Vatan yaratmak için bir diğer bağımsız ülkenin topraklarını işgal etmek insanlık suçudur
Bir önceki yazıdan devam…
Sevgili okurlarım
EBU İYAD ile ilgili gelişmelere döndüğümüzde, devamlı tehlike içindeki bir “gezgin devrimci “ yaşamı süren vatansız Filistinli, 1967 yılından itibaren Kahire’nin banliyösünde yaşayan ailesinden ayrı kalmış olup hiç tatil yapmadığı da bilinmektedir. Eşinin en büyük şikâyetinin, üç kız üçü oğlan, yaşları da yediyle on yedi arasındaki çocuklarını pek seyrek görmesidir. Kendisinin sorumluluklarına gömüldüğünden, 18 ay süren Lübnan iç savaşı boyunca, uçakla bir saatlik yolda bulunan ailesini ziyaret edemediği de yakın çevresi tarafından söylenmektedir.
EBU İYAD’IN kimliğini en güzel tanımlayan bir olayı da bilginize iletmek, hafızaları tazelemek ve bilinmeyen bazı önemli detayları açıklamak isterim. 1968 yılının mart ayında, KARAME savaşında, kendisi bilfiil hazır bulunmasına karşın, saldırgan İsraillilere karşı tek kurşun atmamış ve siperde uyuduğunu bana anlatmıştır. Bir diğer taraftan ise, EBU İYAD, suçsuz sivillerin yaşamlarını tehlikeye sokan uçak kaçırma olaylarını, tedhişçilik, terör saymasına rağmen, buna karşılık, MÜNİH, HARTUM baskınları ile 1978 yılı Mart ayındaki, HAYFA – TEL AVİV otobüsüne karşı girişilen saldırıyı ise haklı bulmaktadır.
Olayların yankılarının medya organlarında takip edildiğinde ise, hazırlık ve planlama aşamalarını, saldırılarını özellikle de MÜNİH baskınını ve KRAL HÜSEYİN ile ÜRDÜN rejimin yok etmeyi amaçlayan iki çok önemli komployu bütün ince detaylarıyla anlatmasına rağmen, bu eylemleri yönettiğini hiçbir zaman kabul etmemiştir. Ancak bütün bunları onaylaması ise çok daha başka boyutu gündeme getirmektedir. EBU İYAD’IN basında yapılan değerlendirmelerde, bütün bu olayları başkalarından öğrenmesi mümkün değildir algısını gündeme getirmektedir.
Hayatı boyunca sayısız eylemlerde en önemli kişi olduğu, istihbarat birimleri tarafından bilindiğinden EBU İYAD yaşamının her zaman tehlikede olduğunu bilmektedir. Kendisinin birçok suikast girişimini atlattığı örgüt tarafından değerlendirildiği için, fedailerin sürekli ısrarı neticesinde EL FETİH tarafından devamlı dört makineli tüfekli muhafız tarafından nöbetleşe olarak korunmaktadır. Unutmamak gerekir ki, tehlike yalnızca Israil’den de gelmemektedir. Başta Arap ülkelerinin haber alma birimleri olmak üzere, pek çok yabancı gizli servisin onu öldürmekte çıkarı bulunmaktadır.
ENVER SEDAT, ilişkilerini geliştirmek üzere İsrail’e bir seyahat düzenledikten sonra, Mısır ile FKÖ arasındaki ilişkilerin belli bir dizeye getirilmesi için, pazarlıkçı olduğu fedai örgütü tarafından iyi bilinen EBU İYAD baş müzakereci olarak görevlendirilmiştir.
Enver Sedat ile İsrail görüşmesini onun en yakını olan, damadı sağlamıştır. Ancak çok gizli olarak bu damat beyin İsrail istihbaratına çalışan bir casus olduğunu da bu vesile ile belirtmek isterim. Bu konuyu ayrı bir makalemde detaylı olarak bilgilerinize sunacağım. Çünkü İsrail istihbaratının Mısır devlet başkanının bu kadar yakınına haber kaynağı olarak AJAN sokabilmesi, başlı başına ele alınması gerekli bir başarı olduğu unutulmamalıdır. Olay iki yönlüdür ki, İsrail’in istihbarat doktrini olarak başarısından söz edilirken Mısır devletinin de başarısızlığına dikkat çekmek lazımdır.
EBU İYAD’ın, pazarlıkçı kişiliği çok iyi bilindiğinden kendisine Lübnan iç savaşı sırasında, Lübnanlı ya da Filistinli, çeşitli ülkelerin etkisindeki yirmi kadar parti, örgüt ya da grubun sözcülüğünü yapma görevi de verilmesi bir tesadüf değildir. Lübnan’daki sağcı Hristiyanlarla görüşmelere başlamadan, önce ortak bir tutum saptamaya çalışması ise onun ne denli deneyimli bir müzakereci olduğunun göstergesi olarak kabul edilmektedir. Sakin, sabırlı, yumuşak ve zaman zaman neşeli, güleç yüzlü görünüşlü olan bu adamın, birçok pazarlık konusunda öne çıkarıldığı ve kendisine geniş yetkiler verildiği görülmektedir.
EBU İYAD, gündemde olan Arap rejimlerinin FKÖ karşı olan ihanetlerini eline geçen her fırsatta konuşmaları içinde gündeme getirmekten çekinmiyordu. Bu konuda tamamen kendisine ait olan bir özel cümleyi burada belirtmeden geçmeyeceğim. Arkadaşım Vatansız Filistinli, “Filistin’de tasarlanan devrimler Arap başkentlerinde başarısızlığa uğramıştır“ diyerek, tüm düşüncelerini ve günümüz şartlarını da özetlemektedir.