Cuma, Eylül 20, 2024

Oyunlar

Türk Dil Kurumu’nun “Bir kimse, kuruluş veya ülkeye karşı gizlice, zarar verici tuzak kurulduğu varsayımına dayanan düşüncelerin tümü” olarak tanımladığı komplo teorisi kavramı son on yılda dünya gündemindeki gelişmeler paralelinde ve internet dünyasının yaygınlığında daha çok fenomen yorumcular vasıtası ile kitlesel çerçevelerde yer alıyor.

Kişisel ve toplumsal tüm münasebetlerin içerisinde tarih boyunca başta düşünsel, niyet ve tutumlar olarak bulunan davranışların etkileri zamanla gelişen teknoloji ve iletişim sayesinde modern zamanlarda yaygın kitleleri etkileme gücüne erişti. Bu güne kadar gelinen süreçte toplulukları motive eden mahalli niteliklerin yerini şimdi daha çok küresel niteliklere havi avantajların alıyor olduğu görülüyor.

Uzunca bir tarihi süreçte daha çok askeri üstünlüğün diğerlerine galebe çaldığı dönemlerden geçilir. Nihayet sömürgecilik ile monarşi, feodal sınıf, aristokratların değerli maden ihtiyaç ve açlığıyla yapılan bir başka talandır, 18-19 yüzyıllar yani Yakın çağ başlarında başı çeken ülkeler arasında cereyan eden ‘veraset savaşları’ başta olmak üzere türlü hesaplaşmalar ve sanayi devrimleri ile kapitalizmin gelişmesine yol açmıştır. Emperyalizmde ise sermayenin genişletilmiş yeniden üretim sürecine devlet iktidarının dahil olduğu görülür.

Siyasi düzenin ulus devlet formu ile şekillenmesi 20.asırda uluslar arası münasebetlerin küreselleşmeye doğru ivme kazandığı dönemlerdir. Haliyle bu dikey etkileşim ekonomiden siyasete, sosyal hayata, kültür ve diğerlerine yansıyor. Modern Olimpiyatların 1896 yılında yeniden düzenlenmeye başladığını not edelim.

Açılış törenlerinin dünya kamuoyunda çok yönlü yorumlar ile yer bulduğu 2024 Olimpiyat Oyunlarının henüz devam etmekte olduğu şu günlerde, oyunlar genelinde tespit edilebilen ilginç bazı misallerin tekrar anımsanması sporun içindeki adeta bir nevi komplo teorileri çağrıştırabilen güncellemelerden sayılır. Öncelikle bazı Batılı ülkelerin sporcu stokunda göze çarpan iki yönlü değişimde ilki ülke kimliği ile etnik(orijin)kimliğinin farkını kullanma fırsatı sahipliğinde yarışma neticelerini kendi lehlerine çevirebilmeleridir. Bir başka deyişle aynı orijine sahip olma ile beraber kendi orijin ülke bayrağı ve başka bir ülke bayrağı ile yarışan sporcular gibi.

İkincisi spor branşlarında profesyonelleşmenin dünya sporcularınına bahşettiği dolaşımın kolayca ülke vatandaşlığı temin edebilirliğidir. Her ikisi de küreselleşmenin dünya çapında algı tezahürü ve teşhiri olarak kabul edilebilir.

Bir başka güncelleme ise, adına ister savaş isterse özel askeri operasyon ilgilisi olan iki bayraktan sadece birisinin yarışmalarda yer almasıdır. Oysa hangi gerekçe ile olursa olsun spor tarihinde başarılı sayılan bir büyük ülkenin yarışmalara katılımının engellenmesi oyunların derinliğini menfi etkilediği gerçeği olup, siyasidir.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar