TÜSİAD’ın olağan genel kurul toplantısında, enflasyonla mücadelenin hızlanması ve kararlılıkla devam etmesi gerektiğinin altı çizildi
Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) olağan genel kurul toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, modern devletin temelinde hukukun üstünlüğü olduğunu belirterek, hukukun üstünlüğünü, tesis etmeden ne ekonomide ne toplumda ne de iç ve dış politikadaki sorunların çözülemeyeceğini söyledi. Türkiye’nin, ekonomisi istikrarlı ve demokrasisi sağlam bir ülke olması yönünde el birliği ile çalışılması gerektiğini belirten TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ise bunun da ancak hukukun üstünlüğü ile mümkün olacağını ifade etti.
“Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan konuşmasında, enflasyonla mücadelenin hızlanması gerektiğini söyleyerek, “Artık daha hızlı netice almalıyız. Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için. Sanayici çok zorlanıyor. İhracatçı kan ağlıyor. İthalatın cazibesi artıyor. Dünyada büyük bir değişim yaşanıyorken, önümüzde bir sıçrama fırsatı olduğunu görüyoruz. Dünyadaki değişimi yakalayamıyoruz. Artık hiçbir şeyi zamana bırakamayız. Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim. Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım” dedi.
“İyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız”
Modern devletin temelinde hukukun üstünlüğü olduğunu belirten Turan, “Tüm vatandaşlar kanun önünde eşittir. Devlet de hukukla bağlıdır. Her kademede yönetim keyfi değil, hukuk kurallarına göre yapılır. Hukuka güven kalmazsa güvensizlik, istikrarsızlık ve belirsizlik her yere sirayet eder. Günü kurtarmak mümkün olsa da yarınlar tehlike altına girer. Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden ne ekonomide ne toplumda ne iç ne de dış politikadaki sorunlar çözülebilir. Ayrıca toplumsal kutuplaşmanın yerini, toplumsal uyuma bırakması, siyasette yumuşama ve siyasi alanın genişlemesi, sorunlarımızın çözümünü mutlaka kolaylaştıracaktır. Bu noktada, terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimiz. İzlenmekte olan sürecin başarısı ile, hukuk devleti ve demokratik standartların iyileştirilmesi arasında birbirini besleyen karşılıklı bir etkileşim var. Biri olmadan diğeri eksik. Hukukun üstünlüğünü tesis edersek, tüm sorunlarımızı konuşarak, ortak akılla çözebiliriz” diye konuştu.
“Yatırımcılar için güven ortamı henüz oluşturulamadı”
2024 yılında ekonomi yönetiminin uyguladığı programların olumlu sonuçlar vermeye başladığını aktaran TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, enflasyonunu beklenen hızda olmasa da gerilediğini ifade etti. Aras, “Cari açık sürdürülebilir seviyelerde, Merkez Bankası rezervleri güçleniyor, CDS ülke risk primi düşüyor. Uluslararası derecelendirme şirketleri de bu olumlu gelişimi görüp ülke kredi notumuzu yükseltti. Ancak, doğrudan yabancı sermaye girişleri sınırlı” dedi. Yatırımcılar için güven ortamının henüz oluşturulmadığını dile getiren Aras, “Enflasyonla mücadele kararlılığı 2025 yılında da devam etmeli. Ancak, ihracatçılarımızın pazarlarını kaybetmemelerine de azami özen göstermeliyiz, destek vermeliyiz. Türkiye’nin güçlü ihracat olmadan sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme gerçekleştiremeyeceğini bilmeliyiz” diye konuştu.

“Kamunun da kemer sıkması şart”
Enflasyonla mücadelede üç ana politika enstrümanı olduğunu söyleyen Aras, “Birincisi, Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikası. Faizlerin 2025 yılında enflasyonla mücadeleye uygun olarak kontrollü şekilde düşeceğini tahmin ediyoruz. İkincisi, maliye politikası. Kamunun da özel sektör şirketleri ve vatandaşlarımız gibi eşit düzeyde kemer sıkması şart. Enflasyonla mücadele için 2025 yılında kamuda yapılacak tasarrufun daha etkin olmasını bekliyoruz. Devletin bütçe disiplinine uyması, kamu harcamalarını kontrol etmesi ve kamuda tasarrufu arttırması şart. Ayrıca vergi gelirlerinin arttırılması için kayıt dışı ile ciddi şekilde mücadele edilmesi gerekiyor. Enflasyonla mücadelede üçüncü politika enstrümanı olan yapısal reformlar ise çok geniş bir kavram. Ülkemizde yaşadığımız bu inatçı enflasyonu bir daha çift haneli seviyelerde görmemek üzere kalıcı olarak indirmek, orta gelir tuzağından çıkmak, kişi başı geliri 20 bin doların üstüne yükseltmek ve dünyada sayılı ekonomiler arasına girebilmek için mutlaka yüksek teknoloji ile verimliliği arttırmalı, mal ve hizmet ihracatına dayalı ekonomik büyüme modeline geçmeliyiz. Yapısal reformları gerçekleştirmeden bu değişimleri yapamayız” ifadelerini kullandı.
Aras, “2025 yılında dünya için olduğu kadar Türkiye açısından da önemli bir kavşaktayız. Yurt dışında ve yurt içinde ekonomik ve siyasi gelişmeler hem büyük fırsatlar hem de büyük riskler yaratıyor. Bu süreci mutlaka çok iyi yönetmeliyiz. Türkiye’nin, dünyada sözü geçen, bölgesinde istikrarın teminatı olan, ekonomisi istikrarlı, demokrasisi sağlam, hukuk devleti ilkeleri yerleşmiş, toplumu huzurlu bir ülke olması yönünde el birliği ile çalışmalıyız. Bunu ancak hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının yarattığı güven ortamında iyi yetişmiş, liyakatla göreve gelmiş insanlar ve eşitlikçi bir yaklaşımla yapabiliriz. Bunu yaptığımız taktirde en önemli yapısal reformu gerçekleştirmiş olacağız” dedi.