile başlayan zorluklar, AB kotaları, anti dampingler bizim ihracatımıza ciddi darbe vurdu” ifadesini kullandı.


“En büyük sıkıntı iç piyasadan hurda tedariğinde”

İç piyasadan hurda tedariğinin yetersiz olduğunun aşikâr olduğunu dile getiren MetKim Metal Genel Müdürü Osman Türeyyen, “Geçen seneki rakamlara bakıldığında 34 milyon ton civarında ham çelik üretilmiş. 24 milyon tonu ark ocaklı tesislerde kalanı yüksek fırınlarda. 24-25 milyon ton hurda kullanılmış. 18-19 milyon tonunu ithal etmişiz, 6-7 milyon ton hurda tedarik edilebilmiş. En büyük sıkıntı iç piyasadan hurda tedariğinde. Daha iyi organize edilmesi gerekiyor. Almanya-Fransa gibi ülkelerin hurda ihracatı kadar iç piyasada hurda topluyoruz. Kapasite kullanım oranında 2023 yılında yüzde 54 gibi rakam çıkmış. Teorik kapasite neredeyse 55-60 milyon tona yakın. Kütük ve slabın ithal edilme nedeni, çelik fabrikalarının üretim maliyetleri. Hurda çok kontrol edilemiyor, siz almadığınızda başkaları alıyor. Fabrikalar yeterli ve miktarda hurda bulamadıkları için kütük ve slab ithal ederek üretimlerini devam ettirmeye çalışıyor. İthalat ihracat tablosundaki farkın en büyük sebebi budur. Bu nedenle rekabetçiliği kaybettik” dedi.


“Tüketilmiş çeliğin hurdaya çevrilebilmesi için 30-40 yıl kullanılması gerekiyor”

Tüketilmiş çeliğin hurdaya çevrilebilmesi için 30-40 yıl kullanılması gerektiğini vurgulayan Bilecik Demirçelik Genel Müdürü Muammer Bilgiç, “Bu sebeple zaman olarak ülkemizdeki hurda tedariği yeterli miktarda değil. İç pazardaki mevcut hurda toplamanın iyi seviyede olduğunu düşünmekteyim. Fakat önümüzdeki dönemde hurda üretememenin, toplam tüketimi düşürmek gibi bir sorun yaratacağından endişe duyuyorum. Önceki dönemlerde elektrik maliyetleri açsından iyi bir düzeydeydik. Ancak enerji fiyatlarında dalgalanmalar yaşadık. Çok tartışılmayan bir şey söyleyeceğim, 16 ay süren, Ukrayna işgali ile başlayan kriz, ülkemizde elektrik ve doğalgaz fiyatlarının artmasına sebep oldu. Bence başka nedenlerle de artırıldı ve 100 bin tonluk üretime etkisi 10 milyon dolar oldu. Geçen sene tükettiğimiz çelik, kişi başına 450 kilogramın üstüne çıktı. Hindistan gibi ülkelerde tüketim yükselirken, batıda düşüyor. Bu konudaki faktörlerden bir tanesi hurda ile ilgili. 40 yıl önceki tüketim, 40 yıl sonrayı gösteriyor. Hurda tüketimi batıdan doğuya doğru kayıyor. Ancak yerel- tedarik ihtiyaca göre artacak. Hurda ihracat pazarı genişlemeyecek, hatta daralacak. İkincisi, tüketim miktarı tam olarak gerçeği yansıtmıyor, dağılım ülkeden ülkeye değişiyor. Biz tam ortadayız, ortada kalacağız. Örneğin inşaat çeliği Almanya kadar üretilmeyecek” diye konuştu.


“Düşük bakır ve kromlu hurdaya ihtiyaç olacak”

Değişim ve dönüşüme ihtiyaç olduğunun bir gerçek olduğunu belirten Yayan, “Kapasite ve ürün dağılımını yeniden planlamamız gerekir. Verilerin doğru olması gerekir. Türk çelik sektörü, yeni dönemde farklı bir hammadde ve kompozisyonu ile çalışacak. Düşük bakır ve kromlu hurdaya ihtiyaç olacak. Yeni ürünlerin maliyeti daha çok olacak. Dikey entegrasyona giden firmalar çok oldu. Bunları çok taktir ediyorum. Bu organik şekilde oldu. Bazı şeylerin zamanı geldi. Yeni ürün için yeni üretim teknikleri ve yönetim gerekiyor. Bunu gerçekleştirmek çok zordur. Zaten dünyayla aramızda bir fark var bu farkın daha fazla açılmaması için bu yola çıkmamız lazım. Geçtiğimiz dönemlerde nervürlü çelik bu yolu sırtlamış ve bugüne getirdi. Bunun artık farklı ürünlere çevrilmesi gerekir” ifadesini kullandı.


“Tamamen ithalatı azaltıp daha rekabetçi fiyatlar vermek gerekir”

Çolakoğlu Metalurji Satış Müdürü Kürşad Aynas da “Bizim Avrupa Birliğine sıcak haddelenmiş ürün satışımız çok da mümkün olmayacak. Çünkü Avrupalı üreticiler bunun nedenini siyaset olarak yorumluyor. Slab ve kütükte zamanında konulmuş bir ithalat vergisi niye var? Yatırımlarımızın olması kötü değil. Ama çoğu firma sahipleri fizibilite çalışması yapmadan bu işe giriyor. Bizim otomotiv ağırlıklı yeni yatırımlarımız var. Tamamen ithalatı azaltıp daha rekabetçi fiyatlar vermek gerekir. İç tüketimimiz toplam 28 milyon ton, ağırlıklı olarak inşaat demiri üreticilerinden geliyor” diye konuştu.

“Sıvı çelik üretiminde yüzde 30 yerlilik oranımız var”

En çok katma değeri yarattıkları yerlerin, otomotiv, beyaz eşya, boru, profil ve makine endüstrisi olduğunu aktaran Soğuk Haddeleme Galvanizli ve Boyalı Sac Üreticiler Derneği (SOGAD) Başkanı Güvenç Temizel, “Bizim kapasite kullanımlarımız biraz düşük, yassı ürün oranımız 10 milyon ton. Sıvı çelik üretiminde yüzde 30 oranında yerlilik oranımız var. Hadde tesisleri olarak birincil önceliğimiz, bunları ihracat yapabilir olarak tutmak. Asıl Türkiye’nin büyüyerek ihracat yapmasını sağlayan ürünler bunlar. Enerji fiyatları büyük oranda arttı, zaten büyük marjlarla çalışan bir sektörüz. Sıcak sac tüketicileri olarak, rekabetçiliği kaybettiğimizi görüyoruz. Sıcak sac ithalatları 2021-23 döneminde düştü, slab ithalatı da artıyor. Son yıllarda rekabette geri kaldığımızdan dolayı, hurda yeteri kadar çıkmıyor. En kritiği enerji-hurda konusu. Bizim sektörün durumuna gelecek olursak, galvaniz sac kapasitesi 2016’dan beri 2,5 kat artış yaşadı. İhracat tarafında 2,4 milyon ton seviyesine ulaşmışız. Section 232 ile başlayan, ABD ve Avrupa’daki kısıtlamalar sektörümüzü yoruyor. Aynı gemideyiz” sözlerine yer verdi.

“2023’te Çin ile Türkiye arasındaki sıcak sac fiyat farkı 200-250 dolar”

Ürün bazlı ithalatın artmasının onları da zorladığını belirten Temizel, “Bir iki yıl kârlı seneler yaşandı, bazı kaliteler üretilirse, ithalatın önü kesilecek diye yapıldı. Üyelerimizin bu yönde yatırım plânları var. Ama mesela bir üyemizin daha ince galvaniz sac üretmek istediğini biliyoruz. İç piyasa büyüdüğünden, ithalata gerek kalmadı. 200-300 bin ton ek kapasiteler geliyor. Rekabetçiliğimizi yitirdiğimiz için ithalatta ciddi rakamlar var. 2023 yılında Çin ile Türkiye arasındaki sıcak sac fiyat farkı 200-250 dolar civarında. Sıcak sac pazarında farklılık olunca, tüketici sektörler oralardan almayı uygun görüyor. Kapasite kullanımı olarak 2023 sonunda yüzde 60’lar seviyesine kadar düştük. Bu sene itibari ile yükseliş yaşadık. Sıcak sac ithalatı tarafında, yüksek fiyatlar ile iç piyasaya ürün vermekte de zorlan- dik. Kore’den sıcak ve galvanizli sac akışı yaşadık. Kore Türkiye’ye toplam ihracatını 3 katına çıkarttı. 2026 yılından sonra CBAM devreye girecek. Yassı ve uzun ürün üretiminde, elektrik ark ocağı ile üretimimiz yüksek. Elektrik konusunda da yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımımız yüksek. Elektrik konusu bizim açımızdan avantaj durumlara geçer. Vietnam, Tayvan gibi ülkelerden çok daha iyi duruma geçeceğimizi düşünüyorum. Sadece yapmamız gereken Avrupa’ya uyumlu o sistemi hayata geçirebilmek” ifadesini kullandı.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM