Cumartesi, Eylül 21, 2024

Tecrit, Tehdit

Yakın dönemler içerisinde meydana gelen Birleşik Devletler’in kuruluşu-Fransız İhtilalinin neticeleri ile idareler sistematiğinde monarşilerden federatif ve üniter ulus devletler’e geçiş süreci iki asıra yakın devam etti. Atlantik ve Avrupa’yı merkez, dünyanın geri kalanını çevre alarak kolonileri de düzenleyen bu idari yapılar; kontrol edilebilir savaşlar, göçler başta olarak, çok sayıda mekanizmalar kullanılarak devam etti. Bidayetten elde edilmiş bulunulan üstünlük katlanarak yaklaşık bir asırdır kurumsal iktisadi avantajlar sağlandı.

Dünya’nın geri kalanına ise, bu kabil tercihlerin ve paralel tarihi yazılımların ve müesses nizamın çerçevesinde onların kendi aralarındaki güç mücadelelerinin alternatif olarak arzedildiği neticelere katlanmaktan, taraf olmaktan, biat etmekten başka seçenek kalmadı.

Yakın çağ Avrupa Tarihinde bu kıtada yer alan ülkelerin kendi aralarında ve çevreleri ile olan siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri münasebetlerde ahlaki kaygılar taşıyan bir faydacılık anlayışının neticesinde neredeyse 20 yıl arayla iki büyük Dünya Savaşına sebep olduğu ortadadır. Yine İkinci Dünya Savaşının bitiminden sonra ise Birleşik Devletler ve ‘uyumlu saz arkadaşlarının’ bu kez gayriahlaki fırsatçılık anlayışı ile dünyayı nerelere götürdüğü de ortadadır.

Yaygın kitleler açısından yaratılan algı yönetimine maruz kalmanın neticelerinin, acı çekmekten başka bir yolu olmamakla birlikte insan hayatını sürdürmenin modernleşme etiketi adı altında normalleştirilmiş rehin bulunma hali, sosyal ilişkileri geçmiş zamanlara göre karmaşık ve muğlak vaziyete uğratıyor.

Vazedilen anlaşmazlıklar, mücadeleler yukarıda değindiğimiz malum simülasyonlar ile yaygın kitlelere tersi gibi sunulacak olsa da onlar için hayırlı olmayacağı yaşanmış tecrübelerden sabit şekilde insanlığın ortak doğal bir payda oluşturması yerine, mücadelenin tortularındaki bulanık suyun malzemesi olarak kaldığı nizamda sürüp gidiyor.

Günlük yaşamın kaygıları ile ve yine de dünya kamuoyunda pek çok bilgi eksikliğine rağmen elde edilen güç; yazılı tarihi teyid ederek, eskilere göre bir kültür halinde şeffaf ve görünür olma sinyalleri veriyor.

Çünkü, önce ihtiyaç temelinde iktisadi ve mali araçların üretim-tüketim-finans çerçevesinde birey’e teneffüs ettirilerek yaşam biçiminin çağdaş bir bağımlılık olarak tescil ettirilmesi, hakim politikaların kitleleri tabiri caiz ise yumuşatan, önce maddi sonra kültürel yandaşları olarak yedeğine yoğaltarak almasından başka birşey de değildir.

Normal düşünceye matuf bir birey’in ve onun içinde yetiştiği tabiat’a yakın çevresel ve geleneksel niteliklerin ısrarında bir yaşam maalesef  günümüzde çağdışı olarak nitelendirilip bir nevi tecrit edilme tehditi altındadır. Bireyin temel ihtiyaçları olarak kabul edilen maddi manevi tüm değerlerinin giderek piyasanın ölçülebilir malzemesi haline getirilmesi, tüketici birey kimliği eli ile yaygınlaştırılma yolundadır.

Böyle devam ettiği takdirde, tarih yazılımında “eski tarihlerde varolmuş birey’in özne olduğu” lakin medeniyet ilerledikçe önce piyasa sonra tüm insanlık kazanımlarının ‘çağdaş dönüşümler’ ile birey’i nesne haline getirdiği zamanların gelmesi ihtimali yok değildir.

Tanrı’nın yeryüzündeki sopası vasiliğinde hükmederek, tarih yazımı rolleri üstlenmek, bilgi gizliliği ile elde edilmiş avantajı kendinden keramet düzen için kullanmak; insanlığı hakikatte birbirinden uzaklaştıran yegane tehdittir.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar