Interfresh Eurasia Fuarı’nda Türk tarım ürünlerinin yaş, kuru, dondurulmuş ve konserve ürünleri sergilendi
Türk tarım ürünlerinin sergilendiği Meyve, Sebze, Gıda, Gıda Ürünleri, Gıda Teknolojileri Ambalaj, Tarım Teknolojileri, Depolama ve Lojistik Fuarı Interfresh Eurasia bu yıl kapılarını ilk kez İzmir’de açtı. 55 ülkeden alım heyeti ile Avrupa’dan 30’dan fazla zincir market temsilcilerinin katıldığı fuarın partner şehri Mersin olurken, partner ülkesi ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oldu. Interfresh Eurasia Fuarı’nda Türk tarım ürünlerinin yaş, kuru, dondurulmuş ve konserve ürünleri sergilendi. Gıda ve tarımın önemli kentlerinden olan İzmir, Interfresh Eurasia Fuarı ile dünyanın dört bir yanından sektör profesyonellerini bir araya getirdi.
Uçak: Sektörün tek fuarını İzmir’e kazandırdık
Interfresh Eurasia Fuarı’nın her yıl katılımcı ve ziyaretçi sayısını artırarak yaş meyve sebze sektöründe uluslararası bir fuar haline geldiğini vurgulayan EİB Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, sektörün tek fuarını İzmir’e kazandırdıklarını söyledi. 58 milyon ton sebze meyve üretiminin, modern tesislerde işlenerek mamul haline gelen gıda ürünleri ile Türkiye’nin tarım sektöründe tam bir cazibe merkezi durumunda olduğunu belirten Uçak, İzmir’in de hem taze meyve sebze meyve hem de işlenmiş ürünlerde bu cazibe merkezinin kalbi olduğunu ifade etti. Uçak, “Ülkemizin 2023 yılı yaş meyve sebze ihracatı 3,5 milyar dolara ulaştı. Meyve sebze mamulleri de eklenince toplam 6 milyar dolar ihracattan söz ediyoruz. Ege İhracatçı Birlikleri olarak bu 6 milyar dolarlık ihracatın yüzde 23’ünü kayıt altına alıyoruz. Bu da fuarın Ege Bölgesi’ne taşınmasının yerinde bir karar olduğunu gösteriyor” dedi.
Fuara 2023 yılında 44 ülkeden 12 bin 700 ziyaretçi geldiğini hatırlatan Uçak, bu yıl ise bu sayıyı 20 bine çıkarmak istediklerini belirterek, “Bu yıl da çok başarılı geçeceğine inandığım bir alım heyeti programı olacak. Firmalar hem stantlarında tanıtım yaparak hem de alım heyeti programı ile birçok yeni müşteriye ulaşma fırsatı yakalayacak. Fuarda bu sene meyve sebzenin dört halinin ziyaretçilerle buluşması da önemli bir gelişme. Tazesinden konservesine, dondurulmuşundan kurusuna kadar tüm meyve ve sebzelerle ilgili alıcıların ve satıcıların bir araya geldiği bir platform olması ülkemizin çeşitliliğini gösterebilmek adına güzel bir fırsat” diye konuştu.
Özer: Market zincirlerinin ticari buluşma noktası
Antexpo Fuarcılık Genel Koordinatörü Murat Özer ise 8 yıldır Antalya’da düzenledikleri fuarı bu yıl ilk kez İzmir’de düzenlediklerini söyleyerek, Interfresh Eurasia Fuarı’nın Türkiye’nin ihracat projesi olarak nitelendirildiğini de ifade etti. Fuara bu yıl 55 farklı ülkeden alım heyeti katıldığını söyleyen Özer, “Başta Lidl, Rewe, Fora, X5, Tander, Gomex gibi Avrupa’da tanınan ve bilinen zincir marketler olmak üzere 30’dan fazla uluslararası market zincirinin de ticari buluşma noktası. İklim değişikliği nedeniyle rakip ülkelerde bu dönemde ürün ve kalite kaybı yaşandı. İklim değişikliğinin etkilerinin hızlı hissedildiği günümüzde dünyanın gözü Türk ürünlerinde olacak. Interfresh Eurasia Fuarı ile Türkiye, 2027 yılında 768 milyar 748 milyon dolara ulaşması beklenen dünya yaş meyve sebze ticaretinden daha fazla pay almayı hedefliyor” diye konuştu.
Ağar: Türk gıda ürünlerinin rekabet gücünü artırmaya devam edeceğiz
Tarım ve gıda ürünleri sektöründe ülkemizin 68,5 milyar dolarlık tarımsal hasıla, genç nüfusu, yetişmiş insan kaynağı, üretim teknolojilerine adaptasyon kabiliyeti ve uygulanan etkin politikalar sayesinde küresel tarım ticaretinin önde gelen aktörleri arasında yer aldığını vurgulayan Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, şunları söyledi: “Yaş meyve sebze sektörü üretim süreci, ürünlerin pazara hazırlanması, muhafazası, işlenmesi, soğuk zincirde dağıtımı ve gıda sektörüne girdi olması yönleriyle en önemli ekonomik faaliyetlerden birisi olarak karşımıza çıkar. Ülkemiz ise üretme müsait ve geniş tarım alanları ve ekolojik avantajları sayesinde meyve ve sebzelerin iyi koşullarda ve kaliteli olarak yetişebildiği ve ticaretinin yapılabildiği nadir ülkelerden biri konumunda. Bu farklılık üretim ve ihracat rakamlarına yansımış durumda. Fuarda sergilenen sürdürülebilir tarım uygulamaları ve soğuk zincir lojistiği gibi konular şüphesiz sektörün geleceğine yönelik trendleri şekillendirmekte ve katılımcılara rekabet avantajı sağlıyor. Önümüzdeki dönemde de üretimden aldığımız bu güçle dünya pazarlarında Türk gıda ürünlerinin rekabet gücünü artırmaya hep birlikte devam edeceğiz.”
Vali Elban: Ürün kayıpların önüne geçilmeli
İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban ise daha önce Antalya’da yapılan ve ilk kez İzmir’de gerçekleştiren fuarın tek bir yerde yapılmasının daha doğru olacağını belirtti. Fuarın göçebe gibi bir yerden bir yere taşınmaması gerektiğini dile getiren Vali Elban, artık tek adresinin İzmir olduğunu belirtti. Bundan sonraki süreçte fuarı geliştirilmesi için yapılması gereken çalışmaların belirlenmesi gerektiğini aktaran Vali Elban, tohumdan ekime, üretimden hasada, paketlemede muhafaza koşullarına ve zamanında ürünlerin ulaştırılmasının doğru yöntemlerin önemini vurguladı. Bu alanda günü birlik çalışmaların yerine daha profesyonel yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Vali Elban, günü birlik toplayıcılık yerine profesyonel toplayıcılık yöntemleri ile ürün kayıpların önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.
Başkan Tugay: İzmir, kıymetli topraklara sahip
Tarımın, her sene daha zor şartlarda yapıldığını dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Rekolte pek çok üründe düşüyor. Susuzluk başta olmak üzere anormal iklim şartlarında dolayı tarım daha zor şartlarda yapılıyor. Bunun sonucuna sağlıklı ve güvenli gıdaya ulaşmakta sorun yaşanıyor ve bu sorun artacak gibi görünüyor. Bu nedenle üzerinde çokça çalışmamız, gelecekte daha derinleşecek krizlere hazırlıklı olmamız gereken bir konu” dedi. Ege Bölgesi ve İzmir’in tarım potansiyeli açısında kıymetli topraklara sahip olduğunu belirten, Başkan Tugay, “Topraklarımızın yüzde 30’unu işlenebilir araziler oluşturuyor. Bu da 350 bin hektara tekabül diyor. Tarım şehri olduğumuz için böyle bir fuarı ev sahipliği yapmayı hak ediyoruz” diye konuştu. Başkan Tugay, üreticilerin emeklerinin karşılığını alamadığını belirterek, “Zincirleme ve yıllar içinde tekrar eden problemler yaşıyoruz. Bu sorunun çözümü için katkıda bulunmak istiyoruz. İlk önce kendine yeten daha sonra ülkemize de tarım ürünü yetiştiren bir şehir olmak ve yılık 3,5 milyar doları ülkemize kazandıran meye sebze sektörü gibi sektörleri katkıda bulunmak istiyoruz” ifadelerinde bulundu.
Yücel: Ülkemizin tarımda geldiği noktayı iyi analiz edilmeli
İzmir’in tarım ve gıda alanında coğrafi konum, iklim özellikleri, bereketli toprakları ve lojistik alt yapısı itibariyle son derece önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, “Geçmişten bugüne, yıllardır işlenen toprak, verilen emek, üretilen katma değer var. Ancak bu kadar emek, bu kadar çabanın karşılığında, ülkemizin bugün tarım sektöründe geldiği noktayı iyi analiz etmemiz, ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Dünyada büyüyen gıda krizi karşısında kim ne yapmış, hangi ülke çiftçisini, üreticisini korumak için ne gibi önlemler almış, bunlara bakmak gerekiyor. Hiç şüphesiz toprak vatanımız, tarım ekmeğimiz” dedi. Gübre ve mazot fiyatlarının ciddi birer sorun olduğuna dikkat çeken Yücel, “Tarlayla, market arasında büyük bir fiyat uçurumu var. Tarladan sofraya kadar olan zincir gereksiz uzun ve zincirin her halkası maliyet anlamına geliyor. Bundan 20 yıl önce ülkemizde 2,8 milyon çiftçi varken, bugün 2,3 milyon çiftçimiz var. 20 yılda nüfus 20 milyon artmış fakat 500 bin çiftçi kayıp. Çiftçilerimizin son bir yılda borcu yüzde 88 artarken, toplam borcu 652 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bir yılda neredeyse iki katına çıkmış” diye konuştu.
Kırkpınar: Türkiye bir tarım ülkesi
Pandemi ile birlikte hem ülkemizde hem de bütün dünyada tarım ve gıdanın stratejik bir sektör olduğunun bir kere görüldüğünü ifade eden AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, “Ülkemizde özellikle gıda, sebze ve meyve ihracatına baktığımızda Avrupa’da tarımsal hasıla bakımından ilk sıralarda yer alıyoruz. Yine dünya ölçeğinde de ortalama ilk beşte yer alıyoruz tarımsal hasıla açısından. Bu da Türkiye’nin bir tarım ülkesi olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla tarıma konu olan, tarımla iştigal eden bütün girdilerin de artık dünyanın en kıt kaynakları olduğunu küresel iklim kriziyle birlikte hissediyoruz. Özellikle artık dünyada suyun bir kıt kaynak olduğu ve çok verimli kullanılması gerektiğini yine aynı şekilde tarım yapılabilir toprakların özellikle küresel iklim krizleriyle betonlaşma ile birlikte çok daha azaldığını görebiliyoruz. Türkiye’nin yaklaşık 2050 yılında nüfusunun 100 milyon olacağı dünya nüfusunun da 10 milyar olacağı öngörülüyor. Tüm bu etmenler göz önünde bulundurulduğunda tarım ve gıda sektörlerinin belki de milli savunma sektörünün de önünde olacak şekilde stratejik sektör olduğunun altını özellikle çizmekte fayda var” dedi.