Cuma, Eylül 20, 2024

“Pamuk prim miktarı yeniden düzenlenmeli”

Kestelli, prim miktarında bir artış yapılmaması, üreticinin zarar etmesine ve pamuk üretiminin önemli ölçüde gerilemesine neden olacağını söyledi


İzmir Ticaret Borsası (İTB) ağustos ayı olağan meclis toplantısı İTB Başkanı Ömer Gökhan Tuncer idaresinde İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda (İZTO) gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, açıklanan tarımsal girdi fiyat endeksinin geçen yıla göre yüzde 48 arttığı bir ortamda açıklanan gübre ve mazot desteğinin, hedef enflasyona göre çok düşük kaldığını ve tarımda rekabet gücünün kaybedildiğini söyledi. Geçtiğimiz yıl hasat döneminde pamuk fiyatlarının düşük olduğunu belirten Kestelli, üreticilerin kâr edemediğini maliyetini bile zor karşıladığını ve pamuk prim miktarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.


“Mahlıç pamuk fiyatları 55 TL”

Günümüzde 41 renk mahlıç pamuk fiyatlarının 55 TL seviyelerinde olduğunu dile getiren Kestelli, “Tekstil ve konfeksiyon sektörünün durumu nedeniyle işlemler çok zayıf.  Kütlü pamuk fiyatı bugünkü duruma göre 22 TL seviyelerinde. Maliyet çalışması için henüz erken ama en iyimser tahminle 30 TL’nin altında olmayacak. Şartlar böyleyken prim miktarında bir artış yapılmaması, üreticimizin zarar etmesine ve pamuk üretiminin önemli ölçüde gerilemesine neden olur. Bu nedenle kütlü pamuk için açıklanan prim miktarının acil olarak tekrar değerlendirilmesi öncelikli talebimizdir” dedi.

Dekar başına verilen mazot ve gübre desteklerinde bir miktar iyileştirme yapıldığını vurgulayan Kestelli, “Kütlü pamukta toplam 472 TL, zeytinde ise toplam 138 TL gübre ve mazot desteği verilecek. İki üründe de geçen yıla göre toplam gübre ve mazot desteğindeki artış oranı yüzde 29. Üreticilerimizin merakla beklediği kilo başına verilen prim desteği ise dane zeytinde 15 kuruştan 20 kuruşa, zeytinyağında 80 kuruştan 100 kuruşa yükseltildi. Kütlü pamukta ise bir artış yapılmadı ve son iki yılda olduğu gibi kilogram başına 1,6 TL olarak açıklandı” diye belirtti.


“Ekonomi, tarım sektörünü olumsuz etkiledi”

Türkiye ekonomisinin içerisinde bulunduğu zor koşulların tarım sektörünü de olumsuz etkilediğini ifade eden Kestelli, “Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu üretimle ilgili sorunlar, ürün fiyatlarında yaşanan istikrarsızlıklar, yüksek üretim maliyetleri, ihracatta ülke olarak rekabetçiliğimizi kaybetmemiz bizlerin ve sektör paydaşlarının şu anda yaşadığı en önemli sorunlar. Üstelik, sektörün ülkemize has yapısal sorunları ve küresel boyutta yaşanan gelişmelerle birleşince, ekonomik konjonktürden kaynaklı sorunların hissedilen etkisi ve maliyeti çok daha fazla oluyor” sözlerine yer verdi.


“Hükümetten ülkeyi türbülanstan çıkarmasını bekliyoruz”

Kestelli, Türkiye’nin, ekonomide son bir yıldır, uzun bir süre önce girdiği, birçok açıdan ekonomiye zarar veren yoldan dönüp rasyonel politikalara geçiş yapmanın sancılarını yaşadığını altını çizdi. Toplumun büyük kesiminin önemli bir bedel ödediği bu geçiş döneminde hükümetten, ülkeyi mümkün olan en az hatayla bu türbülanstan çıkarmasını beklediklerini vurgulayan Kestelli, “Türkiye, savaştaki ülkelerden daha yüksek bir enflasyonla yaşamayı, hiçbir şey üretmeyen ülkeler kadar cari açık vermeyi, üçüncü dünya ülkeleri gibi sürekli bir düasyon beklentisi içinde olmayı, gelir dağılımında bu denli büyük bir bozulmayı, eğitimden kredi notuna kadar pek çok alanda ait olmadığımız bir ligde bulunmayı ve yetenekli gençlerinin istikbali yurt dışında aramasını hak etmiyor. Sürdürülebilir yüksek büyüme dönemini, tüm yapısal gereklerini yerine getirerek başlatmak zorundayız. Bütçe disiplinini sözde değil, özde tedbirlerle istikrarlı hale getirmeliyiz. 2001 krizinden sonra bunu başardık, şimdi yine yapabiliriz, çünkü doğru yoldayız” diye konuştu.


“Tarımda yapısal reformlara ihtiyaç elzem”
Tarımda henüz kutlama yapılacak bir döneme girilmediğini ifade eden Tuncer, “Yapısal sorunlarımız devam ederken, plansız üretimden kaynaklı bazı tarım ürünlerinde düşük fiyat ve yüksek maliyet nedeniyle zarar eden üreticilerimizin mağduriyetlerine şahit oluyoruz. Tarım ve orman bakanlığımızın yakında hayata geçireceği ve hazırlıkları devam eden planlı tarımsal üretim modeline geçilmesiyle birlikte arz-talep dengesinde tutarlılığın sağlanacağını ve piyasada oluşacak fiyat istikrarı sayesinde hem üretici hem de tüketici refahının korunacağını ümit ediyorum. Planlı üretimin yanında; işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması, tarımsal üretim yapılan alanların kayıt altına alınması ve sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması gibi yapısal reformlara da ihtiyaç elzem” ifadelerini kullandı.
KAYNAKİTB
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM