Akdeniz iklimi sıcak havası ile insanlara sevgi ve dostluk aşılar. İktidarların siyaset hırsı, karşıtlık ve nefretten beslenme yaklaşımına karşın komşular birbirleriyle her zaman dosttur. Yunanistan ve Türkiye arasında bu ortak deniz dostluğu Atatürk tarafından Kurtuluş Savaşımızın hemen sonrasında atılmış ve AKP iktidarına dek böylece süregelmiştir.
1989’da Dikili’nin efsane belediye başkanı Osman Özgüven’in düzenlediği Midilli – Dikili Festivaline konuşmacı olarak katıldım, Midilli’ye gittik. O zaman Yunanistan Avrupa Birliğine henüz girmemişti. İki yakanın insanları karşıdan baktığınız zaman birbirinden farksızdı ve can dost ve arkadaştılar.
Geçen ay doğum günüm nedeniyle eşim ve yeğenim beni tarihi anımsamak üzere Midilli’ye götürdüler. Aradan geçen 35 yıl içinde dostluğun daha da pekişmiş olduğunu görmekten çok mutlu oldum.
İlk gidişimde köylere gezmeye götürmüşlerdi. Kapısının önünde oturan yaşlı kadın nereden geldiğimizi sorunca Ayvalık dedik. Yaşlı kadın “Ayvali” dedi ve ağlamaya başladı. Çevirmen, hanımefendinin mübadil olduğunu söyledi. Bu gidişimizde ise Türk olduğumuzu öğrenen Yunanlılar bizi tatlı bir tebessüm ile karşıladı.
Yunanistan Avrupa Birliğine girmezden önce bazı Yunanlılar kendilerini saklamaya gayret ediyordu. Şimdi durum değişmiş. Annem Türkiye’den şuralı, babam buralı diye açık tanımlama yapıyorlar. Bir lokantanın sahibi “ben Maçkalıyım, burnuma bak, ben lazım” dedi gülerek. Her bakkalda, kahvede, lokantada sizinle Türkçe konuşmaya çalışıyorlar. Siz de birkaç Yunanca sözcük söylediğinizde mutlu oluyorlar.
Ayvalık tarafında, Midilli gençliğinin U13, yani 13 yaş altı futbol takımının davet edildiğini ve çocukların ileriki onyıllara dostluğu taşıyacağını, barışı kökleştireceğini dinledim. Çok etkilendim.
Bu yıl kapıdan turist vizesi anlaşması kapsamında on binlerce turist Midilli’ye gitmiş. Lokantalar genelde aile işletmesi olduğu için hizmette çok zorlanmışlar, ancak mutlular.
Adanın birçok bölgesini gezdik. Yollarda araç penceresinden atılmış pet şişe, meyve suyu kutusu, poşet gibi çöp görmek mümkün değil. Köyler ve mahalle içleri de öyle. Pırıl pırıl bir ada gezintisi yaptık. Eski yapılar aynen korunmuş. Yeni binaların sayısı az ama eskisine uygun yapılmış. Yeşil alanlar korunmuş. Midilli kasaba olarak tam Avrupa düzeyinde bir yerleşim alanı.
Dünyada hiçbir halka acımayan, tüm varlıkları sömürüp ülkeleri yıkım içinde bırakan Amerikalılar aklıma gelince ister istemez duraklıyorum. Vietnam’ı, Afganistan’ı, Irak’ı yakan ABD, Ukraynalıları bile çıkarı için Ruslara ezdirdi. Orta doğudaki savaş ise görünüşe göre durmayacak, Filistin, Lübnan, Suriye üzerine Amerikan bekçiliğinde sürecek. Üniversite yıllarında eli silahlı bazı gençler, muhalif düşüncedeki birini kenara çeken en çelimsiz gençlere ona yumruk attırırlar ve yanlarına çekerlerdi. Amerikan metodu böyle maalesef.
Ortada güven verici nokta ise, yüzyıllarca aynı denizin, aynı nehrin iki tarafını paylaşmış insanlarının iç içe girdiği bir aile ortamı Geleceğimiz Ege’deki barış havasının taylı meltemi ile şekilleniyor.