İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından Ipsos Araştırma ve Danışmanlık Şirketi A.Ş. (Ipsos) iş birliğiyle Türkiye’deki sanayi kurumlarının sürdürülebilirlik konusundaki mevcut durum ve yaklaşımlarını anlamak üzere gerçekleştirilen ‘İSO Sanayide Sürdürülebilirlik Eğilimi Araştırması’nın 2025 yılı sonuçları açıklandı. Türkiye genelinde 606 sanayi firmasının katılımı ile yapılan araştırmaya göre, 100 üzerinden yapılan puanlamayla firmaların en yüksek skora ulaştığı alan 50,33 Farkındalık oldu. Firmaların ‘Yaklaşım’ alanındaki skorları 31,91, Uygulama Skorları ise 16,14 olarak ölçüldü.
Türkiye’de ilk kez geçen yıl yapılan araştırmada; firmaların en yüksek skora ulaştığı alan 48,97 ile ‘Farkındalık’ olmuştu. Firmaların ‘Yaklaşım’ alanındaki skorları 34,27, ‘Uygulama’ skorları ise 18,19 olarak ölçülmüştü. Araştırma, böylece bir yıl içinde sanayi firmaların sürdürülebilirlik ile ilgili farkındalıklarında artış olduğunu da ortaya koydu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ile Ipsos CCO & Türkiye ESG Lideri Yasemin Özen Gürelli konuya dair açıklamalarda bulunarak uluslararası ticarette, sürdürülebilirliğin artık önemli bir kriter olduğunu ancak sürdürülebilirliğin, şirketlerin iş stratejilerine henüz tam entegre edilemediğini dile getirdi.
Sürdürülebilirlik gündem başlıklarında bilgi seviyesi düşük
Araştırmaya göre; Türkiye genelinde sürdürülebilirlikle ilgili gündem başlıklarına ilişkin beyana dayalı bilgi seviyesinin çoğunlukla düşük olduğu görüldü. Paris İklim Anlaşması ve Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi dışındaki konularda ‘Hiç bilgili değilim’ ve ‘Pek bilgili değilim’ diyenlerin oranı, ‘Biraz bilgi sahibiyim’ ve ‘Çok bilgiliyim’ diyenlerin oranından daha fazla oldu. Ancak AB’ye ihracat yapan firmalarda tüm başlıklardaki bilgi seviyesi artış gösterdi. Sanayi firmalarının yüzde 25’inin de ekonomik, sosyal ya da çevresel bir konuda sürdürülebilirlik hedefi belirlediği görüldü.
AB’ye ihracat yapanlarda karbon ayak izi hesaplama oranı %26
Araştırmaya göre, Türkiye’deki sanayi kuruluşlarından karbon ayak izini hesaplayanların oranı geçen yıl yüzde 13 iken, bu yıl yüzde 16 oldu. AB’ye ihracat yapan firmalar arasında karbon ayak izini hesapladığını belirtenlerin oranı ise yüzde 26 olarak ölçüldü. Ayrıca gelecek 12 ay dikkate alındığında çevresel sürdürülebilirliğe yönelik öncelikler arasında ‘düşük karbonlu enerji tüketimi’ gibi karbon ayak izinin azaltılmasında doğrudan etkili olacak adımlar görece daha az sayıda firma tarafından yüksek öncelikli olarak tanımlanıyor. Buna göre iklim değişikliği ile mücadele konusunda firmaların bilinçlendirilmesi için daha yoğun bir çalışma yapılması gerektiği ortaya çıkıyor. Araştırma, sürdürülebilirliğin rekabette önemli bir faktör haline gelmesi konusunda daha fazla liderlik ve entegrasyonu gerekli kıldığını da ortaya koydu. AB’ye ihracat yapan firmalarda bu konuların daha yaygın şekilde ele alınması da uluslararası rekabetin bir sonucu olarak öne çıktı.
Yasal düzenlemeler sürdürülebilirlik aksiyonunda etkili
Araştırmaya göre; liderlerin sürdürülebilirlik konusundaki taahhütlerinin önemi artarken Türkiye’deki sanayi firmalarının sürdürülebilirlik konusunda aksiyon almaları konusunda yasal düzenlemeler geçen yıl olduğu gibi bu yıl da etkili bir araç olarak öne çıktı.
En çok Teşvik/Finansman desteğine ihtiyaç var
Araştırma sonuçlarına göre sanayi firmaları, sürdürülebilirlik uygulamaları için geçen yıl olduğu gibi bu yıl da en çok ‘Teşvik/Finansman desteği’ne ihtiyaç duyuyor. Buna karşılık Türkiye genelinde sürdürülebilirlik projelerinin finansmanı için sürdürülebilir finans ürün ve hizmetlerini kullanan firmaların oranı bir önceki seneye göre de düşüş göstererek yüzde 10 ile sınırlı kaldı. Sürdürülebilir finans uygulamaları arasında iklim değişikliği ile mücadele, düşük karbon ekonomisine geçiş, yeşil dönüşüm gibi konularda gerekli olan finansal destekler her geçen gün yaygınlaşıyor. Yine sürdürülebilirlik konusunda kamuya açık rapor yayımlayan firmaların toplam oranı geçen yıl yüzde 6 iken bu yıl yüzde 8 oldu.

Bahçıvan: Uluslararası ticarette, sürdürülebilirlik önemli bir kriter
2025 İSO Sanayide Sürdürülebilirlik Eğilimi Araştırma sonuçlarını değerlendiren Bahçıvan, “Bulgulara göre sanayi kuruluşlarımız, sürdürülebilirliği kurumsal stratejiye entegre etme noktasında henüz başlangıç aşamasında olsa da sürdürülebilirliği iş süreçlerine entegre ettiğini belirten firmaların oranı bir önceki seneye göre artış göstermiş. Bulgular, AB’ye ihracat yapan firmalarda sürdürülebilirlik bağlamındaki konuları daha yaygın şekilde ele alındığını gösteriyor. AB’nin en önemli ihracat pazarımız olması sanayimizin sürdürülebilirliğe eğilimini de etkilediğini gösteren bu durum, sürdürülebilirlik bağlamında yaşanan dönüşümün uluslararası ticarette önemli bir kriter halini aldığı görüşünü de destekliyor. Bu noktada dönüşüm sürecinde sanayimizin rekabetçiliğini korumak için teknoloji odaklı üretimin önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bu kapsamdaki yatırımlar için ihtiyaç duyulan finansmana erişim ise kritik bir unsur. Türkiye’deki sanayi firmalarının sürdürülebilirlik konusunda aksiyonlarını hızlandırması açısından yasal düzenlemeler ise etkili bir araç olarak öne çıkıyor. Çok taraflı bakış açısı ve iş birliklerinin her zamankinden daha önemli olduğu bu dönüşüm sürecinde İSO olarak çevresel ve sosyal unsurların üretimin merkezinde yer aldığı ‘sürdürülebilir üretim’ yaklaşımının yaygınlaştırılması için çalışmalarımızı sürdürecek, ülkemiz sanayisini desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Gürelli: Sürdürülebilirlikte tam entegrasyon sağlanamadı
2025 Sanayide Sürdürülebilirlik Eğilimi Araştırması’na göre sürdürülebilirliğinin artık şirket vizyonlarının ayrılmaz bir parçası olarak benimsediğini belirten Gürelli, “Pek çok firma bu alanda hedefler koyarken, sürdürülebilirliğin iş süreçlerine ne ölçüde entegre edildiği firmalar arasında farklılık gösteriyor. Sürdürülebilirlik birimi ve yöneticisi bulunan firmalar bu konuda daha öne çıkıyor. Buna rağmen firmaların yalnızca dörtte biri sürdürülebilirlik hedefi belirleyerek somut adımlar atıyor. Bu durum, sürdürülebilirliğin iş stratejilerine tam olarak entegre edilemediğini gösteriyor. Firmaların bu dönüşümü daha sağlam temellere oturtabilmesi için bazı temel aksiyonlara ihtiyaç duyuluyor. Sürdürülebilirlik alanında bilgi düzeyini artırmak için sektöre özel seminerler, atölyeler ve farkındalık kampanyaları düzenlenmesi büyük önem taşıyor. Üst yönetimlerin sürdürülebilirlik stratejilerine daha etkin biçimde dahil olabilmesi için liderlik eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve yönetim kurullarında sürdürülebilirliğin düzenli gündem maddesi kritik. Firmaların sürdürülebilirlik hedefleri belirlemesini kolaylaştırmak adına yol gösterici rehberlerin hazırlanması ve özellikle KOBİ’lere yönelik danışmanlık desteği sağlanması da önemli bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor. Ekonomik sürdürülebilirlik hedefleri koyan firmaların teşvik edilmesi ve bu alanda uygulanan iyi örneklerin yaygınlaştırılması da dönüşümü hızlandıran uygulamalar arasında yer alıyor. Tüm bu öneriler hayata geçtiğinde, firmalar sadece yasal gereklilikleri karşılamakla kalmıyor; aynı zamanda sürdürülebilirliği stratejik bir kaldıraç olarak kullanarak rekabet avantajı elde ediyor” dedi.