Çarşamba, Mart 19, 2025

“Artan maliyetler turizm sektörünü zor duruma sokuyor”

Farklı ülkelerde çeşitli turizm görevlerinde bulunan, Türkiye turizminde 46 yılını tamamlayan, merkezi Almanya’da yer alan Dünya Kardeş Kentler Turizm Birliği Genel Sekreteri ve aynı zamanda Türk-Alman turizm uzmanı Hüseyin Baraner, yaptığı basın açıklamasında Türk turizminin ekonomik ve jeopolitik zorluklarını değerlendirdi. Baraner, açıklamasında Bolu Kartalkaya’da 78 kişiye mezar olan otel yangınındaki güvenlik açığının uluslararası arenada yürütülen güvenli turizm çalışmalarındaki inandırıcılığını kaybetmemize neden olduğuna, güvenli otel, güvenli gıda ve güvenli içkinin önemine değinerek, yapılan en küçük hatanın yıl bazında küresel pazarlarda Türkiye’ye verdiği kaybın milyar dolar ve milyar euroları bulabileceğini söyledi. 

Küresel turizmin, 2025 yılına dair umut verici tahminlerle yeniden şahlandığını ifade eden Baraner, “Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü (UN Tourism), gelecek yıl için turist sayılarında yüzde 3 ila yüzde 5 artış öngörüyor. Ancak, bu olumlu beklentilerin gölgesinde Türk turizminin farklı bir hikaye ile karşı karşıya kalacağını unutmamalıyız. Bunlar ‘Ekonomik ve Jeopolitik Zorluklar’ Türkiye global turizm akışında kendi tehlikelerini yaratan özel bir ülke durumunda. Her ne kadar ekonomik ve jeopolitik zorluklarla yaşamaya alışkın olsak da, Türk turizminin tehditleri sadece bunlarla sınırlı değil. Artan maliyetler ve çevresel sorunlar, sektörümüzü zor duruma sokuyor. Ancak daha acil müdahale gerektiren başka sorunlar var. Aksi takdirde, her biri yarınlarımızı tehdit eden adeta saatli bombalar haline gelecek” diye konuştu.


“Otel yangını Türk turizminde bir dönüm noktası”

Kartalkaya’daki Otel Yangını’nı ‘Bir Miladın İfadesi’ olarak değerlendiren Baraner, “Para hırsı sarmış birkaç otelci, sektörümüzü sırtından hançerledi ve tüm sektörümüzün büyük acılar ile uyanmasına vesile oldu. Kartalkaya’daki otel yangını, Türk turizminde bir dönüm noktası. Her yıl hızla büyüyen sektörümüzün altyapısının bazı noktalarda ne denli yetersiz olduğunu görmek, biz turizmcileri derinden yaraladı ve tedirgin etti. Dünya çapında birinci ligde oynayan Türk turizm sektöründe nasıl böyle bir otel hala aktif olarak çalışabilir ve müşteri kabul edebilir durumda olmasını anlamak mümkün değil. Ve en tuhafı kimsenin sorumluluk üstlenmemesi. Sorumlu kim bunu bilmek istiyoruz? Bu güvenlik açığı, uluslararası arenada yürüttüğümüz güvenli turizm çalışmaları bakımından da inandırıcılığımızı kaybetmemize neden oldu. Halbuki son yıllarda özellikle güvenli turizmde ne kadar yol almıştık ve bunun PR’nı dünyada ne kadar başarılı yapıp sadece bu sebepten dolayı milyonları Türkiye’ye çekmeye başarmışken, milyonlarca iyi niyetli, namuslu, ahlaklı, çalışkan Türk turizm emekçilerinin şevkini de kırmış oldu. Hayatını kaybedenler hepsi birbirinden değerli insanlarımız için derin bir üzüntü duyarak, onlara Allah’tan rahmet dilerken bu olayın gelecek için bir dönüm noktası olmasını umuyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.


“Türkiye’ye karşı ulusal seyahat uyarıları yapılıyor”

Türk turizminin göz ardı edilemeyecek tehlikelerle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Baraner, sadece otel yangınlarının değil, diğer birçok tehlikenin de kapıda olduğunu vurgulayarak, “Güvenlik endişeleri, sahte alkol vakaları ve tarım ürünlerinde pestisit kalıntıları gibi aşırı zehirli gübreleme sorunları, dünya basınında yer almaya başladı. İlk ulusal seyahat uyarıları yapılmaya başladı. Bu geldiğimiz durumda, artık bakanım, valim, başkanım devri bitmeli. Herkes işini yapmalı, raporlamalı ve şeffaf bir şekilde kamuoyuna sunmalı” ifadelerini kullandı.


“Güvenli otel, güvenli gıda ve güvenli içki talep ediyoruz”

Global turizmdeki rekabet, acımasız pazarlama taktikleriyle piyasa savaşlarına dönüştüğünü ve sektörün kendine zarar vermemesi gerektiği vurgulayan Baraner, “Unutmamalıyız ki, Türk turizmi öyle büyüdü ki yapılan en küçük hatanın yıl bazında küresel pazarlarda Türkiye’ye verdiği kayıp bile milyar euroyu bulabiliyor. Sarsılıp kendimize gelmeliyiz! Tüm kurumlarımız, bakanlığımız, yerel otoriteler, dernekler siyasete boyanmış durumda; herkes dostunu kolluyor. Ancak yaşananlar bize gösteriyor ki, bugünkü dünya konjektöründe güvenlik, sağlık ve savunma konularında siyaseti tamamen bir kenara atıp, el ele verip çalışmazsak, her zamanki gibi yine bütün Türkiye’mizin kaybettiğine şahit olacağız. Bunu birçok defa yaşadık ama artık yaşamak istemiyoruz ve yüksek sesle ivedilikle haykırarak, sektör çalışanları olarak; güvenli otel, güvenli gıda ve güvenli içki talep ediyoruz” dedi.


“Sektör geleceği için destek gerekli”

Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, valiliklerin, belediyelerin, TÜRSAB’ın, Türofed’in, TÜROB, TTYD’nin ve ilgili tüm kurumların Ulusal bir adım atması gerektiğini vurgulayan Baraner, “Siyasilerin, siyaseti bir kenara bırakarak sektörün geleceği ve bekası için yeni bir denetim otomasyonu kurması gerekiyor. Masaya oturup teknik çalışmalar yapmalı ve birbirlerini desteklemeliler. Tüm dünyada olduğu gibi konaklama vergisinin önemini artık görüyoruz. Destinasyonların altyapı ve güvenlik yükünü, belediyelerin konaklama vergisi almadan kaldırmasının mümkün olmadığını anlayabiliyoruz. Özellikle bu yıl, TGA’da toplanan paraların bir kısmının sahil belediyelerindeki itfaiye ve yangın söndürme teknolojilerine yatırılması, ileride daha sürdürülebilir bir tanıtım hizmeti sunmamıza yardımcı olacak” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM