Pazar, Temmuz 6, 2025

Hem kurucu ortak hem de yönetici olmak


Yaklaşık iki sene süren karşılıklı görüşmelerden sonra kurdukları şirkette ortak olarak eşit paylara sahiptiler ve içlerinden bazıları, birlikte kurmuş oldukları bu yeni şirkette, yönetici olarak da çalışmaya başlamışlardı. Ben de aralarına kurulma tarihinde 6 ay önce katıldım. Dolayısı ile sürecin önemli konularının tartışıldığı son bölümüne şahit oldum.

Kuruluş süreci, herkesin içinde olduğu ve zaman zaman sıkıntıların da yaşandığı enteresan bir deneyim oldu. Zorlanılmadı dersem pek doğru olmaz ama, iplerin kopma aşamasına geldiği zamanlarda, yerinde yapılan müdahalelerle mutlu sona ulaşıldı ve şirket kuruldu. 

İşin doğrusunu söylemek gerekirse, değişik iş tecrübelerinden gelmiş farklı karakterlerdi. İş hayatlarında yaşamış oldukları farklı deneyimlerden dolayı olaylara bakış açıları da farklı idi.

Şirket kurulduktan sonra ortaklar arasında bir iş bölümüne gidildi. Daha genç ve teknik olanlar şirkette üst yönetici olarak çalışırken yaşını almış tecrübeli ortaklar ise yönetim kurulunu oluşturdu.

Allah’a şükür işler yolunda gidiyor ve herkes elinden gelen katkıyı veriyor. Arada sırada fikir ayrılıkları olsa da bu konular da karşılıklı güven ve saygı ortamında mesele olmaktan çıkıyor.

Geçen gün, tüm bu sürece şahit olan biri olarak aklıma bir konu takıldı. Önümüzdeki kısa ve orta vadeli dönemi nasıl yaşayacağız. Eşit hisselere sahip ortaklardan bazıları, yönetici sıfatlarıyla operasyonel işlerde daha fazla görev alırlarken, yönetim kurulunda sandalyesi olan diğer ortaklarla ilişkilerini nasıl dengeleyecekler? Özellikle de hem kurucu ortak hem de yönetici şapkasını giyenler…

Gerçekten de aynı anda hem şirket ortağı olmak hem de yönetici olarak görev yapmanın şirket üzerinde de olumlu ya da olumsuz birçok etkisi olacaktır. Bu tür şirketlerde ilişkiler dengeli bir şekilde yürütülmek zorundadır. Aksi takdirde ciddi sıkıntılar yaşanır.

Kurucu ortakların aynı zamanda şirketin yönetici pozisyonlarında bulunmaları, özellikle girişim aşamasındaki firmalar için oldukça yaygın bir durumdur. Bu yapı, şirketin büyüme stratejileri, kültürü ve temel karar alma süreçleri üzerinde hem avantajlar hem de çeşitli riskler barındırır.

Bu yazımda olaya iki farklı açıdan bakacağım; olumlu ve olumsuz yönden…


Önce olumlu durumlara bakalım.

Vizyonun Netliği ve Kararlılık
Kurucu ortaklar, şirketi sıfırdan inşa ettikleri için vizyonlarını daha net bir şekilde ortaya koyabilirler. Bu vizyonun şirketin günlük karar alma süreçlerine doğrudan yansıması, tutarlılığı artırır ve stratejik kararlarda yön kaybını önler.

Yüksek Motivasyon ve Bağlılık
Kurucu ortaklar şirketin büyümesine duygusal olarak da bağlıdır. Bu bağlılık, zorluklar karşısında yılmadan çalışmayı ve ekibe ilham vermeyi sağlar. Aynı zamanda işin her alanına hâkim olmaları, operasyonel süreçlerde hızlı kararlar almalarını kolaylaştırır.

Kültür ve Değerlerin Sahiplenilmesi
Kurucular, şirket kültürünü ve temel değerlerini bizzat oluşturdukları için, bu kültürün kurumsal yapıya entegre edilmesi konusunda daha etkin rol oynayabilirler. Çalışanlar, liderlerinin bu değerlere sadık olduğunu gördüğünde güven duygusu artar.

Maliyet Avantajı
Kurucu ortakların yönetici pozisyonlarında bulunması, dışarıdan üst düzey yönetici getirmenin maliyetini ortadan kaldırır. Bu durum özellikle erken aşama girişimler için finansal açıdan büyük avantaj sağlar.


Şimdi de olumsuz durumları ele alalım.

Profesyonel Yönetim Eksikliği
Her kurucu iyi bir yönetici olmayabilir. Teknik becerileri ya da yenilikçi fikirleriyle başarılı bir girişim başlatan kişi, yönetimsel beceriler konusunda yetersiz kalabilir. Bu durum, büyüme sürecinde organizasyonel karmaşaya yol açabilir.

Duygusal Kararlar
Kurucular, şirketi kendi çocukları gibi gördükleri için duygusal kararlar alma eğilimindedir. Bu durum, özellikle zor kararların objektif şekilde alınması gereken anlarda şirketin zarar görmesine neden olabilir.

Güç Yoğunlaşması ve Paylaşım Sorunları
Kurucu ortakların hem sahiplik hem yöneticilik pozisyonlarını üstlenmeleri, diğer paydaşlar ya da çalışanlar tarafından gücün tek elde toplandığı yönünde algılanabilir. Bu da iç çatışmalara ve güven sorunlarına zemin hazırlar.

Değişime Direnç
Kurucular, şirketin ilk yapısına ve alışkanlıklarına bağlı kalma eğilimindedir. Ancak büyüme ve ölçeklenme süreçlerinde esneklik ve değişim kaçınılmazdır. Kurucuların bu değişimi kabullenmede zorlanmaları, şirketin ilerlemesini engelleyebilir.


Yazımı şöyle sonlandıracağım:

Kurucu ortakların yönetici rolünde olması, bir şirketin ruhunu ve yönünü belirlemede büyük rol oynar. Ancak bu yapı sürdürülebilirlik açısından dikkatle ele alınmalıdır. Kurucuların profesyonel gelişimlerine yatırım yapmaları, gerektiğinde yetki devrini sağlayabilmeleri ve dışarıdan profesyonel destek almayı ihmal etmemeleri, bu modelin başarıyla sürdürülmesini sağlar.

Uzun vadede ise kurucu-yönetici modelinin, şirketin büyüme evreleriyle birlikte yeniden yapılandırılması gerekebilir.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Ali Serdar Süalp

Diğer Yazarlar