Cumartesi, Mayıs 3, 2025

2024‘te iş kazalarında 1897 işçi hayatını kaybetti

TMMOB Makina ve Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 2000-2023 döneminde iş kazalarının yüzde 910, iş cinayetlerinin ise yüzde 266 oranında arttığını açıkladı. Geçtiğimiz günlerde Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü kapsamında Türkiye’deki İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) alanındaki gelişmeleri değerlendirme altına alan ekip, ciddi sorunlarla karşı karşıya kalındığının altını çizdi. Söz konusu metinde 2012’de yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile tüm işyerlerinde İSİG hizmeti alma zorunluluğunun getirildiği belirtildi ancak İSİG çerçevesindeki önlemleri almanın öncelikle işverenin görevi olduğunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen sistemde bu görevin işverenden çok iş güvenliği uzmanları ile hekimlerden beklendiğini ve her iş kazasından da onların sorumlu tutulduğuna dikkat çekildi. Açıklamalarının devamında ise resmi istatistikleri örnek veren ekip, bu düzenlemelerin sorunları çözemediğini aksine 2012 yılından beri mevcut sorunların artarak devam ettiği aktarıldı.


“İş kazaları ele alınması gereken kritik bir konu”

İşyerlerine verilecek İSİG önlemlerinin kamu hizmeti olarak ele alınmadığına ve İSİG hizmetlerinin piyasalaştırıldığına değinen TMMOB Makina ve Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “Pek çok işletmede İSİG kültürünün yerleşmemesi, yüksek riskli sektörlerde iş kazalarının devam etmesi ve denetimlerin yetersizliği, etkili bir güvenlik kültürünün oluşmasını engelliyor. 2024 İSİG Meclisi verilerine göre, iş kazalarında 1897 işçi hayatını kaybetti ve bu durum, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin çok önemli bir sorun olduğunu gözler önüne serdi. İş kazaları ve meslek hastalıklarının, çalışanların ve ailelerinin hayatını olumsuz etkilediği gerçeğinden yola çıkarak; tüm toplumun işbirliğiyle ele alması gereken kritik bir konu olduğu gerçeğini kabul etmek gerekir.  Özellikle yüksek riskli sektörlerde iş kazaları ve meslek hastalıkları oranı yüksek olup, denetim mekanizmalarının zayıflığı bu durumu daha da pekiştiriyor. Denetimlerin azlığı ve genellikle yalnızca evrak düzenlemelerine odaklanılması, sahadaki gerçek durumu değerlendirmeyi engelliyor. Ayrıca, iş güvenliği uzmanlarının mesleki bağımsızlığa sahip olmaması, işverenlerin çıkarları doğrultusunda hareket etmelerine yol açıyor ve güvenlik önlemlerinin etkinliğini düşürüyor. Bu nedenle, İSİG önlemlerinin daha etkin bir şekilde uygulanabilmesi için sıkı denetimler, iş güvenliği uzmanlarının bağımsızlığının güçlendirilmesi ve sürdürülebilir bir güvenlik kültürünün oluşturulması gerekiyor” açıklamasında bulundu.


“Denetim, eğitim ve güvenlik önlemleri artırılmalı”

Özellikle inşaat, maden, tarım ve taşımacılık gibi yüksek riskli sektörlerde işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili sorunların ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirten TMMOB Makina ve Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “İnşaat sektöründe, işçiler düşme, göçük ve ağır makinelerle çalışma gibi risklerle karşı karşıya kalıyor; bu sektörde, denetim eksiklikleri nedeniyle sıklıkla kazalar yaşanıyor. Maden sektöründe ise, yeraltı göçükleri, patlamalar ve zehirli gazlar gibi tehlikeler işçilerin yaşamını riske atıyor; geçen yıl Erzincan İliç’de yaşanan maden faciası gibi büyük kazalar, sektördeki güvenlik zafiyetlerini gözler önüne seriyor. Tarım sektöründe, mevsimlik işçiler kimyasal maddelerle (pestisitler) çalışırken, ağır makineler ve çevresel faktörler de sağlık risklerini artırıyor; tarımda çalışanların çoğu, düşük ücretler ve zorlu koşullar altında yeterli İSİG desteğinden yoksun. Taşımacılık sektöründe ise trafik kazaları, aşırı yorgunluk ve düşük denetim gibi faktörler, işçilerin hayatını tehdit ediyor. Bu sektörlerde yaşanan iş cinayetleri, kazalar ve meslek hastalıklarının yüksekliği ihmallerin ve denetim eksikliklerinin ciddi sonuçlar doğurduğunu gösteriyor.  Bu sorunların çözülmesi için daha sıkı denetimler, eğitimler ve güvenlik önlemlerinin artırılması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.


“Çocuklar, kadınlar ve göçmenler büyük zorluklarla karşılaşıyor”

Çocuk işçiliğinin, tarım, inşaat ve tekstil sektörlerinde yaygın olduğunu, çocukların ise ağır fiziksel yükler altına girerek tehlikeli çalışma koşullarına maruz kaldıklarının altını çizen TMMOB Makina ve Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “Kırılgan gruplar arasında yer alan çocuklar, kadınlar ve göçmenler de büyük zorluklarla karşılaşıyor. Çocuk işçiliği, özellikle tarım, inşaat ve tekstil sektörlerinde yaygın olup, çocuklar ağır fiziksel yükler altına giriyor ve tehlikeli çalışma koşullarına maruz kalıyor, bu da iş cinayetlerine ve ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Kadın işçiler, erkek meslektaşlarına kıyasla düşük ücretler, daha fazla ayrımcılık, cinsel taciz ve fiziksel şiddet gibi zorluklarla karşılaşıyor; ayrıca, çoğu zaman daha az güvenli işlerde çalışmakta ve iş güvenliği önlemlerinden yeterince yararlanamıyorlar. Göçmen işçiler ise dil bariyerleri, hukuki belirsizlikler ve sosyal izolasyon nedeniyle işçi sağlığı ve iş güvenliği haklarına erişimde büyük zorluklar yaşıyor. Bu gruplar, genellikle düşük ücretli, geçici ve güvencesiz işlerde çalıştıkları için, İSİG önlemlerinin dışına itilmekte ve çoğu zaman görünmez kalıyorlar. Erişim sorunları ve sistematik ihlaller, bu grupların güvenli çalışma koşullarından yararlanabilmelerini engellerken, iş kazaları ve meslek hastalıkları oranlarını artırıyor. Bu nedenle, kırılgan grupların iş güvenliği ve sağlık haklarına daha fazla dikkat edilmesi, özel düzenlemeler ve denetimlerin artırılması gerekiyor” diye belirtildi.


“Kayıt dışı işçilik, haklardan mahrum bırakıyor”

Kayıt dışı çalışma ve taşeronlaşma da Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ciddi sorunlar yarattığını belirterek TMMOB Makina ve Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “Kayıt dışı işçilik, çalışanların haklarından mahrum kalmasına yol açıyor sağlık sigortası, iş güvenliği eğitimi ve işyeri denetimlerinden faydalanmalarını engelliyor. Taşeron çalışma, işçilerin doğrudan işverenle olan bağını görünmez hale getiriyor, bu da iş güvenliği önlemlerinin yetersiz uygulanmasına neden olur. Esnek ve güvencesiz çalışma koşulları ise, özellikle geçici işçiler ve serbest çalışanlar için İSİG standartlarının uygulanmamasına yol açıyor. Güvencesiz çalışanlar kötü çalışma koşulları nedeniyle, iş kazaları ve meslek hastalıklarına daha fazla maruz kalıyor. Sendikasızlık ve örgütlenme eksikliği de İSİG sorunlarını derinleştiren bir diğer faktör. Sendikasız işçiler, İSİG konusunda toplu hak arayışında zorluklarla karşılaşıyor ve işyerindeki sağlık ve güvenlik önlemleri, genellikle yalnızca formalite olarak kalıyor. Sendika ve işçi örgütlenmelerinin eksikliği, çalışanların haklarını savunmalarını ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturulmasını zorlaştırıyor” açıklamasında bulundular.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM