Pazar, Temmuz 6, 2025

İyi bakterilerle daha sağlıklı bir yaşam

Son yıllarda sıkça duyulan ‘mikrobiyota’ kavramı, sindirim sisteminde yaşayan bakteri topluluğunu ifade ediyor. Medicana Sağlık Grubu Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Yüceyar, “Mikrobiyota, sindirim sistemi ile ilgili hastalıkların dışında, şeker hastalığı, demans, Alzheimer, depresyon, otoimmun hastalıklar, damar sertliği, uyku problemleri gibi sorunlarla ilişkilendiriliyor. Mikrobiyota testinden elde edilecek verilerle düzenlenecek diyet önlemleri ve kullanılacak uygun probiyotikler, birçok hastalığı önleyebiliyor” dedi. Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Mısra Aydın da testin ardından uygulanan beslenme programları ile ilgili bilgi verdi.

İnsan vücudu, doğumdan itibaren bu bakterilerle tanışmaya başlar. Özellikle normal doğumla dünyaya gelen bebekler, annenin doğum kanalından geçerken sağlıklı bakterilerle erken dönemde tanışma avantajına sahip olur. Yaşamın ilerleyen dönemlerinde beslenme alışkanlıkları, çevresel faktörler ve yaşam tarzı gibi etkenler mikrobiyotanın içeriğini şekillendirir. Medicana International İzmir Hastanesi’nde yaklaşık bir aydır uygulanan mikrobiyota testiyle bağırsak sağlığının analiz edildiğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Yüceyar, “Bu test sayesinde bireyler, bağırsak sağlıklarını analiz ettirerek, uzman doktorlar eşliğinde kişiye özel beslenme ve sağlık planları oluşturabiliyor” dedi.


Beden ve zihin sağlığının ipuçlarını veriyor

Prof. Dr. Yüceyar, bağırsak florasının, sadece sindirim sistemini değil, tüm vücudu etkileyen bir yapı olduğunun altını çizerek, “Bağırsaklarda bulunan bakteriler dengeli olduğunda sindirim, bağışıklık sistemi ve zihinsel sağlık olumlu yönde etkileniyor. Bu dengenin bozulması ise pek çok hastalığın ortaya çıkmasına neden olabiliyor. İrritabl bağırsak sendromu, inflamatuar bağırsak hastalıkları, obezite, diyabet, depresyon, çölyak hastalığı, epilepsi, hashimato, dikkat eksikliği, uyku problemleri, otoimmun hastalıklar, damar sertliği, Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklar mikrobiyota ile ilişkilendiriliyor” diye konuştu. 

Mikrobiyota testi sonucunda, zararlı bakterilerin oranını azaltmak ve yararlı bakterileri artırmak için kişiye özel beslenme önerileri oluşturulduğunu kaydeden Prof. Dr. Yüceyar, “Ayrıca probiyotik desteklerle bağırsak sağlığını düzenleyerek hastalık risklerini en aza indirmek mümkün hale gelebiliyor” ifadelerini kullandı. 


Kişiye özel beslenme planlaması

Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Mısra Aydın, mikrobiyota testi sonuçlarının diyet planlamasındaki önemine dikkat çekerek, “Gaita analizleri, bağırsak mikrobiyomundaki iyi huylu ve kötü huylu bakterilerin dengesi ve hangi bakterilerin çoğunlukta olduğu hakkında bilgi veriyor. Günümüzde paketli gıda tüketiminin artması, ev yapımı ürünlerin azalması ve besinlerle alınan toksinler gastrointestinal sistem hastalıklarının artmasına neden oluyor. Kişiye özel diyet planlamasında, vücut analizi, biyokimya, tanı ve anamnez dışında gaita analiz raporunu incelemek büyük önem taşımaktadır. Bağırsak mikrobiyomuna uygun diyet, gastrointestinal sistem hastalıkları olan bireylerde hastalığın tedavi sürecine katkı sağlarken, sağlıklı bireylerde ise hastalıklardan korunma açısından etkili olabilir. Bulgulara göre kişiye özel prebiyotik besin planlaması yapılıyor” dedi. 

Uzm. Dyt. Aydın, kırmızı üzüm, soğangiller, kuru meyve, olgunlaşmamış muz, bitter çikolata, üzüm çekirdeği yağı, bezelye, enginar, ceviz, badem, kuru baklagiller, elma ve tam tahıllar gibi besinlerin prebiyotik kaynağı olduğuna dikkat çekti. Uzm. Dyt. Aydın, “Gerekli durumlarda probiyotik takviyesi ile prebiyotik besinlerin beslenme planına dahil edilmesi, hastalıkların tedavisi ve korunma sürecine olumlu katkılar sağlayacak” dedi. 

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM