Pazartesi, Eylül 16, 2024

Filistin Direnişi ve Hamas -III

İşgale karşı direnecek insanınız yoksa açlıktan ve susuzluktan ölmüşlerse, zaten savaşacak silahınız olsa da savaşamazsınız


Sevgili okurlarım,

APARTHEID rejimi, Güney Afrika’dan sonra benzer şekilde Ortadoğu’da da kendisine yer bulmuş olmaktadır. Güney Afrika Cumhuriyeti, apartheid rejimden vazgeçtikten sonra İsrail bu sistemi kendisi kurmuş ve kalıcı olmasını sağlamaya çalışmaktadır.

     ● Hamas gerçeği nedir
İsrail, kendi politikaları gereği, bu kolonileştirme ve sürgün ile insanları imha uygulamaları devam ettiği süreçte, işgal altındaki topraklarda birbirinden kopuk hapishanelere dönüşen yerleşim yerlerinde, yaşayan Filistinlilerin mevcut olan her yöntemle bu fiili duruma direniş göstermeleri tabiatın bir gereğidir ve gittikçe şiddetlenmesi ise kaçınılmazdır.

Bu durum, ABD yönetiminde olan Uluslararası MITCHELL KOMİSYONU tarafından 2001 yılı Mayıs ayında hazırlanmış olan, raporda bariz bir şekilde ortaya konmaktadır. Raporun içeriğinde, çatışmaların gittikçe artan bir dozda gelişmesinin ana nedeni olarak, yasadışı Yahudi yerleşimlerini gösterip tespit etmekte ve bunların inşasının derhal durdurulması önerilmektedir. Yine aynı rapor, 2000 yılının eylül ayında başlayan EL – AKSA intifadasını da çoğunlukla silahsız Filistinlilere karşı aşırı ve orantısız güç kullanan İsrail ordusu arasında çıkan bir dizi çatışma olarak ifade ederek gündeme getirmektedir.

İşte bu gelişmeler çerçevesinde HAMAS; ortaya daha önce söylenmiş ifadelerden daha sert bir yaklaşımla stratejisini gündeme getirirken “Filistinliler özellikle milyonlarca mülteci hala kendi evlerine dönmeyi beklerken, 1948 yılından beri uygulanagelen mülksüzleştirmeyi kabul ettiklerini ilan etmeye zorlanamazlar. İşgalci güç olan İsrail, tanımasa da, Filistinliler mümkün olan her yoldan işgale karşı direnme hakkına sahiptirler“ ifadesi ile halkın karşısına çıkmıştır.

Olaya inceleme boyutunda yaklaşıldığında, güncel hâkim olan İslami, hareketlerin yükselişinin, diğer SEKÜLER modernleşme projelerinin başarısızlığı ile ilgili olduğu değerlendirilmektedir. Unutmamak gerekir ki, HAMAS, İsrail işgali ve apartheid rejimi altında ezilen Filistin toprakları ile sokaklarının bir gerçeğidir. Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise, İslami oluşum ve hareketlerin MONOLİTİK bir yapıya sahip olmadığıdır. Her bir İslami hareket geçen uzun zaman süreçlerinde FARKLI BİR İSLAMİ YORUMLA ortaya çıkmıştır. Birçok defa bu farklı İslami yorumların tamamen hurafeler, sahte hadisler, belirsiz rivayetler ile pekiştirildiğini görmek ise, entelektüel birikimli camianın bir kâbusu olarak kendini göstermektedir.

2000 yılının ocak ayında yapılan Filistin seçimlerinde ciddi bir fark ile HAMAS iktidara gelmiştir. Bu gurubun içinde yer alan birçok üst düzey elemanlarının İsrail hapishanelerinde, yatmış ve yatmakta olduğu da not edilmelidir.

Filistin genel seçimlerinin 6 Mayıs 2005 tarihinde yapıldığı ve 400.000 seçmenin oy kullandığı kayıtlarda yer almaktadır. Bu seçimde, el – fetih % 56, hamas ise % 33 oy almışlardır. Genelde seçime iştirak oranına bakıldığında, Gazze’de % 80 batı Şeria’da ise % 70 katılım olduğu görülmektedir. Yine aynı yıl içinde 16 Aralık 2005 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Hamas’ın önemli bir atak yaptığı izlenmektedir. Dört büyük şehir içinde sayılabilen NABLUS, CENİN, ve EL-BİREH gibi kentlerin oylarını ise Hamas almıştır. Ancak bunun yanı sıra, toplamda, el – Fetih oylarının daha fazla olduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bu yerel seçimde toplam 148.000 olan seçmenin % 75 katılımı söz konusudur.

İsrail devleti, tamamen belli bir plan dahilinde Filistinlilerin topraklarını işgal edip onları kendi ülkelerinde “AZINLIK“ durumuna düşürmek amacıyla psikolojik harp metotlarının birçok unsurunu aşamalar halinde uygulamaktadır. Bu pratikte en önemli unsur ise, hayati önem taşıyan SU KULLANIMI ile ilgilidir. Yahudilere, mevcut içme suyunun % 80 kısmı verilirken, Filistinlilere ancak % 20 miktarı kalmaktadır. Susuzluk çekilmesi nedeniyle Filistinliler devamlı şikâyet etmektedirler. Susuzluğun çok ciddi problem haline düşmesi tamamen İsrail’in eseridir.

     ● Hamas’ın kuruluş dönemi ve örgütlenmesi
Hamasın örgütlenmesi daha ziyade İslami esaslar dikkate alınarak hazırlanmıştır. Hamas Filistin politikası içinde, Filistin kurtuluş örgütünün ( FKÖ ) yumuşak davranış ve söylevlerini onaylamadığı için halk nezdinde kabul görmüş bir direniş hareketidir. Bu hususta HAMAS ile FKÖ arasında devamlı bir çatışmanın olduğunu söylemek gereklidir.

Bilindiği üzere, tamamen bir toplum hareketi olan 1. İntifadanın hemen akabinde 10 aralık 1987 tarihinde, Filistinli imam AHMED YASİN önderliğinde, Dr. ABDÜLAZİZ EL RANTİSİ , MUHAMMED TAHA ile MAHMUD EZ-ZEHHAR tarafından MÜSLÜMAN KARDEŞLER örgütünün Filistin kanadı olarak kurulmuştur. Bu kişilerin, Mısır merkezli Müslüman kardeşlerin ideolojik yaklaşımlarını da tamamen benimsemiş olduklarını dikkate almak gereklidir. 1990 yılından itibaren, silahlı çatışmalara FKÖ yanında yer alarak daha da çok katılmaya başlamışlardır. 2006 yılındaki seçimlerle beraber, Filistin parlamentosunda çoğunluğu sağlamayı başarmışlardır. Ancak Hamas’ın sivil şahıslar üzerine, insan kaçırma, rehine alma gibi eylemler ile gitmeleri neticesinde birçok kesim tarafından eleştiri yağmuruna tutuldukları da bir vakıadır. 1988 yılındaki, siyasi programında parti, Filistin’in asla Müslüman olmayanlar tarafından etrafı çevrilebilecek bir İslam ülkesi olamayacağını ifade etmiştir. Bunun yanı sıra, Filistin kurtuluş örgütünün İsrail’i tanıması nedeniyle Hamas bu örgüt ile tamamen ters düşmüştür.

HAMASIN örgütlenmesi üzerine çok detaylı bilgiler verilmemektedir. Kuruluşun belli bir askeri harekâtları da olduğu için özellikle gizli tutulmaktadır. İsrail’in Hamas liderlerine karşı farklı zamanlarda suikastlar düzenleyerek ortadan kaldırması bu gizliliğin devamı için başlı başına bir neden teşkil etmektedir.

Hamas, üç parçalı bir yapıya sahiptir. Bunlar;
     1- Toplumsal hizmetler sağlama (DAWAH )
     2- Dini eğitim verme
     3- Şura konseyi

Şura konseyinin dört farklı görevi bulanmaktadır:
     1- İyilik işleri ve toplumsal yardım bölümü
     2- Silah temin etme ve operasyonları gerçekleştirme görevini üstlenen askeri bölüm (AL-MUJAHİDEEN AL FİLASTİNUN )
     3- Güvenlik hizmetleri sağlayan bir birim (JEHAZ AMAN )
     4- Medya şubesine sahip birim ( A’AMAN )
Hamasın hem Batı Şeria, hem de Gazze şeridinde iki ayrı yapısı söz konusudur.

Bunun yanı sıra, Şam’da Mısırda, MOUSA MOHAMMED ABU MARZOOK tarafından yönetilen Gazze grubu, HALİD MEŞAL tarafından yönetilen Kuveytli grup olarak Hamasın an unsurlarını teşkil etmektedirler.

Hamasın burada belirtmiş olduğumuz konular içerisinde en önemli olarak sosyal aktivitelerin öne çıktığı görülmektedir. Bu belli bir taktik kapsamında MÜSLÜMAN KARDEŞLER örgütünü de uyguladığı metodolojidir ki, öncelikle kendilerine bağlı bir camia yaratılmasını esas almaktadır. Birbiriyle bağımsız olarak karşılıklı destekleyen sosyal yapıların eylemleri tamamen askeri birimlerden ayrı olarak faaliyetlerine devam etmektedirler. Burada gündeme getirdiğim sosyal aktiviteler, Hamas tarafından camiler ile mescitler etrafında yoğunlaşmış bulunmaktadır. Bu davranış metodu ile Hamas’ın içinden çıktığı topluma yabancılaşması da önlenmiş bulunmaktadır.

Genel anlamda Hamas’ın yönetim organı “MAJLISAL-SHURA“ yani ŞURA olarak bilinmektedir. Bu konseyin prensibi, Hamas liderlerinin yönetimde, “İslami bir çerçeve içinde, demokrasiyi sağlayan Kur’an temelli istişare ve halk meclisi kavramını esas almalarını“ sağlamaktır. Bu konsey en üst düzeyde kararlar alan 15 üyesi bulunan “ AL-MAKTAB AL-SİYASİ “ olarak tanımlanan politbüro’yu seçmektir.

Hamas’ın örgüt olarak liderliğinin yapan kişilerin bir kısmı Filistin topraklarında bir kısmı da sürgünde yaşamaktadır. Hamas’ın kurucularından kısa notlar vererek bahsetmek gereklidir diye düşünüyorum.

Hamas’ın kurucularından birisi olan şeyh AHMED YASİN’İN yaşamından kısaca bahsetmek söz konusu olursa, 1936 yılında EL – JURA köyünde doğan Ahmet Yasin, 1948 yılında köyü İsrail tarafından tamamen yok edilmiştir. Bu safhada İsrail’in diğer 500 Filistin köyünü de yerle bir ettikleri izlenmektedir. Böylece mülteci durumuna düşen Ahmet Yasin ailesiyle beraber Gazze şeridine göç etmiştir. 1959 yılında eğitim için MISIR’da bulunan AYN ŞEMS üniversitesine gitmesine rağmen maddi imkânsızlıklar nedeniyle eğitimini yarıda bırakarak geri dönmüştür. Filistin’e döndükten sonra, kendisi MÜSLÜMAN KARDEŞLER örgütünün önemli bir kişisi olarak Gazze’deki yerini almıştır. 1973 yılında ise, Müslüman kardeşler örgütünün Gazze’de kurduğu MÜCEMMA EL – İSLAMİ, başka bir anlatımla İslam birliğinin kurucuları arasında bulunmuştur. 1984 yılında İsrail mahkemeleri tarafından 13 yıl hapse mahkûm edilmiş fakat 10 ay gibi kısa bir süre sonra esir takası kapsamında serbest kalmıştır. Daha sonra yine İsrail hapishanelerine farklı nedenlerle girmiştir. Şeyh Yasin olarak anılan bu kişi Hamas’ın Filistin toplumu içinde genişlemesinin en önemli etmenlerinden birisidir. Ahmet Yasin, İsrail’in helikopterli bir saldırısı ile 2004 yılında öldürülmüştür.

Şeyh Yasin’in öldürülmesi ile hamas lidersiz kalmamış ve onunla birlikte hamasın kuruluşunda yer alan, DR. ABDÜLAZİZ EL – RANTİSİ hareketin önde gelen isimlerinden birisi olarak liderliği eline almıştır. Hamas içindeki şahinlerden birisi olan Dr. Rantisi, 23 Ekim 1947 yılında Yafa yakınlarındaki Yebna köyünde dünyaya gelmiştir. Zengin bir ailenin çocuğu olan Rantisi, 1948 Arap – İsrail Savaşı sebebiyle henüz 6 aylık bir bebek iken ailesi ile birlikte Gazze’deki Han Yunus Mülteci Kampına yerleşmek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. 1956 yılında ise, 9 yaşındayken dayısı Han Yunus da İsrail askerleri tarafından öldürülünce, toplam, 11 kişilik ailesinin geçimine katkıda bulunmak amacıyla küçük yaşından itibaren okuldan arta kalan zamanlarında çalışmaya başlayan RANTİSİ 1970 yılında Mısır’da Tıp fakültesini başarıyla bitirerek doktor olmuştur.

1976 yılı geldiğinde ise, RANTİSİ Gazze’ye dönerek Han Yunus hastanesinde çalışmaya başlaması söz konusudur. Daha önce de bahsetmiş olduğum, Şeyh Ahmet Yasin ile birlikte 1987 yılında Hamas’ı kuran yedi kişilik kadro içericisinde yer aldığı bilinmektedir. İsrail tarafından birkaç kez cezaevine gönderilen Abdülaziz Rantisi, Filistinlilerin 1992 yılında İsrail’e ilk başkaldırıları ( birinci İntifada ) sırasında Güney Lübnan’a sürülmüştür. Ahmed Yasin’in İsrail helikopterinin saldırısında ölümünden sonra Hamas’ın Gazze’deki liderliğine Dr. Rantisi getirilmiştir. Evli olup 6 çocuğu bulunan Abdül-Aziz ar-Rantisi İsrail helikopterlerinin Gazze’de, aracına düzenlediği füze saldırısında 17 Nisan 2004 tarihinde o da suikast sonucu öldürülmüştür. Dr. Abdülaziz Rantisi, Filistin’in silahlı eylemleri bırakmaması ve şiddetini arttırarak devam etmesi gerektiğini savunanlardan birisidir.


Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar