Pazartesi, Nisan 14, 2025

Rehabilitasyon

Uluslararası jeopolitik dünya düzeni çalkalanıyor, çünkü İkinci Dünya Savaşından beri bir baskın gücün (ABD) diğer ülkelerin takip ettiği düzeni dikte ettiği dönem sona erdi. ABD’nin liderlik ettiği çok taraflı, iş birliğine dayalı dünya düzeni, tek taraflı, güce dayalı bir yaklaşımla değiştiriliyor. Bu yeni düzende, ABD elan dünyadaki en büyük güç ve tek taraflı, “Önce Amerika” yaklaşımına geçiş yapıyor. Şu anda bunun, ABD liderliğindeki ticaret savaşında, jeopolitik savaşta, teknoloji savaşında ve bazı durumlarda askeri savaşlarda kendini gösterdiğini görüyoruz.

Şu anda yaşananların çoğunlukla gümrük vergileriyle ilgili olduğunu düşünme hatasını yapmamalı, tarife oranlarının değişimi, tatbiki gibi konular çerçevenin sadece bir tarafını oluşturuyor. Avrupa Birliği’nin vergi oranları üzerinden mütekabiliyet direncine sarılması ya da pazarlık ve uzlaşma masası arayışları ise tarihte her zaman olduğu üzere oyalanmaktan medet ummaktır. Zira Trump şunun farkına vardı: Sadece Çin’e yönelen bir gümrük vergisi etkili olmadığı gibi Çin’e de oynadı. Yeni vergilerin birinci nedeni bu. Biden döneminde de belki ton değişti ama gümrük vergileri, yaptırımlar ve çip konusunda ise oldukça sert bir Biden gördük. Yani devlet politikası devam etti. Bütün bunlar da işin sadece bazı tarafları.

Küreselleşmenin azaldığı bir dünyada hem büyük ticaret dengesizliklerinin hem de büyük sermaye dengesizliklerinin olması açıkça mantıksızdır; Ünlü hedge fon yöneticisi Ray Dalio, “çünkü büyük oyuncular, diğer büyük oyuncuların ihtiyaç duydukları şeyleri kesmeyeceğine (bu bir Amerikan endişesi) veya kendilerine borçlu olunan parayı ödemeyeceğine (bu bir Çin endişesi) güvenemiyor. Bu, tarafların bir tür savaş içinde olduğu ve kendi kendine yeterliliğin en önemli şey olduğu bir durumun sonucu”. Tarihi inceleyen herkes, bu tür koşullar altında bu tür risklerin tekrar tekrar şimdi gördüğümüz aynı sorunlara yol açtığını bilir.

Küreselleşmenin azaldığı bir dönemde, ticaret ve sermaye bağlantısını yansıtan bu büyük ticaret ve sermaye dengesizlikleri bir şekilde azalacak. Ayrıca, ABD hükümetinin borç seviyesinin ve hükümet borcunun artma hızının sürdürülemez olduğu açıkça görülüyor. Açıkça görülüyor ki, tüm bu dengesizlikleri ve aşırılıkları azaltmak için para düzeni büyük ve yıkıcı şekillerde değişmek zorunda, ve bu değişim sürecinin henüz başındayız.

Peter Zeihan, 2022 yılında “ABD, global sistemden çekiliyor ve globalizasyonda çöküş olacak, bildiğimiz dünya yıkılıyor” şeklinde bir kitap yayınlamıştı. Para/ekonomik düzen çöküyor çünkü mevcut borç miktarı çok fazla, bu borçların artma hızı çok yüksek ve mevcut sermaye piyasaları ile ekonomiler bu sürdürülemez büyük borçla destekleniyor. Borç sürdürülemez çünkü;

a) çok fazla borçlu olan ve aşırı harcamalarını finanse etmek için borca bağımlı hale gelen borçlu-alıcılar (örneğin ABD) ile

b) zaten çok fazla borca sahip olan ve ekonomilerini sürdürebilmek için borçlu-alıcılara (örneğin ABD) mal satmaya bağımlı olan alacaklı-satıcılar (örneğin, Çin) arasında büyük bir dengesizlik var. Bu dengesizliklerin bir şekilde düzeltilmesi için büyük baskılar var ve bu düzeltme, para düzenini büyük ölçüde değiştirecek.

Basit bir Cumhuriyetçi başkanın fikrine göre dümen kırıldı ve sonra Demokrat başkan gelir ve bu durum düzelir gibi bir dünyada değiliz.

2018-2023 arası ABD’nin yıllık bazda açık verdiği ülkelerin sıralamasına baktığımızda Çin ile olan ticaret açığı daralırken, toplam manşet ticaret açığında daralma olmadı. Vietnam, Meksika gibi ülkeler öne çıktı. Bu, çok önemli bir nokta. Trump veya ABD şunun farkına vardı: 2016 başkanlığı sırasında alınan önlemler neticesinde Çin sadece menşe değiştirdi. Fabrikalarını taşıdı, ABD pazarına girmeye devam etti. Sadece girmeye devam etmekle de kalmadı, fabrikalarını Bangladeş’e, Vietnam’a, Meksika’ya taşıyarak kendi ekonomik bloğunu da oluşturmaya başladı. O bölgelere ne kadar yatırım yaparsanız, aslında sözünüz de o kadar çok geçmeye başlayacaktır. Dünyanın en büyük tüketici pazarı ABD ile İkinci Dünya Savaşından sonraki müesses nizamın ABD destekli en büyük ikinci tüketici Avrupa Birliği arasındaki mevcut rabıtalar çözülür. 20.asır Atlantik İttifakının(ABD-AB) birlikte Çin ile münasebetler de dahildir. Bu, kaçınılmaz bir kural. ‘Önce Amerika’ sloganına ulusal siyasi bir refleksten öteye küresel ticari, sosyal, güvenlik, kültürel, siyasi multidisipliner boyutlardan bakılmalıdır.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Demir Uzun

Diğer Yazarlar