İnsan ister istemez çevresinden etkileniyor. Biz de okuyucu e-postalarından, cep telefonu gönderilerinden, bahçe fısıldaşmalarından etkileniyor, ilham alıyoruz. Geçenlerde, Saadet Saral biraz da güllerle ilgili yaz dedi. Halbuki, güller hakkında yeteri kadar da yazdığımızı düşünüyorduk. Her neyse, döndük dolaştık tekrar güller durağında iniyoruz. Aslına bakarsanız, güller gerek görüntüsü, gerekse de kokusu ile bizim kültürümüzde özel bir yeri olduğu için tekrar tekrar yazılmayı hak ediyorlar. Şimdi gelelim konumuza. Gerçekten gülleri ne zaman çoğaltabiliriz?
Önce şurada bir fikir birliğine varalım. Güller tohum ile, aşılama ile ya da değişik daldırma yöntemleri ile çoğaltılabilir ise de, çelikle çoğaltılması hem kolay, hem de bedavadır. Önce ezelden, ebede uzanan bu zaman tünelinde güllerden çelik alma vakti ne zamandır, bir göz atalım, bakalım? Güller, ilkbahardan Haziran ayı sonuna kadar, yumuşak filizlerden, Ağustos- Eylül arasında ise yarı sert, yarı yumuşak olan o senenin dal uçlarından yapılabilir. Bizim en sevdiğimiz en kolay, en basiti ise sonbaharın son haftalarından kışın başında, sert ve yaşlı dallardan alınan çeliktir. Her ne olursa olsun hemen bir noktada anlaşalım. Bütün aldığımız çeliklerde dal kalınlığı bir kurşun kaleminkini geçmemelidir.
Önce sondan başlayalım. Yaşlı ve sert olan gül dallarından yeni gülleri nasıl geliştireceğiz? 15 bilemediniz 20 cm. boyunda, gözün hemen altından keseceğiniz dalları, evinizin Aralık, Ocak aylarında, güney ya da güney batı tarafında 3/4’üne kadar toprağa ya da kuma gömün. Kuma gömdüğünüz durumda, Mart ayının sonunda çelikleri çıkardığınızda taze ve kılcal olan kökleri zedeleme olasılığınız daha az olacaktır.
Her zaman savunduğumuz, çeliklerin alt uçlarının tarçına batırılmasını unutmayın. Köklendirme hormonlarını kullanmak isteyenler de olabileceğinden, onların da kendi bildiklerini uygulayabileceklerini söyleyelim, Eskiler, en az 7 ya da 8 dal parçasını deste yapıp birbirine bağlayarak köklendirmenin köklendirmeyi arttırdığını söylerler. Belki de birbirlerinin doğal auksin hormonundan etkilendiklerinden, köklenmeleri daha kolay oluyor. Kim bilir? Yeri gelmişken ufak çok ufak bir ayrıntıyı atlamayalım. Çeliğin alt ucu düz, buna karşılık üst ucu verev kesilebilir. Böylece ileride çeliklerin alt ve üst uçlarını birbirlerine karıştırmazsınız.
Kuru ve yaşlı dalların köklenmesi, taze filizlere ya da yarı sert sonbahar başı çeliklerine nazaran daha güç ve daha uzun sürede köklendiklerini hatırlatalım. Toprağa giren alt ucun kesinlikle verev kesilmesini savunanların da hakkını yemeyelim. Verev kesilmenin, daha geniş bir meristem yüzeyi, diğer deyişle anaç kök salmaya uygun yüzey sağladığını söylemekteler. Aslına bakarsanız, her iki ucunu da verev keserek, üst ucu hem nemden korumak, hem de işaretlemek için bir mum yakarak bu uca 2 damla parafin damlatmak yeterlidir.
İlkbahar ve sonbahar çeliklerinde ise, aynı şekilde 15-20 cm boyundaki çeliklerin tüm yapraklarını kesin atın, son 2 dalı bırakın. Çeliklerin alt ucunu tarçına, salisilik asitli suya, söğüt dallarının bekletildiği suyun içine, ya da köklendirme hormonuna batırabilirsiniz. Alt ucu, düz ya da verev kesebileceğiniz gibi, alt ucu çakıyla kurşun kalem yontar gibi her yöne 2 ya da 3 yonga çıkaracak şekilde yontabilirsiniz. Böylece, köklerin çıkma olasılığı olan yüzeyi arttırdığını iddia edenler var. Suda köklendirmede, ortalama başarı %20 civarında olduğu için, suda köklendirmeyi pek düşünmeyin derim. Köklendirme için sadece toprak kullanılabilir.
Bizim gözlemlediğimiz, köklerin çıkmasına kadar, hatta boyları 1 cm. olana kadar pek beslenmeye ihtiyaçları da yok. Anlayacağınız sadece dere kumu içinde bile köklendirme yapılabilir. Biz yine de klasik olsun aklınızı fazla bulandırmayalım. yarı yarıya toprak, perlit karışımına dikmeniz iyi olabilir. Bu durumda başarı şansı %75-80’ler civarındadır. Bazı bahçe severler, patates içine koyarak çeliklerin yaşama şanslarını %100’e yaklaştırdıklarını söylüyorlar. Filizlenmemiş bir patatese, 5 cm kadar bir delik açılarak, gül dalı buraya konarak toprağa gömülüyor. Bizim hiç denemedğimiz bir yöntem, akla da çok aykırı gelmiyor.
İlkbahar ve sonbahar çeliklerinde bir kere dallar bahçeye ya da saksıya alındığında rüzgardan, güneşten, kuruluktan ve dondan korunmalıdır. Hatta sıcaklık, 5 derecenin altına düşmese çok daha uygun olur. Çelikler gerçekten sizin için bir para kazanma aracı olacaksa bu işleri hava nemin, sıcaklığın ve ışığın denetlenebildiği bir mekanda yapmak uygun olacaktır. Okuduğunuz yazıyı yazdıktan sonra, ister istemez aklımıza şöyle bir gelecek hayali geliyor diyeceğiz ama daha doğrusu hayal de değil karabasan demek daha uygun olacak. Önümüzdeki yıllarda, gül yetiştiricileri her oluşturdukları yeni hibride bir patent almaya kalkarlarsa, hayat biz amatör bahçıvanlar için yaşanmaz olabilir. Şu ana kadar bahçe severler iyi dayandı.
Bu haftaki yazımızı Okşan Kurç ve Serpil Üçok’un gül fotoğraflarıyla taçlandırıyoruz Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Ticaret Gazetesine yazdığımız yazıların arkasında, amatör fotoğrafçılardan oluşan neredeyse bir bahçe sever ordusu bulunmaktadır. Her gün gördükleri güzellikleri fotoğraflayarak bıkmadan usanmadan bize yollamaktalar.
Keyifli Bahçeler…