Senenin son haftasında genellikle işi gücü bir kenara bırakıp, geçen senenin kendimce ufak bir değerlendirmesini yapar ardından da tatil moduna girerdim. Bu sene biraz farklı oldu, Telefonlarım o kadar çok çaldı ki kendime bir dakika bile vakit ayıramadım. Yeni yıl tebriği için arayan dostlarım bile, lafı sonunda getirip “Ne olacak 2025’te” ye bağladılar. Sorularını aklımın erdiğince cevaplamaya çalışırken arada bir sabrımın sınırlarının zorlandığını da hissetmedim değil.
Oldukça yorucu geçen 2024 senesinden 2025’e doğru yol alırken, doğrusunu söylemek gerekirse, hepimizin ciddi endişeleri var.
Gelin, önce 2025’te ülkemizi ekonomik anlamda neler bekliyor, ona bir bakalım.
2025 Türkiye’sinde neler olacak?
2025 yılında Türkiye ekonomisi, enflasyonla mücadele ve büyüme hedefleri arasında denge arayışını sürdürecektir. Ekonomi yönetimi, enflasyonu düşürmek amacıyla sıkı para politikaları uygularken, büyüme hızını korumaya çalışacaktır.
Büyüme Beklentileri: Farklı kurumların 2025 yılı için Türkiye’nin büyüme tahminleri çeşitlilik göstermektedir. Orta Vadeli Program’da (OVP) büyüme hedefi %4 olarak belirlenmiştir. OECD ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ise büyüme tahminlerini %3,1 ve %3 olarak açıklamıştır. IMF ve Fitch gibi bazı yabancı kurumlar ise büyüme beklentilerini sırasıyla %2,7 ve %2,6 olarak öngörmektedir. (Blomberg)
Enflasyon Beklentileri: Enflasyonun 2025 yılında düşüş eğilimi göstermesi beklenmekle birlikte, çift haneli seviyelerde kalacağı öngörülmektedir. OVP’de 2025 yılı için enflasyon tahmini %17,5 olarak belirlenmiştir. TCMB ise 2025 yıl sonu enflasyon tahminini %14’ten %21’e yükseltmiştir. Piyasa katılımcıları anketinde ise enflasyon beklentisi %27,07 olarak açıklanmıştır. (Blomberg)
İşsizlik ve Asgari Ücret: 2025 yılında işsizlik oranında artış beklenmektedir. Asgari ücrete yapılan %30’luk zam, çalışanlar ve muhalefet tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bu durum, milyonlarca çalışanın gelir kaybına uğrayabileceğine ve iç talepte yavaşlamaya işaret etmektedir. (Deutsche Welle)
Dış Ticaret ve Cari Denge: İhracattaki durgunluk ve düşen ithalat faturası, cari dengeyi olumlu etkilemektedir. Ancak, küresel ekonomik belirsizlikler ve gelişmekte olan piyasalara yönelik sermaye akışlarındaki azalma, Türkiye ekonomisi üzerinde risk oluşturabilir. (Deutsche Welle)
Sonuç olarak, 2025 yılında Türkiye ekonomisi enflasyonla mücadele ve büyüme hedefleri arasında denge arayışını sürdürecek, işsizlik oranındaki artış ve iç talepteki yavaşlama gibi zorluklarla karşılaşacaktır. Ekonomi yönetiminin uygulayacağı politikalar, bu süreçte belirleyici olacaktır.
Şirket Üst Yönetimleri neler yapmalıdır?
2025 senesinde neler yaşayabileceğimizi üç aşağı beş yukarı anlatmaya çalıştım. Vaziyet pek iç açıcı gözükmüyor. Peki böyle bir durumda Şirketlerin Üst Yönetimleri neler yapmalıdır? Birazcık da ona bakalım.
2025 yılında Türkiye’deki ekonomik zorluklar ve fırsatlar göz önüne alındığında, şirket Üst Yönetimlerinin aşağıdaki stratejileri izlemesi faydalı olabilir:
1. Enflasyon ve Maliyet Yönetimi
– Yükselen enflasyon, enerji fiyatları ve işçilik giderleri maliyetlerin artmasına neden olabilir. Verimliliği artıran teknolojilere yatırım yaparak operasyonel giderleri azaltmak önemlidir.
– Tüketicilerin satın alma gücünü göz önünde bulundurarak dinamik ve esnek fiyatlandırma modelleri geliştirilmelidir.
2. Finansal Dayanıklılık
– Yüksek faiz ortamında borçlanma maliyetleri artabilir. Borç yapılandırması yaparak finansal riskleri minimize etmek gerekecektir.
– Likiditeyi artırmak ve sağlam bir nakit rezervi oluşturmak, ekonomik belirsizliklere karşı tampon oluşturabilir.
– Nakit akışı yönetimine hiçbir dönemde olmadığı kadar dikkat edilmelidir.
3. Dijital Dönüşüm ve Teknoloji Yatırımları
– Operasyonları otomasyona geçirerek ve dijital kanalları genişleterek müşteri deneyimini iyileştirmeye önem verilmelidir.
– Büyük veri ve yapay zekâ uygulamalarını kullanarak pazar trendlerini daha iyi anlamak zorundayız.
4. Çalışan Odaklı Yaklaşımlar
– Yüksek enflasyonun çalışanların motivasyonunu etkilediği bir ortamda, maaş artışları, yan haklar ve esnek çalışma modelleri sunarak çalışan bağlılığını artırmaya bakılmalıdır.
– İyi yetenekleri elde tutmak ve geliştirmek için eğitim programlarına yatırım yapılmalıdır.
5. Küresel ve Yerel Pazar Fırsatları
– Yılın ikinci yarısından itibaren TL kuru ihracatı cazip hale getirebilir. Yeni pazarlara açılmak için bölgesel fırsatları değerlendirmeye bakılmalıdır.
– Yerel pazardaki değişen tüketici alışkanlıklarına odaklanarak yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirmenin yollarını arayın.
6. Risk Yönetimi ve Esneklik
– Ekonomik dalgalanmalara karşı hazırlıklı olunmalı. Alternatif tedarik zinciri ve esnek iş modelleri arayışına girilmeli.
– Çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörlerine uyum sağlayarak, yatırımcıların ve tüketicilerin beklentileri karşılanmalı.
7. İş birlikleri ve Ekosistem Yaklaşımı
– Diğer şirketlerle ortak girişimler yaparak kaynakları daha etkili kullanabilirsiniz.
– Yenilikçi çözümler ve teknolojiler geliştiren startup’larla iş birliği yapılması düşünülmeli.
Yazımı şöyle sonlandırmak isterim.
2025’te Türkiye’deki ekonomik koşullar karmaşık olsa da proaktif ve yenilikçi stratejiler benimseyen Üst Yönetimler zorlukları fırsata dönüştürebilir. Bu stratejileri şirketinizin ihtiyaçlarına uyarlayarak uygulamak, başarı şansını artırabilir.
İyi bir sene diliyorum.