Pazar, Kasım 24, 2024

Belli Belirsiz

Son elli yıl, önceki iki asırdan başlayan bilindik değişiklik ve gelişmelerin yaygınlaşmasında ve giderek artan tempoda küresel kültür niteliği kazanması paralelinde yeni çevrimlere doğru arayışlar fazlalaşmıştır.

Teknoloji, finans, modernleşen araçlar, değişen hayat standartları, rekabet koşulları derken, bu kabil bir düzenin sürdürülebilirliği alanında, eskilere göre daha farklı bir güvenlik anlayışı ihtiyacını her geçen gün daha fazla ortaya koymaktadır. 

Geçen 20.asrın ilk yarısındaki iki büyük Dünya Savaşından sonra Atlantik orijinli olarak tanzim edilen uluslar arası dengeler, soğuk savaş döneminde devletlerarası niteliğe bürünmekte gecikmemiş, bugün yaşanılmakta olan güvenlik esaslı bunalımların temelini oluşturmuştur.

Artan refahın G7 ülkelerinde tezahürü, Dünya’nın büyük kesiminde, ufak azınlık guruplarının elinde olarak liberal ayrışımın simgesi olması hali; coğrafyaların savaş, terör, huzursuzluk sebepleri olarak tarihi anlaşmazlıklar, din, ırk, mezhep vb. unsurların kullanılması paralelinde tercih edilendi.

21.asır arayışları; tesis edilecek yeni güvenlik anlayışının klasik ulusal güç dengelerinin yanında dikkatleri: talepkar, kapasiteli, işbirliğine elverişli, mukayeseli üstünlüklerini kullanabilen, liberal, bireyci, spontane ve marjinal girişimlere çevirmeye yönelik durmaktadır.

Bölgelerarası gelişmişlik düzeyi farklılıklarının giderilmesi sorunu, dünya’nın gündeminde bulunan, üzerinde araştırma ve incelemeler yapılan önemli çalışma alanlarına sahiptir. Coğrafi farklılıkların öne çıkardığı sosyolojik, demografik ve ekonomik neticelerin yönetim sınırları içerisinde idari ve mali politikaları ve kamu düzenini etkilemediği düşünülemez.

Ayrılma’ya kadar uzanıyor görüntüsü ile servis edilen ve üye ülke sayılarının artışı doğrultusunda çeşitlenen ekonomik ittifakların ortaya çıktığı bu dönemde, senaryolar arasında; idari yapılarda milli hasılanın önemli kesimini yaratma özellikleri ile İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan yeni düzendeki Atlantik bölgesi ağırlığını Dünya ölçeğine yayma gayreti hakimdir.

Bir taraftan büyüme, kalkınma teşvik ve tahriki ile alevlendirilen küreselleşme esintilerinin, siyasi, sosyal çeşitlilik ve farklılık havuzunda dengesini kaybeden aleni görüntüsü 21. asrın eşiğinde belirdi.

Öyle akşamdan sabaha bir şeylerin değişeceğinden değil de, mevcut nizamın sürdürülebilirliğini mümkün kılacak her bir yeni oyun; küresel gündemde ‘saat başı’ tabirinde yer bulabilirken, yaklaşan 5 Kasım seçimleri sürecindeki dramatik gelişmeler bu belirsizlik ortamını hakkı ile ispat ediyor.

İLGİLİ HABERLER