Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İstanbul’da düzenlenen ‘Tarımda Türkiye Yüzyılı Zirvesi’ne katıldı. Programda yaptığı konuşmada Türkiye’nin büyüme rakamlarına vurgu yapan Yumaklı, “Türkiye 2024’te yüzde 3,2 büyüdü. Tarımsal büyüme yüzde 3,9 yani Türkiye büyüme ortalamasının üzerinde.Yaklaşık 74 milyar dolarlık tarımsal hasıla var. İhracat rakamları 2023’te yaklaşık 31 milyar dolardı, 2024’te ise 32,6 milyar dolara geldik. Bütün bunlar ‘bitti’ denilen tarımın rakamları. Tarımsal hasıla bakımından Avrupa’da birinci olduğumuzu, dünyanın da ilk 10 ülkesi içerisinde olduğumuzu belirtmek istiyorum” dedi.
Dünyada hiçbir ülkenin yüzde 100 kendi kendine yetemeyeceğini, böyle bir şeyin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirten Yumaklı, “Ancak sizin için önemli, stratejik, ülkenizin geleceği için vatandaşınızın temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek kabiliyette ve kapasitede misiniz, önemli olan bu, evet Türkiye böyle. Bugün itibarıyla sınırlarımızı kapatsak, Türkiye’nin gıda arz güvenliğiyle ilgili hiçbir sorunu olmaz” ifadelerini kullandı. 2024 sonu itibarıyla 137 milyon tonluk bitkisel üretim sağlandığını anımsatan Yumaklı, Türkiye’nin tarımın her türlü kategorisinde önde gelen ülkelerden biri olduğunu söyledi.
“Türkiye yaklaşık 186 ülkeye ihracat yapıyor”
86 milyon nüfusumuzun olduğunu ve 60 milyona yakın turistin ülkemize ziyaret için geldiğini vurgulayan Yumaklı, “Bütün bunların ihtiyacını karşılıyoruz. Biraz önce söylediğim gibi 32,6 milyar dolar üzerine de ihracat yapıyoruz. Elbette dünyada her başlıkta olduğu gibi, tarım başlığında da bizim örnek almamız gereken iyi uygulamalar veya ulaşmamız gereken hedefler var. Türkiye yaklaşık 186 ülkeye ihracat yapıyor. Türkiye’nin dünyayla entegrasyonu tamdır. Her kategoride dünyayla yarışabilecek potansiyeli de vardır. Dolayısıyla tarım bitti demek, yani bizim ülkemizi tabiri caizse mevcut halinden kötü durumda göstermek ya da bunun böyle olduğunu iddia etmek ya cehalettendir ya da farklı bir maksat taşır” diye konuştu.
“Biz temel olarak toprağa bağlı bir milletiz”
2002’den bu yana tarımsal üretimin artışına değinen Yumaklı, “Topraklarımız aynı, ama üretimimiz ciddi şekilde arttı. Bunu neye borçluyuz; Öncelikle mekanizasyon konusu, tarım teknolojileri konusu, toprakların birleştirilmesiyle ilgili çabalar, özellikle su ve sulama yatırımları, çiftçimizin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi, bunların tamamı ve birçoğu Türkiye’de tarımsal üretimin gelişmesi için en önemli etkenler oldu. Biz temel olarak toprağa bağlı bir milletiz. Dolayısıyla buna çok da özel bir önem atfederiz. Toprak ana deriz. O, oradaki bereketi ifade eder. Bunu sağlamak için de herkes elinden gelen gayreti sarf eder. Tabii bütün bunların yanında çiftçilerimizin, üreticilerimizin bundan para kazanmaları gerekir. Bunun sürdürülebilir bir halde devam etmesi gerekir. Dolayısıyla toplulaştırılmış araziler, su ve sulama yatırımlarıyla birden fazla ürün alınmasına imkan veren araziler. Bunun üzerine, devletimizin vermiş olduğu teşvikler bu sonucu getirmiş durumda. Elbette verimlilikle ilgili, kaliteyle ilgili diğer unsurlar da olmak üzere” diye ekledi.
“Sürdürülebilir bir üretim olsun istiyoruz”
‘Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi’ne beklenenden yaklaşık 10 kata yakın bir başvuru olduğunu belirten Yumaklı, “Üretim yapmak isteyen, kendisine imkan verildiği zaman buna katılacak olan, artık teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanan, geleneksel düşünmeyen, bütün optimumlara bakan bir üretici jenerasyonu, bir kuşak geliyor. Bunun da ülkemiz için büyük bir zenginlik olduğunu ifade etmek isterim” dedi. Devletin üretimi artırmaya yönelik desteklerini anlatan Yumaklı, “Üretimi 5 ayak üzerinde düşündük. Sürdürülebilir bir üretim olsun istiyoruz. Bu üretimi verimli bir şekilde yapmak istiyoruz. Verimli ve sürdürülebilir yaptığımız üretimin kaliteli olmasını istiyoruz, rekabet için ve kayıt altında olmasını istiyoruz. Bütün bunlardan sonra da elde edilen katma değerin sektöre yatırım olarak geri dönmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“2024’te denetimler yaklaşık 1,3 milyonu buldu”
Yumaklı, taklit ve tağşiş ürünlerin yayınlanmasına vatandaşların yoğun bir ilgi gösterdiğini söyleyerek, “Her vatandaşımızın sağlıklı ve güvenli gıdaya ulaşma hakkı vardır. Bu hak hiç kimse tarafından gasp edilemez. 2024’te denetimler yaklaşık 1,3 milyonu buldu, 1,5 milyar TL’ye yakın idari para cezası uygulandı. 610 işletmeye de halkın sağlığını tehdit eder mahiyette olduğu için onların da savcılıklara suç duyurusu yapılarak cezalandırılmasını sağladık. Bunun toplamın içerisinde çok cüzi miktarda veya adette olduğunu söylemem lazım ama buradaki amaç bunları sıfıra yaklaştırmak. Ve biz bu hafta başından itibaren mübarek ramazan ayı ile alakalı en çok tüketilen ürünler hangileri ise 8 bin arkadaşımla onların denetimlerine başladık” ifadesinde bulundu.
“Dünyanın ortalaması da Türkiye ortalamasıyla neredeyse aynı”
Yurt dışından geri dönen ürünlerin iç piyasada tüketildiğine dair iddiaları cevaplayan Yumaklı, “Kaliteli bir ürün üretmek ya da birim alandan aldığınız verimi artırmak adına bu zararlıların o ürüne etki etmesini engellemeye çalışıyorsunuz. Bunun için de zirai ilaç kullanıyorsunuz. Peki neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Özellikle iklim değişikliğiyle zararlı çeşitleri de artmaya başladı. Önemli olan şu; siz bunu aynı bir insan hastalandığında kullandığınız ilaç gibi dozajını, ne zaman ve nasıl kullanacağınızı, ne zaman bırakacağınızı bilmeniz gerekir. İşte bütün sorun burada. Dolayısıyla bunu halletmek üzere çok yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Peki ülke gündemine nasıl geliyor? Ülke gündemine ihracata gidip de ihraç edilen ürünlerin sınır kapılarında ya da ilgili ülkede analiz edilmesi sonucu, bize iade edilmesiyle ülke gündemine giriyor. RASFF bildirimi dediğimiz bildirimler her gün açık. İhracata gidenleri konuşuyoruz da bu ürünler Türkiye’de üretiliyorsa, hepimizin tükettiği ürünler aynı zamanda. Yani olaya bütüncül bakmak gerekir. Son 3 yılda zirai ilaçla mücadelemiz sebebiyle ürünlerin üzerindeki kalıntı oranı yüzde 35 azalmış durumda. Saha denetimlerini tarlada yapıyorsunuz, paketleme tesisinde yapıyorsunuz, hallerde yapıyorsunuz ya da marketlerde, market raflarında yapıyorsunuz. İhracata giden ürünlerin geri dönme oranı da yüzde 60 azaldı. Elbette bu bilinçlendirme eğitimlerinin yanı sıra zirai ilaçlara alternatif metotları da kullanmanız gerekir. Biyoteknik ve biyolojik mücadele yapmanız gerekir” değerlendirmelerinde bulundu.
“Türkiye dünyada orman yangınlarıyla mücadelede bir otorite”
Yumaklı, Türkiye’nin Akdeniz havzasında iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında olduğunu belirterek, “Ancak Türkiye Cumhuriyeti su konusuna gerçekten çok büyük önem vermiş. 2002’den itibaren 11 bin tesis yapılmış, 3,3 trilyonluk yatırımdan bahsediyoruz. Özellikle su konusunun hem tarımsal üretim için hem de diğer üretim alanları için çok önemli olduğunu da düşünecek olursak, bu yatırımların ne kadar hayati olduğunu da anlamış oluruz. Su kullanımlarını eylem planlarıyla bütün sektörlere, bütün taraflara ilettik ve uygulanmasını takip ediyoruz. 2025’te bahsetmiş olduğumuz 11 bin tesise 381 tesis daha ilave edeceğiz. Yoğun bir şekilde Türkiye’de su ve sulama yatırımlarını bitirmeye çalışıyoruz. 106 milyar TL’lik bir bütçemiz var sadece bu konuda” ifadelerini kullandı.
“Asıl başarı orman yangınlarının çıkmaması”
Türkiye’nin dünyada orman yangınlarıyla mücadele konusunda bir otorite olduğunu kaydeden Yumaklı, “Sizin gerekli alet ve ekipmana sahip olmanız, 11 dakika içerisinde ilk müdahaleyi yapabiliyor olmanız, dünyada sadece iki ülkenin kullandığı insansız hava araçlarının orman yangınlarıyla veya orman faaliyetleriyle ilgili iki ülkeden biri olmanız, her ne kadar gurur verici de olsa hep şunu söylüyoruz; Evet, orman yangınlarıyla mücadelede başarılıyız ama asıl başarı orman yangınlarının çıkmamasıdır” dedi.