Medya’da servis edilen ürünler geçen asır boyunca, yaygın kitlelerin günlük yaşamları içerisinde ilgi ve ihtiyaçlara yönelik talepleri karşılama hedefine dönük olup, haber alma’dan reklamlara uzanan arz yönlü devasa bir akışı temsil etti. Diğer tarafından, algı yaratma kontrolünü sağlamasıyla da toplumsal psikolojiden kamu vicdanına tesir edebilme gibi geniş yelpazeye sahiptir.
Giderek kitleler mevcut yaşam tempoları içerisinde son derece kolay ulaşabildikleri iletişim araçları sayesinde erişim sağladılar. Hayatın akışı içerisinde günün telaşı, cari sistemin bireyi bağımsız düşünebilme ve sakin olma keyfiyetinden alıp geçici oyalanma ve seri üretim mekaniğine adapte eder oldu.
Başka alanlarda pek yan yana gelemeyen bilinç kelimesinin tarihe tamlanan olması, toplumların tarihi hafızadan yoksun olma ve bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Zira mevcut bilinç geçmişi, bugünü ve geleceği de kapsar. Kitleler için bu anlamda hakikate erişmenin yolunu açabilecek, taşıdığı dinamiği bireyselliğe indirebilecek kabiliyeti kazanabilmenin bir nevi anahtarıdır. Sözgelimi dünya uygarlıklarını veya bir ülkenin gelişme aşamalarını bilmek isteyen bir okuyucu veya öğrenci öncelikle tarih okumak durumundadır zira bu sadece olaylar dizisini öğrenmek değil bilakis doğru ve anlaşılır sonuçlara ulaşmak için de bir araçtır.
Birey hayatında eğitimin gerektiği biçimde olup ve sürecin küçük yaşlarda ve gençlikte edinilmesi yani zamanın kadar bu sürecin eğitmenler ve eğitim araçlarının gelir geçer kısa vadeli politikalardan ziyade objektif eğitim tarzına yakın olmaları ile mümkündür. Nedense 21. asır itibarı ile güç kavramlarını temsil eder sıfatlar olarak birikimlerin seçkinci bir anlayışın çerçevesinde hakim olan görüşlerin karar ve tercihlerde daha siyasi ve faydacı oldukları biçiminde açıktır.
Kurumsal altyapısı yaklaşık bir asır, siyasi, sosyal ve iktisadi deneme ve uygulamaları hayli zamandır vizyona giren “küreselleşme” ile dünya toplumu eni konu yol alırken, ihtiyaç arzeden bir sükunun dünya toplumuna barış içinde ulaşmasında ‘küresel’ niteliklerden çok ‘evrensel’ mesajlarına zemin oluşturacak, ortak değerlerin araçsallaştırılmamış şekline dair hususlar öne çıkmalıydı.
Üzerinde yürünecek yolun ve yapılan yolculuğun ya da hedefe doğru hareketin doğal olarak farklı yönlerden de olsa, bir takım etkilere maruz kalınsa da, akamete uğramaması yolunda bir metafor olarak bu; sosyal bir gerekliliktir. Öyle ki bir ihtiyaca dönük siyasi, kültürel ve sosyal altyapının üzerinde toplumun korunabilmiş değerlerini sarmalayan talim ve terbiyenin yaşama intikal eden ruhunu devam ettirebilme kudretidir.
İşbu denge hali büyük bir paylaşım iradesinin konusu olarak ortak bilincin dirliğini sürdürebildiği oranda her ilgili toplumun kendi içerisinde, hem de üniversal sisteme katkılarından dolayı ziyadesiyle yerinde olup hakkı ile anılabilir.