İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir özelinde istihdam ihtiyaçlarının sektörel olarak belirlenmesinin faydalı olacağını söyledi
İzmir Ticaret Odası (İZTO) şubat ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz başkanlığında İZTO Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi’nin katılımıyla düzenlenen meclis toplantısının gündemini mesleki eğitimin önemi oluşturdu. Toplantıda konuşan, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, İzmir özelinde, istihdam ihtiyaçlarının sektörel olarak belirlenmesi; mesleki ve teknik Anadolu liseleri bünyesinde bölümlerin ve kontenjanların söz konusu ihtiyaca orantılı olarak yapılandırılmasının faydalı olacağını belirtti.
Özgener, “Meslek lisesi mezunlarının ilgili meslekte çalışmasına ve niye çalışmadığına dair konularda istatistiksel çalışmaların yürütülmesi de önem taşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaokulda öğrenim gören öğrencilerin kabul edileceği mesleki ve teknik Anadolu liseleri bünyesindeki mesleki ortaokulların Bursa, Sivas, Konya ve Burdur’da açılacağı duyuruldu. Bu ortaokulların kentimizde de açılmasının katkı sağlayacağına inanıyoruz. Öğrencilerin daha ortaokul sıralarında, meslek liselerindeki bölümler ve bu bölümlerden mezun oldukları takdirde geleceklerini nasıl şekillendirebilecekleri konusunda bilgi sahibi olmaları oldukça önemli. Bu konuyla ilgili güzel bir haberi de Çınarlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Protokol Yürütme Kurulu Toplantısı’nda aldık. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Firdevs Çatalkaya, lisemizin bünyesinde mesleki ortaokul açılacağını ifade etti” dedi.
“Mesleki eğitimin önemi giderek artıyor”
Mesleki eğitimin yeni pozisyonunun tasarlanması ve güncel donanımla zenginleştirilmesinin kritik hale geldiğini söyleyen Özgener, “Ülkemizin yıllardır bir avantaj olarak gördüğü nüfus-fırsat penceresini de giderek yitirdiğimizi, demografik anlamda medyan yaşın giderek yükseldiğini gözlemliyoruz. Yaşanan tüm bu gelişmeler, iş gücümüzü hızlı bir şekilde dönüştürmemiz gerektiğini işaret ediyor. Bu noktada; dönüşümü yakalamak için dünyadaki gelişmeleri iyi okumamız, doğru anlamlandırmamız ve uygulamaya geçmede çevik olmamız şart. Bu bağlamda, bireylerin kariyer yollarını sürdürülebilir şekilde inşa etmelerinde mesleki eğitimin önemi giderek artıyor. İş dünyasının ihtiyaçlarına uyum sağlayan, teknolojik gelişmeleri takip eden ve sürekli kendini yenileyen bir eğitim sistemi, ekonomik büyüme ve toplumsal refah açısından büyük bir gereklilik. İZTO olarak bu süreçte, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile iş birliği içinde mesleki eğitimin dijitalleşme ve inovasyonla entegre edilmesini sağlayacak projeler geliştirmek istiyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Mesleki Eğitim Merkezleri, kritik bir ihtiyaca cevap veriyor”
İZTO bünyesinde faaliyet gösteren Meslek Komitelerinin ihtiyaç duyduğu konuların başında nitelikli eleman ihtiyacı geldiğini aktaran Özgener, “Bu bağlamda, çağın gereklerine uygun bir meslek edinmenin uzun vadede kıymet ve kazanç sağlayacak bir konu olduğunu, gençlerimize anlatmamız gerekiyor. Bu noktada meslek lisesine gidecek bir öğrencinin kariyer planı da yapabildiği bir sistem olan Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kritik bir ihtiyaca cevap veriyor. Öğrencilerin teorik eğitimle birlikte iş yerlerinde deneyim kazanarak yetiştiği MESEM, eğitim ile çalışma hayatı arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi konusunda hayati bir rol oynuyor. Bu sistem ile çocuklarımız, daha okurken iş fırsatlarına sahip olabiliyor. Yürütmekte olduğumuz Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Projeleri için Tarım Meslek Liseleri kaliteli üretim için hayati önem taşıyor. Bir başka bir örnek; Kemalpaşa’da hayata geçireceğimiz lojistik merkezimiz. Bu merkezimiz kapsamında da bir Dış Ticaret Meslek Lisesinin, bölgeye artı bir değer katacağına inanıyoruz” diye konuştu.
“Satışlarda azalma, stoklarda artışa neden oluyor”
Sanayi üretiminin aralık ayında yüzde 7 artışla son iki yılın en yüksek büyüme oranlarından birine ulaştığını ifade eden Özgener, “Fakat ulusal verilerdeki toparlanma sinyallerine rağmen, üyelerimizden aldığımız geri bildirimler bu toparlanmanın henüz özellikle KOBİ’ler özelinde algılanmadığını gösteriyor. Önümüzdeki aylarda satışlarda belirgin bir yükseliş öngörülmediği gibi, mevcut durumun, özellikle enflasyonla ilgili algı nedeniyle zorlaşacağı beklentisi hakim. Diğer yandan satışlardaki azalma, stoklarda artışa neden oluyor. Üyelerimizin ciroları ve gelirleri genel anlamda düşüyor, buna karşılık masrafları ise katlanmış durumda. Özellikle personel giderlerinde yaşanan artışın; yurt dışı satışlarda ve fiyat belirlemede zorluk oluşturduğunu, yurtiçi piyasalarda ise kazancın ancak giderleri karşılayabilecek seviyede olduğunu değerlendiriyoruz. Yapılan işlerden elde edilen gelirlerin kârlı olmadığını ve bu durumun birçok firmanın kapanma riskiyle karşı karşıya kalmasına yol açtığını analiz ediyoruz. Özellikle döviz kurunun enflasyondaki artışa göre düşük kalması nedeniyle ihracatta sıkıntılar yaşandığını ve 2025 yılında da girdi maliyetlerinin artmaya devam etmesinin iş süreçlerini giderek zorlaştıracağını, dolayısıyla küresel piyasalardaki rekabet gücümüzün azalacağını öngörüyoruz. Bu durumun iç pazarda ithalatın daha cazip hale gelmesine neden olacağı kanaatindeyiz” dedi.
Kredi faizlerinin yüksek seyretmesi nedeniyle firmaların nakit akışının zorlaştığını ve birçok işletmenin mevcut ürünleri zararına satma noktasına geldiğini belirten Özgener, “Buna çözüm olarak, politika faizinin gerilemesine, ticari kredi oranlarının eşlik etmesi gerekiyor. Ayrıca, faiz yükselirken değişken faizli kısa vadeli kredi kullandırıp, faiz düşerken sabit faizli uzun vadeli kredi önerilmesini de doğru bulmuyoruz” ifadelerinde bulundu.