Cumartesi, Eylül 21, 2024

Güç Zehirlenmesi

Onunla yeğenim vasıtasıyla tanışmıştım. Tipik bir göçmen çocuğuydu. Çalışkan, hırslı ve zeki. Çok da saygılıydı. Bize yemeğe geldiği akşamlarda ise bir başka özelliğini fark etmiştim. İçten içe eğlenceli biriydi de.

Yeğenimle aynı üniversitede, o endüstri mühendisliği bizimkisi ise işletme okuyorlardı.
Aynı zamanda mezun olup, aynı dönemde de askerliklerini yaptılar.

Tesadüf bu ya ikisi de ülkemizin önemli bir grubunun farklı bölümlerinde birbirine çok yakın tarihlerde çalışmaya başladılar. O ürün geliştirme, yeğenim ise satış ve pazarlama bölümüne yetiştirme elemanı olarak kabul edilmişlerdi. İkisi de çok hırslıydı ve yaptıkları işi çok seviyorlardı.

Bu arada bize gelip gitmeler de yıllardır olduğu gibi aynen devam ediyordu. Değişen tek şey konuşmalarımızın konusuydu. Okul maceralarının yerini iş hayatında yeni yeni deneyimlemeye başladıkları konular almıştı.

İlk terfilerini de neredeyse aynı tarihlerde aldılar. Gördüğüm kadarıyla, o ürün geliştirme bölümünde yeğenim ise satış ve pazarlamada emin adımlarla ilerliyorlardı. Gelecek ikisi için de parlak gözüküyordu.

Arada sırada, birlikte çalıştıkları birkaç arkadaşları ile de birlikte oluyorduk. Onlardan edindiğim intiba, her ikisinin de sevildiği yönündeydi.

Beşinci senenin sonunda bir kez daha terfi alarak orta kademe yöneticiler arasında yerlerini aldılar. İkisi de şirketin en genç ama istikbal vaat eden yöneticileri olmuştu.

Sonra onda bazı değişiklikler oluşmaya başladı. Daha fazla yetki ve sorumluluk aldıkça, kendisini giderek daha önemli ve vazgeçilmez hissederek iş arkadaşlarına karşı kibirli ve aşağılayıcı davranışlar sergilemeye başladı.

Kararlarını danışmadan alıp, her şeyin kendi kontrolünde olmasını için etrafındakilere baskı yapıyordu. Ekip üyeleri onun bu yeni tutumundan rahatsızdı, ancak onun gözünde tüm bunlar onun başarısını ve liderliğini kanıtlıyordu.

Biz de artık eskisi kadar sık görüşemiyorduk. Onun cephesinde nelerin olup bittiğini yeğenimden duyduklarım kadarıyla takip ediyordum. Bazen de duyduklarıma inanasım gelmiyordu.

Ekip arkadaşları ona değişik projeler veya fikirler sunduğunda, o bunları alaycı bir şekilde eleştirip reddetmeye başlamıştı. Oysa ortaya atılan fikirler, şirketin üretim çeşitliliğine önemli katkılar sağlayabilirdi. Onun bu tutumu, diğer çalışanların da yenilikçi ve yaratıcı fikirlerini paylaşma cesaretini kırıyordu. Zamanla, ekipteki iş birliği ve motivasyon azalmaya başlamıştı. Yönettiği bölümün iş sonuçları ise hedeflerin oldukça uzağındaydı.

Hikâyenin bundan sonrası hepinizin tahmin edebileceği şekilde gelişti. Şirketin insan kaynakları departmanı, onun ekibindekilerle yaptığı bire bir görüşmeleri ve gelen geri bildirimleri analiz etmişti. Sonuçlar, onun liderlik tarzının ve davranışlarının ekip üzerindeki olumsuz etkilerini net bir şekilde ortaya koyuyordu.

O, kendisinin de fark edemediği bir sorun ile karşı karşıyaydı; güç zehirlenmesi.

Yöneticilikte güç zehirlenmesi, bir yöneticinin sahip olduğu yetki ve gücü kötüye kullanması veya bu gücün etkisi altında kalıp, adil ve etik olmayan kararlar alması durumudur. Güç zehirlenmesi yaşayan yöneticiler genellikle kendilerini diğerlerinden üstün görmeye başlarlar, çalışanlarına karşı baskıcı, manipülatif veya otoriter davranışlar sergilerler ve organizasyonun çıkarlarını kendi çıkarlarının önüne koymazlar.

Güç zehirlenmesi tabii ki birdenbire olmaz. Olay bazı belirtilerle başlar ve zaman içinde belirginleşir.

İlk başlarda otoriter ve baskıcı yönetim tarzını hissetmeye başlarsınız. Yöneticilerde, çalışanlarını sürekli kontrol etme, onlara baskı yapma ve hatta onları tehdit etme eğilimleri başlar.

Güç zehirlenmesi yaşayan yöneticiler, sıklıkla çalışanlarının duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarına karşı duyarsız olabilirler. Ciddi bir empati sorunu vardır.

Güçlerini kullanarak adil olmayan ve taraflı kararlar almaya başlarlar. Ardından da ekip çalışmasını ve iş birliğini engelleyici tutumlar ortaya çıkar.

En kötüsü de çığırından çıkan ortamda açık ve dürüst iletişim yerine, ekibinden bilgi saklayabilir veya çalışanları manipüle edebilirler.

Güç zehirlenmesi yaşayan yöneticiler şirkete kısa ve uzun vadede ciddi zararlar vermeye başlar.

Gerçekten de güç zehirlenmesi yaşayan bir yöneticinin odağında artık şirket değil kendisi vardır. Hatalarını da asla kabul etmez…
Şirket ise bu işten ciddi bir şekilde olumsuz anlamda etkilenmeye başlar. Neler mi olur?

Düşük Çalışan Morali ve Motivasyonu
Güç zehirlenmesi yaşayan yöneticiler, çalışanların moralini ve motivasyonunu düşürebilirler. Bu durum, çalışanların iş verimliliğini ve genel performansını olumsuz etkiler.

Yüksek Çalışan Devir Hızı
Bu tür yöneticilerin altında çalışanlar, işlerinden memnun olmadıkları için şirketten ayrılma eğiliminde olabilirler. Yüksek devir hızının şirket üzerinde tatmin edemeyeceğiniz kadar olumsuz etkileri vardır.

İnovasyon ve Yaratıcılık Eksikliği
Baskıcı ve otoriter yönetim tarzı, çalışanların yaratıcı düşünme ve yenilikçi fikirler üretme becerilerini kısıtlar. Bu durum, şirketin rekabet gücünü azaltabilir.

Kötü İşveren İtibarı
Davranışları, şirketin itibarını zedeler. Çalışanlar, işveren hakkında olumsuz geri bildirimler verebilirler, bu da şirketin yetenekli çalışanları çekmesini zorlaştırır.

İç Çatışmalar ve İş birliği Eksikliği
Bu yöneticiler, ekip içinde çatışmalara neden olabilir ve iş birliğini engelleyebilir. Sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak zorlaşır.

Düşük Müşteri Memnuniyeti
Çalışanların moralinin düşük olması ve işlerine karşı ilgisiz olmaları, müşteri hizmetlerinin kalitesini düşürebilir. Bu da müşteri memnuniyetsizliğine ve müşteri kaybına yol açabilir.

Etik ve Hukuki Sorunlar
Etik dışı davranışlarda bulunabilirler. Bu da hukuki sorunlara ve mali cezalarla karşı karşıya kalmalarına neden olabilir.

Stratejik Hatalar
En tehlikelisi ise, kendi çıkarlarını şirketin çıkarlarının önüne koyabilirler. Bu durum, yanlış stratejik kararlar almalarına ve şirketin uzun vadeli başarısını tehlikeye atmalarıyla sonuçlanabilir.


Değerli okuyucularım,
Bu hafta sizlere birçok versiyonunu, belki sizlerin de izlemiş olduğu keyifsiz bir hikâye sundum. Gelecek hafta bu hikayeye devam edip, güç zehirlenmesine teslim olmuş yöneticilerle bireysel ve kurumsal bazda nasıl başa çıkabiliriz, onu anlatacağım.

Sözlerimi 1935 doğumlu, yazdığı biyografiler ve yakın Amerika tarihi kitapları ile ünlenmiş Robert Caro’nun anlamlı bir sözüyle bitirmek isterim.
“Güç, insanın kim olduğunu gösterir, kişinin gerçek yüzünü ortaya çıkarır.”

Ali Serdar Süalp

Diğer Yazarlar