Mayıs ve Eylül 1945 tarihlerinde Almanya ve Japonya’nın teslim olmaları, savaş sonrasında Sovyetler Birliği’nin de hem galip hem de ideolojik nüfuz alanının genişlemesine rağmen fiili otoritenin Birleşik Devletler’den aktive edildiği hemen ertesi yeni düzenlemeler, gelişmeler, plan ve programlar vasıtası ile ‘soğuk savaşın’ perde arkasından bakabilen gözler için açıkça görülecekti. İşte o tarihten sonra Birleşik Devletler’in Atlantik’ten Pasifik’e elinin uzandığı yerler ‘demokrasi fazileti’ ile kutsanmış bir iktisadi hareketliliğin ‘hür dünya’ya teşhiri, dışında kalan Demirperde ve Üçüncü Dünya’ya ise algı ve propaganda unsuru olarak sergilenmesiydi.
Eski Sovyet Coğrafyasındaki ve Sosyalist çevreselindeki ülkeler her yıl Büyük Anavatan Savaşı olarak adlandırdıkları savaşta 7-9 Mayıs tarihlerinde zafer günü kutlar. Soğuk savaş yılları boyunca Batılı Müttefikler ile SSCB tarafından coşku ile yapılan kutlama törenleri, Berlin Duvarının yıkılışından itibaren nedense eski canlılığını koruyamadı.
Meğer ki, doğa ve insanlık tarihi boyunca oluşmuş birikimlerin selektif anlayışla tek taraflı tertiplenerek hedefleri ve planları tatbik etme doğrultusunda medeniyet adı altında araçsallaştırılması, adının ‘dengeleme’ den öte; önce kendi halkları sonrasında küreselleşme saiki ile tüm insanlığın ‘fabrika ayarları’ ile oynandığı krizler ve bunalımlar ile durumu idare etme çabasında olunduğunun ta kendisidir. Bu nedenle oturulan masalarda oynanılan ‘tüketim’ kaynaklı oyunun fişleri değer olarak insan’ı kölelikten beyin göçüne uzanan çizgide ‘küreselleştirir’, onunla oyalanılır.
İkinci Dünya Savaşından sonraki dönemin devamında, Süveyş, Kore, Küba, Filistin, Vietnam, Bosna, Körfez, Irak, Libya, Afganistan, Suriye vb. yerlerde meşrebine göre vaziyet alındı. Yarım asır süren performansın ardından Birleşik Devletlerin geldiği nokta; “ABD girdiği ülkelerden çıkarken ardında enkaz bırakan bir ülkedir”. Peki değişen neydi ki 60-70 yıl içerisinde Japonya-Almanya-Kore’deki Birleşik Devletler ile Vietnam-Irak-Afganistan’daki Birleşik Devletler artık aynı değillerdi ya da bu bir illüzyon muydu ?
Güncel bir misal olması hasebiyle Birleşik Devletlerin 2001 yılından bu yana Afganistan’da kurumlara değil kişilere yatırım yaptığı, şahıslar güç kazanırken kurumların içinin boşaltıldığı hasılı Afganistan’daki bazı imtiyazlılarla ABD ordusundaki bazı kurnazların yıllarca milyarlarca doları götürüyor oldukları gerçeği birtakım siyasi algılar ile örtülmeye çabalanıyor. Pentagon, CIA, Centcom.. Onun için beş ABD Başkanı Savaşı bitirmeye çalıştıysa da başaramadılar. Savaş sürmeliydi, Trump bunu görmüştü, Biden onun yolundan gitti.
Madalyonun iki yüzünden biri Birleşik Devletler için halklara dönük demokrasi ve insanlık ideallerinin görüntüde savunuculuğu ise diğeri pragmatik araçsallıkların sınır tanımaksızın mevcut düzenin sürdürülebilirliği uğrunda gerekirse her şeyin ateşe atılmasıdır. Bu uğurda çok masa kurulur, oturulur, türlü strateji, taktik makbul ve mübahtır.