Salı, Aralık 24, 2024

Kesnizani Tarikatı ve MOSSAD -III

Cemaat ve tarikatlar, haçlıların Mezopotamya ve Anadolu’da kurdukları ileri karakollarıdır


Sevgili okurlarım

Tarikatın dönüştürülmesi aşamasında, aslen HAHAM olan MOSSAD mensubu din adamları, tarikata İslam ulemaları olarak tanıtılarak farklı zamanlarda tek tek sokulmuştur. İslam din adamı “ HOCA “ unvanı ile tarikat bünyesinde ve bölge halkının da davetli olduğu ortamlarda ders vermeleri başlı başına çok ciddi önemli gelişmelerdir. Yahudi Kabala geleneğini çok iyi bilen bu HOCA ünvanlı HAHAMLAR, öncelikle bu tarikatı yozlaştırmak için, CERRAHİ tarikatında uygulanan, vücuda kılıç, şiş, hançer batırma ritüellerini de kesnizani tarikatının bünyesine bilhassa katmışlardır. Tarikat bu ritüeller ile gittikçe halk arasında konuşulur hale gelmiş ve bu suretle müritlerini devamlı arttırmayı kendisine hedef seçmiştir. Bilindiği üzere, Yahudi geleneğinde yer alan KABALA (büyü kitabı olarak anılırdı) içinde yer alan mistik konuları, İslam dini içindeymiş gibi müritlere bu hocalar anlatırlardı.

Kabala, 5000 yıl öncesine dayanan bir Yahudi mistiğidir. Bir tanımlamaya göre ise “kişinin pragmatik araştırma yoluyla daha yüksek gerçekliği keşfetmesine rehberlik eden bir yöntemdir“ denilmektedir. Bilindiği üzere, HALAHA, semavi dinlerin birçoğunda olduğu gibi, kehanet ve herhangi bir falcılığı yasaklar ve TALMUD ise “gitmek“ anlamında olup Yahudi yasa sistemini tanımlar. Burada gündeme getirilen, 613 emirden 365 tanesi yasaklar ile ilgilidir. TALMUD aynı zamanda birçok yasaklanmış büyücülüğü de listelemiştir. Talmud aynı zamanda, Yahudilerin medeni kanunu, tören kuralları ve efsanelerini kapsayan dini metinlerdir.

Tarikatta, İslam HOCALARI veya din bilginleri olarak tanıtılan kişilerin, gerçekte HAHAMLAR olması istihbarat uzmanlarının bir tercihidir ve psikolojik harp metotları içinde sayılan uygulamaların aşamalar halinde gündeme gelmesini sağlamıştır. Bu hocaların devamlı dersler vererek müritleri belli bir kulvara sokup yönlendirdikleri görülmektedir. Tarikatın ritüelleri arasında oldukça kanlı uygulamaların olması ise, yine bir başka tercihin sonucudur. Bu durum tarikatın yozlaştırılmasıyla da ilgili olduğu gibi bir diğer taraftan askerlerin moral motivasyonu açısından da etken unsurlar arasında yer almaktadır. Tarikat tarafından bu haham hocaların açıklamaları çerçevesinde, kanlı gösterilerin amacının “ruhun olgunlaşması“ olarak belirtilmesi ise çok daha büyük bir garabettir. Müritlerden bazıları, vücutlarına kılıç, şiş soktuğunda, şeyh veya halifesinin tükürüğünü yaralı yere sürmesiyle ve sırtını sıvazlamasıyla mürit in hiçbir acı hissetmediği belirtiliyordu. Yalnız bana anlatılan iddialar içinde, bu şiş sokma olaylarının çoğunlukla aynı kişiler üzerinde yoğunlaşmış olduğudur.

Bir diğer taraftan, bu kanlı gösterilerde ölen ve ağır yaralanan müritlerin de olduğu görülmesine rağmen, şeyh tarafından ölüm nedeninin, yeterince transa girmeden kendilerine şiş veya hançer saplamaları olarak açıklanıyordu. Tarikat içine dahil edilmiş olan bu kanlı uygulamaların hedefi Irak ordusudur. Böylece şeyhin kerameti sayesinde savaşta ölmeyeceklerine inandırılan subaylar, generaller Kesnizani tarikatının müritleri haline getirilmişlerdir. Daha sonraki aşamada ise gruplar halinde askerler müritler arasına katılmışlardır. Bu husus, çok önemli bir istihbarat stratejisi bünyesinde yer alan taktik uygulamadır. Tarikatın ırak ordusuna sızmasının en önemli önceliği buradadır.

Kesnizani tarikatının Saddam Hüseyin’in yakın çevresine sızması
SADDAM HÜSEYİN döneminde çok yavaş hareket eden tarikat, 33 yıllık iktidarını baskı rejimiyle sürdüren bu kişinin yakın çevresinden müritler elde etmeye daha doğrusu profesyonel sızma operasyonları ile öncelikle askeri istihbarat, iç istihbarat birimlerine girmeyi başarmıştır. Bu sızma operasyonları aşamasında MOSSAD elemanlarına, C.I.A ve MI 6 servislerinin de taktik seviyede katkı sağladığı iddia edilmektedir.

Bu tarikat, körfez savaşından hemen sonra, SADDAM HÜSEYİN’in en yakın çevresine kadar sızarak, en güvendiği, generalleri, istihbarat birimlerinin sorumlularını, aile üyelerinden olan, oğlu UDAY eşi SACİDE HAYRULLAH, kardeşleri VATBAN ile BARZAN bile müritleri içine dahil etme başarısını gösterebilmiştir.

SADDAM HÜSEYİN’in eşi olan SACİDE HAYRULLAH TAİFAH, aynı zamanda dayısının büyük kızı olup, öğrenmendir. Bu hanım da Saddam Hüseyin’in en yakını olması nedeniyle, gizli servislerin hedefinde olarak KESNİZANİ tarikatının müridi olmuştur. Bu nedenle Amerikalıların vermiş oldukları bazı demeçlerde “Saddam’ın yatak odasını bile dinleyebiliyoruz“ ifadesi bu nedenle gündeme gelmektedir. Sacide Hayrullah’ın kardeşi ise Irak ordusunda görevli General Adnan’dır. Çöldeki bir kum fırtınasında helikopter kazasına uğrayarak ölmesi sonucunda birçok istihbarat kaynağının bu olayın Saddam tarafından yaptırıldığı iddia edilmiştir. Sacide Hayrullah, 1990 yılında Irak’tan kaçmış ve uzun zaman yeri belli olmamıştır. Bu arada Suriye’de olduğu da iddia edilmiştir. Nihayet, Ürdün’de sürgünde olduğu dönemde 71 yaşında hastanede ölmüş ancak ölüm nedeni hiçbir zaman açıklanmamıştır.

Bu uygulamanın gizli servislerin sıkça kullandığı “sıcak yanaşma“ kavram ve metodolojisi kapsamında güncelleştiği anlaşılmaktadır. Bu hususta birçok motivasyon unsurunun, özellikle büyük maddi menfaatler ile bir arada kullanılmış olduğunu da belirtmemde yarar vardır. Bu konuyla ilgili, konuşmuş olduğum tuğgeneral seviyesindeki eski Irak istihbarat şeflerinin açıklamalarının, çok önemli ve ihaneti perçinleyici düzeyde olduğunu ilginize not etmek isterim.

TARİKATIN uyguladığı, sapık kanlı törenler, herkesten ziyade askerlerin ilgi odağı haline geldi. Nitekim rütbesizinden, generaline, mareşaline kadar Irak Ordusu yıllardır kanın, ölümün içinde devamlı savaşarak yaşıyordu. Ordudan birçok kimse generaller dâhil bu tarikata katıldı. Ordu içinde Kesnizanilik çok şiddetli bir şekilde yayılmasının birçok nedeni olduğu anlaşılmaktadır. Genelkurmay Başkanı Mareşal AYAT FUTAYYİH KHALLİFA AL RAWİ Hava kuvvetleri komutanı, Mareşal HAMİD ŞABAN ve genel Askeri İstihbarat Başkanı olan Mareşal WAFİK AJEEL HOMOOD AL SAMARRAİ gibi birçok komutan ve generalin tarikat Şeyhi Muhammet Abdülkerim Kesnizani ayağını öperek mürit olmuşlardır. Irak’ın Emniyet ve istihbarat birimi olan EL MUHABERAT’ın birçok üyesi de Şeyh’in hizmetine girmişlerdir.

Bu kişiler hakkında biraz bilgi vermek gerekirse, genelkurmay başkanlığı yapan AYAT FUTAYYİH KHALLİFA AL RAWİ Kudüs Ordusu komutanlığı da yapmış, ancak tarikat müridi olması nedeniyle, ordunun, kasıtlı olarak, herhangi bir başarı göstermediği de bilinmektedir. Kendisi Amerikan ordusu tarafından 4 Haziran 2003 tarihinde tutuklanmıştır. Çok ciddi cezalar almaması ise oldukça dikkat çekici bir şekilde SADDAM HÜSEYİN’e ihanetin bir parçası olduğunu işaret etmektedir. 18 Mayıs 2018 tarihinde Bağdat’ta hastanede felç gelmesi sonucunda vefat etmiştir.

Mareşal, WAFİK AJEEL HOMOOD AL SAMARRAİ ki, kendisi aynı zamanda, VEFİK EL SAMARAİ olarak da anılmaktadır. Bu üst rütbeli asker benim gibi 1 Temmuz doğumludur. SADDAM HÜSEYİN’in en güvendiği generallerden birisidir. 1988 yılındaki ENFAL harekatı, yani, Kürtlere karşı yapılan soykırım operasyonunda 100.000 kişiden fazla katliam yapıldığında, askeri istihbarat müdür yardımcısı olarak atanmıştı. 1990 yılına gelindiğinde ise, terfi ettirilerek, askeri istihbarat müdürlüğüne getirilmiştir. Kendisinin bir yabancı servise hizmet ettiği bir başka istihbarat Generali tarafından ileri sürülmüştür. 1994 yılında firar ederek kuzey Kürt bölgesine geçmiştir. Öncelikle Irak ulusal kongresi lideri AHMET ÇELEBİ ile beraber olmuştur.

Ahmet Çelebi, daha önce Irak’ta petrol bakan yardımcısı olarak 2005 – 2006 yıllarında görev yapmıştır. Yıllarca İngiltere’de sürgünde yaşayan Çelebi, asılan Irak lideri Saddam Hüseyin döneminde ABD tarafından muhalefetin tek temsilcisi olarak muhatap alınmaktadır. Şİİ ve LAİK düşüncede olan AHMET ÇELEBİ aynı zamanda Amerika’dan da büyük miktarlarda maddi destek almıştır. Kendisinin bir C.I.A ajanı olduğu hususu birçok kaynak tarafından iddia edilmektedir. 2003 yılında başlayan Irak işgali öncesi ABD’nin en önemli istihbarat kaynağı olan Ahmet Çelebi, Irak’ta kitle imha silahları ile el kaide bağlantıları olduğunu C.I.A’ya bildirmişti. Ancak bunlar tamamen asılsız ve teyitsiz olarak yazılmış özellikle onun tarafından para almak için ön plana çıkarılmış mal enformasyonlardı. Ancak C.I.A, ABD başkanının da etkisiyle ona güvenerek saha ajanları vasıtasıyla teyit etmemiştir ki, istihbaratta yapılacak en büyük yanlışların başında gelmektedir. Bu konu ordu dil ve istihbarat okulunda uzun süre işlenen bir konudur.

İşgalin ardından Çelebi de sürgünden dönmüş ve geçici yönetimde petrol bakanı görevi ile ödüllendirilmişti. Pentagon, Irak Geçici Yönetim Konseyi’nde de yer alan Çelebi’nin 30 Haziran 2004 tarihinde yönetimi devralacak geçiş hükümeti içinde de aktif rol üstlenmesini planlıyordu. Ancak haziran ayı başında Washington, sürpriz bir şekilde Çelebi’ye verdiği bütün desteği çekti. WAFİK AJEEL HOMOOD 2003 yılında memleketi Irak’ın Samarra şehrine döndü ve 2005 yılında Cumhurbaşkanı CELAL TALABANİ’nin ulusal güvenlik danışmanı olarak atanana ve Bağdat’taki Yeşil Bölge’ye taşınana kadar orada kaldı. 1991 ayaklanmalarında Irak güçlerinin isyancılara karşı operasyonlarına karıştığını gösteren belgelerin ele geçirilmesinden sonra 2008 yılında görevinden alınmıştır. Kendisi daha sonra LONDRA’ya gitmiş ve orada kalmıştır. 29 ağustos 2022 tarihinde kanser nedeniyle hastaneye kaldırılıp orada ölmüştür.


Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar